bilimin kaybettiği hicligi gözler onune seren olumcul hastalık. insanlar ölüyor bu amin oğulları yeni ufuklar kesfediyoruz falan diyor. al o gezegenleri götune sok. insanlar acı çekiyor.
Günümüzde giderek artan ve kişilerin gündelik yaşantısını etkileyen hastalıktır kanser. Tedavide kemoterapi ve radyoterapi gibi yöntemler uygulanır. Ancak bu tedaviler hastaların iyileşmesini arttırırken aslında genç yaştaki hastalar içinde bir yandan da kısırlığa neden olabilmektedir. Bu konuyla ilgili Medicana hastanesi uzmanları ‘‘Yumurta dondurma yöntemi’’ile kanser tedavisi sonrası kısırlığa çözüm bulunduğunu açıklamış. Bir yılı aşkın süredir ülkemizde yasal hale gelen yumurta dondurma işlemi, bu kapsamda kanser hastası olan kadınlar başta olmak üzere sıkça tercih edilmeye başlanmış. Peki nedir bu yumurta dondurma işlemi derseniz "kadının yumurtalıklarından toplanan olgun yumurtaların ileriki yıllarda çocuk sahibi olunabilmesi için çok özel dondurma yöntemleriyle dondurulup saklanması diyebiliriz. Bilgilenelim bilgilendirelim arkadaşlar.
kanser ilaçları çok fazla yan etkisi bulunan ilaçlardır. fakat;
ilaçların çok fazla yan etkisi olmasına rağmen, ilaç "yerine" yaprak, çiçek, böcek, meyve tüketmek doğru değildir. çoğu bitkide tek bir etken madde bulunmaz. bitkide bulunan x etken maddesi hastalığınızı tedavi edebilme özelliğine sahip olabilir ancak yine aynı bitkide bulunan y etken maddesi bunun etkisini baskılayabilir, vücut içerisinde ters etki yaratmasına neden olabilir. kaldı ki, günde * 100 mg almanız gereken etken maddeyi bitkiden ölçerek alamazsınız. alacağınız 80 mg etken madde işe yaramazken, 120 mg toksik etki yaratabilir.
hatta ve hatta ilaçla beraber bilinçsizce kullanılan bazı bitkiler, ilacın etkisini bloke edebilir.
kanser tedavisinde kullanılan ilaçların amacı kanserli hücreleri öldürmek olduğundan, ilaç hazırlanmasında kullanılan bitkiler * genel olarak işlenmemiş, ilaç formuna dönüştürülmemiş halde kullanıldığında toksiktir.
Eskiden beri var olan hastalıktır. Sadece tanı konulmamıştır. Düşünsenize, eskiden insanlar nasıl vefat ediyordu? ilk çağlarda? Beslenme doğal, hayat yeşillikler içinde. Ama insanlar ölüyor. Tuz yok şeker yok, tansiyon yok. Ölümün bir yol bulması gerekiyor. Kanserde o yollardan biridir. Nesillerdir o kanser genleri aktarıla aktarıla günümüzde aşırı yoğunluğa ulaştı. Artık ailede kanser olan biri varsa, ileride kanser olma riskimiz artıyor. Kanserin kesin tedavisi asla olmayacak, çünkü 100 den fazla kanser türü var ve hepsinin hücre yapısı farklı. Günümüz kemoterapileri ve radyoterapileri toplu ölüm hedefliyor kanser hücreleri için, belli oranda küçülme sağlıyor. Ana toplu yıkım asla mümkün olmuyor.
Üzerinde çalışılan virüs ile kanser yok etme yöntemi, sadece belli başlı kanserler için geçerli olacak. Çünkü virüs türe özgü yıkım yapabilir. Belli bir DNA dizisini tanıyabilir. Eğer o DNA dizisi yoksa, kanserli hücreyi es geçecek, kanser yine yolunu bulacaktır.
Yaşam olduğu sürece ölüm kaçınılmazdır. Kansere bir çözüm bulunursa, ölüm yine bir yolunu bulur.
insanların hayatını karartan bazılarını bebekken bazılarını daha hayatının baharındayken yakalayan bazen düzelen bazen içten içe çürüten bir hastalıktır.
biricik anneme geçtiğimiz gün konulan teşhis (akciğer). erken teşhis edildi ve vücudun diğer orgalarına yayılma olmamış. sigayı bıraktı. on gün sonra ameliyata girecek. umarım kurtuluruz bu beladan. moraller kötü sözlük.
bilmişlik taslamak için değil, kendimce bu konu hakkında bir şeyler yazmamın doğru olduğunu düşünerekten yazmak istedim.
erken teşhis hayat kurtarır, fakat her zaman için ne yediğimize ne içtiğimize dikkat edelim. zira bu hastalığın en büyük etkenlerinden birisi beslenme bozukluğu, sağlıksız ürünler tüketmek, spor yapmamak. elimizden geldiği kadar, market ürünlerini size bedava da verseler * yemeyin, içmeyin. medya bu konuda hassas değil, çünkü para babalarının emrinden çıkamazlar. zehir saçan gıda sektörüne laf edemezler. sadece başımızdaki siyasiler değil, hangi iktidar olsa bunlarla baş edemiyor. tek çare halkın bilinçlenip bu ürünleri kullanmaması ve yememesi. çünkü güçlü toplum, sağlıklı olmaktan geçer birazda. lakin tam tersi ülkemin yoksul insanları, birazda öğrenci kesimi, bim ucuz diye dolduruyor şekeri, çikolatayı poşete... azcık parası olan orta kesim de, büyük avm'lerden kaliteli zehirler alıyor, bir şey değişmiyor. yıllar sonra ya kendilerinde ya da çocuklarında kanser başlıyor. bu biraz kendimizi dizginlememiz gerektiği de öğretir, irademiz bizim elimizde ve sağlımız için tamda şimdi "abur cuburu" bırakma vakti. emin olun aç durmak, hazır ambalajlı ürünler yemekten daha sağlıklı. hem de bu kapitalist, pis, leş, zehir saçan gıda sektörüne de minik bir darbe vermiş olursunuz kendinizce. genlerinizde kanser varsa dahi, sağlıklı beslenerek bunu engellemeniz mümkün olabiliyor, fakat acı bir gerçekte şu ki, tam manası ile sağlıklı beslenmek için bu ülkede "zengin" olmanız gerek.
tabi spor yapmakta en az yediğimize dikkat etmemiz kadar önemli bir mevzu. hiç bir şey yapamıyorsak dahi yürümek günde yarım saat, emin olun bizi bir çok risklerden koruyor. hem yediğimiz gıdalar zararlı hem de spor yapmayan bir millet olunca, her şeyden geri kalmamız gibi, başımıza da (ak)babaların konması kaçınılmaz bir son bizim için işte.