Bitkisel yağ kaynağı olarak Kanola ülkemize II. Dünya savaşı sırasında Bulgaristan ve Romanya'dan Gelen göçmenlerle kolza adı ile ülkemize girmiş ve Trakya'da ekim alanı bulmuş aynı zamanda biodizel hammaddesi olarak kullanılan bitkidir.
Kanola Yağı, Kozla bitki tohumlarının genetik yolla ıslah edilmesi ile elde edilmiş tohumlardan üretilen bir yağ çeşididir. Kozla ise gıda yağ bitkilerinin içinde en fazla zehirli olanıdır. Öldürücü zehirli olduğu için Böcekler onu yemezler.
Kanada tarafından geliştirilip dünyaya tanıtıldığından dolayı "Canadian oil, low acid" kelimelerinin başlangıç harflerinin birleştirilmesinden oluşturulan canola (kanola) ismi ile yayılmıştır. Kolza yağı uzun yıllar makinelerde ve özellikle buharlı makinelerde yağlama maddesi olarak kullanılmıştır. ikinci Dünya savaşından sonra yenebilir yağ yapımına yönelmişler ve 1950'li yıllarda marketlerde satılmaya başlanmış.
Ancak hayvanlar üzerinde yapılan deneyler insan sağlığında kalp hasarlarına sebep olduğunu ortaya koymuş; Bunun üzerine bazı ülkelerin araştırmacıları bu yağın kullanılmasının tehlikeli olduğunu bildirmişlerdir.
Kozla (kanola)yağı, insanda ve hayvanda amfizem solunum sıkıntıları, kansızlık, aşırı duyarlılık ve körlük sebebi olabilmekterir. Yasak edildiği tarihte ingiltere ve Avrupada 1986-1991 arasında sığır, koyun vs gibi büyükbaş hayvanların yemlerinde kozla yağı kullanılmakta idi. O dönemde hızla DELi DANA hastalığı baş göstermişti.
Kanola yağının etkileri konusunda fareler üzerinde yapılan çalışmalar pekçok problemleri göstermiştir. Farelerde kalp, böbrek, böbrek üstü ve trioid bezlerinin yağlı dejenerasyonu gelişme göstermiştir. Diyetlerinden kanola yağı çıkarıldığı zaman birikimler eriyor,fakat organlardaki hasarlı dokular geride kalıyor. Kanola yağı bağışıklık sistemini de zayıflatıyor. *
Kanola yağının üstünlükleri nelerdir. Dünyada halen çok kullanılmasına karşın kanola yağı ile spekülasyonlar yapılıyor ve tehlikeli olabileceği söyleniyor. Kolzanın erüsik asit ve glikosinalat yönünden ıslah edilmiş şekli olduğuna göre; kanola için söylenen bu görüşler gerçeği yansıtıyor mu Saygılarımla. (Bilgehan Taş)
Kanola, kolza bitkisinden geliştirilen ve şifalı özellik gösteren yağa verilen addı. Daha sonra, kolza bitkisinin istenmeyen özelliklerini elemeye yönelik bazı bitki yetiştirme teknikleriyle, yeni bir bitki elde edildi. Buna da, o yağa hitaben kanola adı verildi. Dolayısıyla kanola yağı, kolzadan değil kanola bitkisinin kendisinden elde ediliyor. Dediğiniz gibi kolzanın erüsik asit ve metabolizmaya zararlı etkileri olabileceği düşünülen diğer başka bileşenlerden arındırılmış olan hali zaten kanola bitkisi. Bu bitkiden elde edilen yağ da, oleik asit, linoleik asit ve Omega-3 yağ asidi içermesi ve doymuş ya oranının yalnızca %7 civarında olması (bu oran zeytinyağında %15, ayçiçeği yağındaysa %12) nedeniyle, sağlığımız için yararlı kabul ediliyor. Spekülasyonlarda belirtildiği gibi çeşitli hastalıkların ortaya çıkmasıyla ya da zehirlenmelere yol açışıyla ilgili bilimsel olarak kanıtlanmış bir gerçek bulunmuyor.
Kanola ( Brassica napus ),
kolzanın ıslahı sonucu elde
edilmiş, erüsik asit ve
glukosinolat ihtiva etmeyen bir
bitki türü.
