kankaya aşık olmak

    9.
  1. en ağır aşktır zannımca. hem çok yakın hem çok uzak... başkası olsa çeker gidersin de en yakının olunca olmuyor, zor iş.. hayatının dibine kadar girmiş birinin izlerini silmek için derin neşter darbeleri gerekiyor tabi... git kuşa, böceğe, hiç tanımadığın birine, durakta karşılatığın kıza/erkeğe aşık ol. kaybedersen kendinden bir şey kaybetmeyeceğin birine; kolayca küfrü basabileceğin birine aşık ol... ama gözünü seveyim giderken seni de yanında götürecek; gidince kan kaybından öleceğin birine aşık olma. başkasına aşık olsan dostun teselli eder seni ama; dostuna aşıksan, hem yara bandın hem yaran olmuyor. yara açık kalıyor böylece...
    116 ...
  2. 2.
  3. kankanız hemcinsinizse daha vahim bi durumdur.
    (bkz: allah muhafaza)
    30 ...
  4. 28.
  5. ilk olarak (bkz: #995927)

    10 ay önce yazdığımdan beri değişmemiş hiç bir şey kalbimde. hani buradan anlatıyorum ki gençler aynı hataya düşmesin. geçmiyor çünkü. ben yapamadım zamanında ama sen yap. sen çok seviyorsan o sevmiyorsa çık onun hayatından! zor evet ama yap bunu. 2 sene sonra yapmaya kalkarsan benim gibi, evet ölürsün... topla kendini bak, böyle bi aşk kolay atlatılmıyor. becerebilseydim ilk başında vazgeçmeyi -ki aradan 2 sene geçmiş olurdu- şimdi belki de mutluydum, umutluydum... ama bak adam gelmiş bana sevgilisinden bahsediyor. "sevgili" sıfatını yakıştıramıyorsun o kıza. özgüvenin yerin dibine doğru ilerliyor, küçülüyorsun. gülüyorsun yüzüne, sana koymuyor gibi. eve gelince ağlıyorsun, açılamıyorsun da üstelik...
    düşününce anlıyorsun; gitmezsen, kendine olan güvenin, yeniden sevebilme ihtimalin terkedecek seni. anlıyorsun işte, o kalın kafana giriyor 2 yıl sonra, o başkasından aşkla bahsederken; onunla görüşmeye çalışıp, sana çok daha az vakit ayırırken... anlıyorsun sen de eşek değilsin ya... başlıyorsun ağlamaya. bir süre sonra stokladığın gözyaşın bitiyor haliyle. tekrar biriktirine kadar mal mal bakıyorsun hayata. Yeterli gözyaşın dolduğunda gözlerin otomatikmen haber veriyor, başlıyorsun ağlamaya...
    yapma bak... ben yaktım başımı. Ertelediğin son gün geliyo buluyo seni. Benim gibi yapma sen. Ne kadar ertelersen o kadar acı. üstelik bir de üzülüyorsun yaptığın onca şeye... yüzleşiyorsun gerçekle...
    en ağır aşktır evet. tescillendi kalbimde.
    örnek alma beni.
    17 ...
  6. 3.
  7. eninde sonunda olacak hadisedir. çünkü sen dışarda seni anlayan seni dinleyen bir kız ararken ve bulamazken seni her halinle dinleyen fikir paylaşımı yaptığın insan dibindedir. bu kadar güzel şeyler paylaştığın insanla aşk yaşamanın hayali içini kemirir 'ulan neden olmasın' dersin zaten onu dedikten sonra aşık olmuşsun demektir. en güzeli hiç karşı cins kankaya sahip olmamaktır. çünkü erkekler aramak konusunda beceriksiz oldukları için kolaya kaçarlar buda zavallı saf duygulara sahip olan kız kankaya olur.*
    15 ...
  8. 4.
