28 kasım 2012 tarihli milliyet gazetesinde melih aşık'ın aynı başlıklı yazısının orijinal metnidir.
Kanuni kanunları...
Tarihi cilalayıp parlatıp siyaset malzemesi yapmak yerine olduğu gibi kabullenirsek hem yalan söylememiş oluruz hem de gerçekle yüzleşiriz...
Kanuni devri örneğin... Gerçekten bir kanun ve adalet devri midir? Bakalım...
1528 yılının şubat ayında Aksaray'da bir zenginin evini soyan hırsızlar içerdekileri de öldürürler. Kanuni Süleyman, hırsızların derhal bulunmasını emreder. Aranır taranır ama bulunamazlar. Devamını Peçevi ibrahim Efendi tarihinden okuyalım:
"Her ne kadar işi yapanlar arandı ise de kanunlara göre kesin delillerle bir kimseyi sorumlu tutabilecek derecede kuvvetli bir ipucu ele geçirmek mümkün olmadı. Sonunda ırgatlıkla çarşı ve sokaklarda dolaşan işsiz güçsüz Arnavut takımından kimselerin bu işi yaptıklarına ihtimal verildi..."
Katiller bulunamayınca olsa olsa yöntemine gidilmiş... Fatura Arnavut seyyar satıcı ya da işsizlere çıkarılmış...
Sonrasını da Müneccimbaşı tarihinden okuyalım:
"Bunun üzerine Süleyman Han sokak aralarında dolaşan bu satıcıların yakalanmasını emir buyurdular. Sekiz yüz kişi yakalandı. Bunlar şer'an katledilmelerini gerektiren hiçbir delil olmadığı halde ya asılarak ya da boyunları vurularak öldürüldüler."
Solakzade tarihi ise şöyle der:
"Gerçi şeriat dolayısıyla katledilmelerini icab eden halleri yoktu. Ancak nizamı alem ve işlerin intizamı ve insanlığın düzeni için bu gibi siyasete ruhsat vermek caiz görüldü".
Netice... 800 fakir adam hiçbir kanıt olmadığı halde salt başkalarına gözdağı vermek için katledilir... Tarihte bunlar da vardır. Kabulleneceğiz...
------------------------------------------------------
cahil boşbakanın boş keseden atıp tuttuğu gibi olmuyormuş tarihi gerçekler (levski).