Dünyadaki en üzücü şeylerden biri, bir zamanlar birbirinin her şeyini bilen iki insanın birbirine tamamen yabancıymış gibi davranmasıdır.(candy)
aynen öyledir. hele reddettiğiniz kankayla aynı ofiste, dahası aynı masada birlikte çalışıyor ve günün 9 saatini beraber geçiriyorsanız vahim bir durumdur. daha da vahimi aynı mühitte oturup işe birlikte gidip gelmek zorunda kalmaktır.
şöyleki;
esas kız işyerine başlayınca kısa sürede birbirimize alıştık, vaktimizin tamamı beraber geçiyordu çok iyi arkadaş olduk. onu o kadar çok sevdim ki o üzülmesin diye yapamayacağım birşey yoktu. ama gitti salak kız "seni seviyorum" dedi. oldukça masumane bir şekilde (bkz: e bende seni seviyorum) dedim (sonuçta kankam) sonradan anladım bunun niyeti farklı. (bkz: kız güzel ama ben hoşlanmıyorum), belki nedeni (bkz: eski sevgiliyi unutamamak) o kadar bitap düştüm ki, reddetsem onu üzmüş olacağım. üzülmesin diye ilişkiye başlayıp kısa süre sonra ayrılsam daha çok üzmüş olacağım. ama sahte bir ilişkiye başlamaktansa doğrusunu söylemek istedim. (bkz: eski sevgilimi unutamadım) senin (bkz: bir erkek için ikinci kadın olman)ı istemem dedim kibarca reddettim. (bkz: iyi mi ettim kötü mü ettim bilemedim) tabi arkadaşlığımız bitti o bana küstü ama günün 16 saati dip dibeyiz... o acı çektikçe ben de acı çekiyorum. (bkz: saygılar)