  9. ilişkiyi sağlam kılar ama genelde bir taraf aşıktır diğeri değil. ikisi de aşık olsa tam süper olacak. herşeyini bildiğin birine aşık olmak ve onu hatalarıyla kabullenmek; karşındaki insanı bir hayal ürünü gibi yüceleştirmekten daha iyidir aslında. ama kanka gençken anlamaz bunu; anladığındaysa geçtir...
    11 ...
  10. 19.
  11. hayatımın üç senesini alıp götüren hadisedir. erkek kişi için her daim güzel vakit geçirebildiği, anladığı ve kendisini anlayan, her şeyi paylaşabildiği ve üstüne bir de beğenebildiği birisini bulmak (ki bunların varlığı bir şekilde beğeniyi de tetikler) yeterliden öte bi durumdur. iki kişi de etkilendiği birisine davrandığı gibi değil de gerçekte oldukları gibi davranarak bu aşamaya geldikleri için tam olarak istediği kişinin o olduğuna daha kolay emin olabilir o kişi. bundan sonra iki seçenek vardır duygular ya karşılıklıdır ya değildir. eğer karşılıklıysa çevremdeki örneklerden gördüğüm kadarıyla her gün daha da mükemmelleşen bir ilişkiye doğru yol alınır fakat genelde görüldüğü kadarıyla karşılıklı olmaz bu duygular çünkü kızların düşünme ve istek mekanizması erkeklerden farklı işlemektedir. sevgili ve arkadaş arasında büyük kavram farklılıkları vardır. bu sadece aşık olan kankanın beğenilmemesinden kayaklanan bir durum değildir, istenildiği kadar düzgün bir tipte ve karakterde olunsun o arkadaş damgasını ortadan kaldırmak kolay değildir. o güne kadar iyi anlaşıp her daim güzel vakit geçirebildiği birisini aradığını söylemiş olan kız aynı şey karşısına çıkınca "ama arkadaşlık bu..." gibi bir tepki verebilir. birbirine değer veren iki taraf için de zor bir durumdur fakat eğer ortada böyle bir durum varsa ki olmaması düşük ihtimaldir, olması gerektiği gibi dürüstlük yapılarak söylenmeli, bu duygulara vesile olmuş karşılıklı dürüstlük kaybetmeyi göze alarak da olsa sürdürülmelidir ki en azından değerli görülen bu ilişki onurunu korusun. sonrasında ise kişiler birbirlerine saygılı davranır ve düşüncelerini samimi bir şekilde birbirlerine aktarabilirlerse sonuçta sevgili de olunsa, olay kapansa da yada artık görüşülmemeye başlasa bile en azından kişiler sevgiyle anılır. olayın genellikle erkek tarafından bir istekle başlayıp kız tarafından gelen olumsuz yanıtla son bulmasının iki nedeni vardır. birincisi basitçe erkek tarafın beğenilmemesidir. kişinin kendisini tanıyıp ne olduğunu bilmesinde yarar vardır. ikincisi ise kızların söylediklerinin aksini isteme durumudur. erkek kendisini neyin mutlu ediceğini bilir, söyler ve bulduğunda farkına varır, bir kız da aynı şeyleri düşünür söyler fakat zamanı geldiğinde mutlaka aksinin peşinden koşacaktır çünkü hırsını ve hemcinslerine karşı farkında olmadan verdiği savaşın yarattığı saplantılı heyecan duygusu aşk adını alır ve değeri gerçekten anlaşılmadığı sürece kanka tarfından verilemez. zaten eğer bu şekilde davranabileceğiniz birisi olsaydı en başta kanka olunamazdı ve hislerin temelinde de bu şekilde davranılmayı haketmeyen birisini bulmuş olmak yatar. bu nedenle ki gerçekten değer verip başkalarından farklı davranıp özveride bulunduklarımız bizi en çok üzenler olurken, sıradan bir şekilde muamele ettiklerimiz aslında her daim yanımızda olacak olanlardır. kanka büyük ihtimalle sizinle arkadaşlık dediği şekilde güzel