Sabah akşam onu yeme bunu içme bu boğazından geçmesin şu midene inmesin...e dinledik de ne oldu bari yiyip içip kanser olaydım diye stüdyonun ortasında alnından vurmak.
bu psikolojiyi iyi biliyor sayılırım sanırım.
kanser değil allah'a şükür, allah kanser olanlara şifa nasip etsin. lakin 3 yıl önce bende bir beyin tümörü durumu hasıl oldu. raporun yanlış yazıldığını (milimetre yerine santimetre yazılmış) öğrenmeme kadar 3 gün geçti. ve o 3 gece yurt odamda kendimi ölüme hazırladım. her gece yatarken "inna lillahi ve inna aleyhi raciun" (Allah'tan geldik ve ancak O'na dönücüleriz) ayetini tekrarladım. "buraya kadarmış vademiz, bu kadar yaşadığımıza da şükür" dedim. yaşım 21 idi. çok garip bir şeymiş ölüm psikolojisi. daha doğrusu belli bir zaman diliminde öleceğini bilmek. yoksa hepimiz bir gün öleceğimizi bilerek ve öleceğimizi inkar ederek yaşıyoruz.
allah'a şükür tehlikeyi atlattığım, daha doğrusu tümörün iyi huylu ve tehlikesiz çıkmasından sonraki şu zaman diliminde, yatağa girdiğimde ölüm aklıma gelir ve içim ürperir. ama yemin ediyorum o üç gün boyunca hiç ürpermedi içim. belki de kendime yakıştıramadığımdan. insan en çok kendine yakıştıramaz ya ölümü. lakin resmen ölümü bekliyordum. ilginç bir psikoloji idi.
insan ölümle karşılaştığında hiç korkmuyormuş. bunu anladım.
allah cümlemize hayırlı sağlıklı uzun yaşamlar nasip etsin.
1- başka bir doktora gitmek.
2- 3. Bir doktara daha gitmek.
3- reddetme evresi.
4- aile fertlerine "beni sen kanser ettin" tarzı çemkirmeler.
5- ağır depresyon.
6- kabullenme.
Bekar isem ve malign bir kansere yakalansam etrafımdakileri teselli ederdim. Hepimizin o bir tarafa zaten gideceğimizi benimkinin biraz erken olduğuna dair konuşur bol bol yatar vucudumu gözlemlerdim.
Evli isem eşime üzülürdüm ağalar beraber geçirebileceğimiz güzel günlere üzülürdüm. Onu yalnız bıraktığıma üzülürdüm.
Evli ve çocuklu isem ; Son nefesi verinceye kadar çocuklarımla beraber olmak isterdim ve onlara birşeyler bırakmaya çabalardım. Çünkü babasızlık çok zor dostlar.