Sanırım kırmızısı da var fakat sarı kantaron yağı için şunları söylenebilirim ki: mükemmel.
Hassas bi cildim var ve her ağda sonrası yüzüm yanık gibi kızarıp şiştiğinden, ertesi gün de ağda yapılan yerde minik minik sivilceler çıktığından bu yağ önerildi. Öncesinde yapmadığım şey kalmamıştı ama bu yağ sadece çıkacak olan sivilceleri önlemekle kalmadı, öncesinde çıkmış sivilce izlerini de yok etti. Üstelik kısa bi süre içinde. Hâlâ şaşkınım.
Şişelenmiş kantaron yağı böyleyse kim bilir evde yapılan doğalı nasıl güzel neticeler verir, faydalar sağlar. Aşık oldum.
Yalnız tek kusuru iğrenç kokması. Sarımsak mı desem, bidonun dibinde aylarca kalmış küflenmiş peynir kokusu mu desem bilemedim. Veya her ikisinin karışımı. Sürüldüğü anda, sürülen odayı kokutur. sabaha duş almanızı, yüzü de yeşil sabunla yıkamanızı öneririm. *
etkilerini bire bir gözlemlediğim mucizevi bitkidir kendileri. sivilce izlerini, yara izlerini ciddi ölçüde azaltıyor ve geçiriyor. üstelik iki hafta içerisinde.
kantaronyağı Hazmı kolaylaştırıcı ve iştah açıcı özelliklere sahiptir. Ateş düşürücü etkisi vardır. Ülser ve gastritte iyileşmeyi hızlandırır. Bağırsak spazmlarını çözer. Bağırsak solucanlarını düşürür. Hemoroide faydalıdır. Yara ve yanıkları iz bırakmadan iyileştirir.
Uçucu yağ, rezin, acı maddeler (glikozitler), reçine, pektin ve kolin içerir. Günde 2 defa öğle ve akşam yemeklerinden önce 5-6 damla alınmalıdır. Hemoroide dıştan sürülür.
Kendim yapıp kullanmalara doyamadığım yağdır. Pek çok cilt problemine, özellikle yanık izlerine çok iyi geliyor. cildim hassas olduğu için çok sık kullanıyorum. Hatta reflü ve gastrit için her akşam bir çay kaşığı içmenin iyi geldiğini duydum ama ne kadar doğrudur bilemiyorum. Ben sarı kantarondan yapıyorum, mavi ve kırmızı kantaron yağının faydaları veya farkını bilemeyeceğim.
bugün kendimi deli gibi hissetmemi sağlamış bitkisel yağ.
sağlık ve cilt için faydalı bitkiler araştırıyordum. baya okudum faydalarını, nerelerde kullanılacağını, nasıl hazırlanacağını. sonra daha öncelerden evde küçük bi şişede yağ gördüğümü hatırladım. gittim baktım ne göreyim. kantaron yağı şişesinde bir kantaron yağı. sevindim tabii. sonra annemin doktor maranki'nin askeri olduğunu unuttuğum aklıma geldi. biliyormuş kadın.
neyse efendim yüzümü temizleyip sürdüm. iki damla suya damlatıp içtim. annem de merak edip ne yaptığımı geldi yanıma.
"ne yapıyorsun" dedi doğal olarak. ben de böyle böyle faydalıymış böyleymiş anne diye açıklama yapıyorum annem gülüyor.
"hayırdır kanka" dedim. "o zeytinyağı. kantaron yağı bitmişti" dedi. "of anne yaaa" eşliğinde bir bakış attım.
dondurma bittikten sonra dondurma kabına çeşit çeşit şeyler koyan annem yine online. tebrikler.
tabii önce kantaron çiçeğini bilmeniz gerekir. kantaron çiçeğinin yaprakları sivri olur. çiçekleri toplayın, yıkamanıza gerek yok. kuru olması gerekir. bir demet çiçeği yapraklarıyla beraber saf zeytinyağı dolu kavanoza koyun. ara ara güneşe çıkarın, bir buçuk ay sonra zeytinyağı koyulaşmaya ve kırmızıya dönmeye başlayacaktır. fazla bekletirseniz çiçekler yağda küflenme yapar, hemen zeytinyağını süzün.
bu yağ bir iksirdir, yaraları iyileştirir, en pahalı kremlerden daha mucizevi bir yüz yağıdır,
mucizedir. babam açık kalp ameliyatı geçirmişti böyle bildiğiniz yarmışlardı, pansuman malzemesinin başında kantaron yağı geliyordu ve o dikiş izleri yok oldu gitti. hani gözlerimle görmesem hadi canım derdim ama gerçekten de yaralara, izlere, lekelere, ağrılara burkulmalara karşı oldukça etkili bir yağ.
not: biraz kötü kokabilir ama sürünüz, deneyiniz.
Annem kendi yapar bu yağı. Üşenmez dağ tepe dolaşır kantaron toplar. Sonra sarı çiçekli kısmını zeytinyağına batırıp bekletir. Kılıç yarasına bile iyi geldiği rivayet edilir ama kokusu biraz ağır ve nahoştur.