vakit geçirmeye devam etmeyi bekleyecek fakat belki yarınız kadar olamayacak birisinin yanında olmaktan daha büyük bir tatmin duygusu alacak ve bencil bir şekilde sizin bunu kabul etmenizi bekleyecektir.bu hislerinin nedenin sokakta onlarca olan sadece güzel bir surattan kaynaklanmadığını göremeyecek olan kanka bunların hiç olmamış olmasını isterken bir yandan da söyledikleriniz dolayısıyla mutlu olacak,gizliden gizliye beğenilmenin verdiği bir zevk alacaktır. bu sizi sevmediği anlamına gelmez, ona mantıklı gelen budur, siz de bu kadar yakın olan birisini üzmek istemeyip yanında olmayı seçerseniz farkında olmadan büyük bi kötülük yapmış olursunuz. en iyisi herşeyi kendi haline bırakmak, seçimlerinin sonuçlarının ne olduğunu görmesi, gerçekten ne istediğini anlaması için onu rahat bırakmaktır. kabullenmek hiçbirşeyi düzeltmemenin yanısıra kişinin özsaygısı açısından da doğru bir tutum değildir, eğer gidilecek bir sonuç varsa sizi oraya götürecek olan tavrınızı tam olarak koymanızdır.eğer sonuç ikinci maddeden kaynaklanıyorsa ve birgün anlar da geri dönerse sizi yanlız bırakıp ancak başkaları dokundukan sonra yanınızda olmak istediğini anlamış eski kankayı kabul edip etmemek sizin elinizdedir. güzel zamanların anılarda kalması en iyisidir çünkü o eski mükemmel kankanız değildir artık. aksini düşünmek onun zamanında yaptığı gibi bir gerçeğe gözleri kapatmak olur. en iyisi iki tarafında birbiri için en hayırlısını dilemek ve sayfayı kapatmaktır. çok uzun süreler sonra bile eski bir anı hatırlayınca aniden gelen gözyaşları bu kararın doğru olduğunu değiştirmez, en azından geride bu şekilde hatırlanabilecek hatıralar bozulmadan kalabilmiştir.
    15 ...
  12. 41.
  13. hikayeyi tam olarak takip edebilmek için öncelikli bknzlar:
    (#995834)
    (#995927)
    (#2565057)

    baktıysanız devam edelim. yok eğer bakar gibi yapıp okul yıllarında benim de çokca yaptığım gibi hikayenin sonunu öğrenmekse amacınız, dersimizi başarıyla geçebileceğinizi hiç sanmıyorum. yine de deneyelim...

    o kadar iyi anlaşıyordunuz ki bir daha onun kalbi kadar yakın hissedeceğiniz bir kalp bulamadınız. kimse sizi anlamadı, kimseyle güzel, komik zamanlar geçiremediniz bir daha. daha espriyi yapmadan bile anlayıp gülebildiğiniz birini bulamadınız. aslında bulmak da istemediniz. kiminin kaşı farklıydı ondan, kiminin yürüyüşü... kimseyi beğenmediniz işte. denediniz aslında sevmeyi yeniden, ama en ufak bir falsoda bile hiçbirşey yapmdan saatlerce yanında durabildiğiniz o adamı aradı gözleriniz. sonra aklınıza geldi ki o adam şu an onu çok sevdiğini iddia eden, damdan düşer gibi aranıza girip "sevgili" sıfatını çoktan edinmiş gözünüzde dünyalar çirkini o kızla beraber. birden nefret ettiniz... sonuçta 3 nolu bknz.dan da anlaşıldığı gibi siz zaten onun hayatından çıkmış, ondan bihaber yaşamaktaydınız. * içiniz acıdı öyle ya da böyle. o kadar acıdı ki bir daha acımasın diye buz kestirdiniz kalbinize, düşünmediniz. küçükken yaptığınız gibi iki elinizle kulağınızı kapatıp "lalalalalalala" diye bağırdığınız, yok saydınız; o küçük zamanlarınıza dönüverdiniz. yaşadınız, zaman geçti, yara kabuk tuttu. yine de kimseyi sevmediniz o birilerini sevebilirken. o kadar sevdiniz ki mutlu olmasını bile dilediniz içinden müthiş bir kıskançlıkla...