Bu çeşit ilk önce Kanada'da
geliştirilmesinden dolayı ona
ingilizce " Canada" ve
"Ola" ("Kanada" ve "yağ")
sözcüklerinden türeme, "kanola"
adı verilmiştir.
Kanola (Brassica napus Kanola
Oleifera sp. ), kışlık ve yazlık
olmak üzere iki fizyolojik döneme
sahip bir yağ bitkisidir. Kanola
tanesinde bulunan %38-50 yağ
ve %16-24 protein ile önemli bir
yağ bitkisidir.
Bitkisel yağ kaynağı olarak yağlı
tohumlu bitkiler olan ayçiçeği,
soya, pamuk ve yer fıstığı
arasında üretim açısından
üçüncü sırayı almaktadır.
Dünyada yıllık üretimi 22 milyon
ton civarındadır. En çok üreten
ülkelerden Çin 4,5, Hindistan
4,4, Kanada 2,8, Polonya 0,5,
Fransa 0,47, Pakistan 0,4,
Almanya 0,4, ingiltere 0,3
milyon ha ekim alanına sahiptir.
Türkiye'ye ise Balkanlardan gelen
göçmenler ile kolza adı ile
1960'lı yıllarında getirilmiş ve
Trakya 'da ekim alanı bulmuştur.
Rapiska, rapitsa, kolza isimleriyle
de bilinir. Ancak kolza ürününün
yağında insan sağlığına zararlı
erüsik asit, küspesinde de hayvan
sağlığına zararlı glukosinolat
bulunması nedeniyle 1979
yılında ekimi yasaklanmıştır.
Kanola tarımı yapılan araziler.
Çiçeklenmiş kanola bitkileri,
Bavenhausen, Almanya
Eskiden kolza olarak
isimlendirilen
çeşitlerdeki %45-50 oranındaki
erüsik asit içeriği, ıslah
çalışmaları ile %0 düzeyine
düşürülmesi kolzanın bitkisel yağ
ihtiyacı için yeniden üretime
alınmasını sağlamıştır.
kolzanın ıslahı sonucu elde edilmiş, canlılara zararlı olarak erüsik asit ve glukosinolat içeren bir bitki türü. Yağı, bitkisinin aksine, zararlı olmadığından insanlar ve çiftlik hayvanları için gıda maddesi olarak kullanılmaktadır. Kanola yağının, tıpkı soya fasulyesi yağında olduğu gibi, gıda dışı kullanım alanları da vardır. Spot piyasalardaki fiyatının durumuna göre mum, ruj, sanayi yağları, gazete mürekkebi, bioyakıt gibi ürünlerin üretiminde yenilenemez petrol bazlı yağların yerini alabilmektedir.
Bu çeşit ilk önce Kanada'da geliştirilmesinden dolayı ona ingilizce "Canada" ("Kanada") ve "Ola" (oil low acid - "düşük asitli yağ") sözcüklerinden türeme, "kanola" adı verilmiştir.
Kanola (Brassica napus Kanola Oleifera sp.), kışlık ve yazlık olmak üzere iki fizyolojik döneme sahip bir yağ bitkisidir. Kanola tanesinde bulunan %38-50 yağ ve %16-24 protein ile önemli bir yağ bitkisidir.
Bitkisel yağ kaynağı olarak yağlı tohumlu bitkiler olan ayçiçeği, soya, pamuk ve yer fıstığı arasında üretim açısından üçüncü sırayı almaktadır. Dünyada yıllık üretimi 22 milyon ton civarındadır. En çok üreten ülkelerden Çin 4,5, Hindistan 4,4, Kanada 2,8, Polonya 0,5, Fransa 0,47, Pakistan 0,4, Almanya 0,4, ingiltere 0,3 milyon ha ekim alanına sahiptir.
Türkiye'ye ise Balkanlardan gelen göçmenler ile kolza adı ile 1960'lı yıllarında getirilmiş ve Trakya'da ekim alanı bulmuştur. Rapiska, rapitsa, kolza isimleriyle de bilinir. Ancak kolza ürününün yağında insan sağlığına zararlı erüsik asit, küspesinde de hayvan sağlığına zararlı glukosinolat bulunması nedeniyle 1979 yılında ekimi yasaklanmıştır.