    sonra onsuzluğa alıştığınız bir günün gecesinde msn denen insan icadından bir mesaj yolladı size "nasılsın cnm?" diye. ki siz silmiştiniz msnden onu görmemek için. "böyle uzak, böyle bihaber olmuyor" dedi. kankaydınız ya siz çünkü, herşeyinizi bilirdiniz tanırdınız ya; olmuyordu böyle uzak... "mutlusun bu bana yetiyor düşünme beni, ben düşünmüyorum, iyiyim" dediniz ki allahtan kameralar açık değildi ağladığınızı hiç görmedi. gayet gururlu, başı dik numarası çektiniz. yedi işte... "beni bu hayatta annemden sonra kimse senin kadar sevmedi" dedi. içiniz titredi.. o bu cümleleri kurarken hayatında "hayatım" dediği biri vardı. siz extraydınız...
    o sizi hayatında istedi yine "kanka" olarak; küfür gibi yani...
    siz sevdiniz; çok sevdiniz...
    bir kere sevdiniz...
    sözümona unutmuştunuz, içiniz acımıyordu hani artık, aradan zaman geçmişti. göz görmeyince gönül katlanırdı... bir kaç cümlesi yetti sizi darmadağın etmeye. sonra yine vedalaştınız, o yine "hayatı"na döndü; siz dönemediniz. hatırlattığı o günlerde çakılı kaldınız. kabuk tutmuş bi yaranız vardı ya; yaramaz bi çocuk kanattı onu yeniden, kapanmasına izin vermedi.
    siz onu bazen anne, bazen aşk, bazen dost gibi sevdiniz; o sizi düşman gibi vurdu...
    yazık ki ölmediniz...
    sürünerek döndünüz başladığınız yere...
    o hayatının koynunda uyudu o gece;
    siz hayatınızın en ıslak yastığına başınızı koyarken...

    şimdi söyle nasıl bir tanım yapayım bu başlığa?
    2. entryde de yazdığım gibi;
    en ağır aşktır zannımca...
    10 ...
  14. 1.
  15. insana '' bütün aşk felaketleri niye benim başıma gelir?'' , ''ya arkadaşlığımı da kaybedersem? '' , ''ya düşman olursa benle, suratıma bakmazsa bi daha?'' , '' ne halt edecem şimdi ben ulan? '' , ''oooof of be '' gibi beyin kemirici sorgulamalar yaptırtan berbat ötesi psikolojik durumdur. *
    10 ...
  16. 179.
  17. Vayy o.. çocuğu demek isterdim ama biri kankam biri cocukluk arkadaşımdı. Diyemiyorum dilim varmıyor.
    8 ...
  18. 46.
  19. er kişinin, 'delikanlı adam sınıf arkadaşına, apartman komşusuna, akrabasının kızına yan gözle bakmaz' yalanına kendini inandırıp, esasen çılgınlar gibi sevdiği mavi gözlü, güzel gülüşlü kıza yıllarca 'sen benim bacımsın ulen' demesi, onun sevgilileriyle olan ilişkilerinde hep fikri sorulması ve sen de erkeksin bana erkekleri biraz anlat tarzı sorulara maruz kalması, kız sevgilisinden ayrılınca daima ona ağlayacak bir omuz ayırması, kızı ağlatan hayvanı bir ara linç etmeye niyetlenmesi, sevmesi, çok sevmesi ama asla söyleyememesi...
    7 ...
© 2025 uludağ sözlük