1600 yılında Avusturya imparatorluğu’nun Kanije Kalesi fethedilerek kalenin idaresi Tiryaki Hasan Paşa’ya 5 bin yeniçeri ile verilmiştir.
1601 yılında Avusturya imparatoru Arşidük Ferdinand 50-100 bin kişilik Avusturya,Alman,italyan,Papalık,ispanyol,Maltalılardan oluşan ordusuyla Kanije Kalesi’ni geri almak için Kanije önlerine geldi.
Karşılarında Tiryaki Hasan Paşa komutasındaki 5-6 bin kişilik yeniçeri birliği vardı.Haçlı ordusu 50 büyük ve 150 küçük topa sahipken,bizde 100 küçük top vardı.9 Eylül günü Haçlılar kaleyi yoğun bombardıman altına aldı her gün yüzlerce gülle kaleye isabet ediyordu.
Tiryaki Hasan Paşa Haçlılar hücuma geçene kadar hiç top atışı yaptırtmamıştı.
Haçlılar kalede hiç top olmadığını sanıyorlardı fakat çok büyük yanılga içindeydiler.
Haçlılar sonunda genel hücuma geçmişlerdi.
Tiryaki Hasan Paşa’nın beklediği de buydu.
Haçlı askerlerinin kaleye iyice yaklaşmasını bekleyen paşa sonunda ateş emrini verdi.
Haçlılar çok büyük bir bozguna uğradılar bu hücum sonunda yüzlerce Haçlı askeri öldü,binlercesi yaralandı.
Kanije kahramanca savaşmaya devam ediyordu fakat kalede yiyecek ve cephane sıkıntısı boy göstermeye başlamıştı.
Tiryaki Hasan Paşa bu sıkıntılara rağmen yakalanan esirleri yağla,balla,etle besleyip kaçmalarına müsaade ederek Haçlılar’ın kalenin çok güçlü durumda olduğunu düşünmelerini istiyordu.
Paşa sonunda Sadrazam Yemişçi Hasan Paşa’dan yardım istedi lakin sadrazam binbir bahaneyle gelemeyeceği bildirdi.
Bu durum karşısında Hasan Paşa sanki sadrazam geliyormuşçasına mektuplar yazdırıp ahalisi önünde okuyordu mektuplardan bir kopyanın da Haçlılar’ın eline geçmesini sağlayan paşa cevabında sadrazamın gelmesine gerek olmadığını da bildirmiştir.
Sonunda kış bastırmıştır kale çok zor durumdadır.Hasan Paşa bir toplantı yaparak topyekün taarruz kararı alır.
17 Kasım 1601 yılında mehter inanılmaz bir coşkuyla çalıyordur herkes hayretler içindedir.
Hasan Paşa ve 1.500 atlı bir anda Haçlılar üzerine taarruza kalkmıştır,Haçlılar ne olduğunu anlayamamış sadrazamın geldiğini sanarak kaçmaya başlamıştır koca Haçlı ordusu 1 saat içinde pamuk gibi dağılmıştır.
Türkler bir kez daha inanılmaz bir zafer kazanmıştır.
Taarruz sonunda 20 bin Haçlı öldürülmüş,Haçlıların geride bıraktığı inanılmaz ganimetler Hasan Paşa’nın eline geçmiştir.
Bunun üzerine kaledeki 3 bin yeniçeri daha düşmanı takibe almış 18 kasım akşamına kadar 20 bin Haçlı daha öldürülmüştür.
Savunmanın ardında 3.Mehmet Han Tiryaki Hasan Paşa’ya vezirlik mertebesini bağışlamıştır kararı duyan paşa hüngür hüngür ağlamıştır.
Durumu gören askerler paşaya bunun nedenini sormuşlardır paşa:‘Kanije Müdafası gibi küçük hizmetlere de vezirlik verilmeye, padişah mektubu yazılmaya başlandı. Bizim gençliğimizde, böyle küçük hizmetlere vezirlik verilmez, padişah mektubu yazılmazdı. Biz ne idik, neye kaldık diye ağlıyorum.’
Kanije savunması sonrası tiryaki hasan paşaya padişahın yazdığı hattı hümayun:
Hamd, Allahü Te'ala'ya olsun ki, bizi kullarından bir çokları üzerine faziletli kıldı ve müminlerin işlerinin anahtarlarını da bize verdi. Salat ve selam, resullerin seyyidi olan Muhammed Mustafa sallalahü aleyhi ve sellem'e olsun. Bundan sonra sen ki Kanije Beylerbeyi ihtiyar kulum ve tedbirli vezirim Hasan Paşa'sın. Bu uğurlu yılda ikbalin rehberliği ve Cenab'ı Hak'ın tevkifi Ümmet-i Muhammed'e yardımcı olup eylediğin hizmet yüce eşiğimize arz olunup esirgemediğin gayretli çalışmaların makbul ve ismin iyi isimler defterine kaydolunmuştur. Berhudar olasın. Sana vezirlik verdim ve seninle muhasarada bulunan kullarım ki manen oğullarımdır, yüzleri ak ola.
Umulandan fazla çalışıp can ve başlarını din uğruna ve bizim yolumuzda esirgemediler. insanın yapabileceği en güzel gayreti göstererek Hakk yolunda büyük çalışmışlar. Su ve ateş arasında kah boğulmaktan ve kah yanmaktan kaçınmayıp kale burç ve bedenlerine tayin olundukları mahalden ayrılmamışlar. içlerinden savaş meydanına çıkanlar, düşmanı kaçırıp düşman cenkçilerini kırmışlar. Kale üzerine yürüyen düşmanın zırha bürünmüş ordularını uzaklaştırarak ganimet mallarını döküp saçmışlar. Cenab-ı Hakk, onları bu hizmetleri sebeiyle mübarek kılsın. Bundan böyle dahi senin sözüne uyup her ne hizmet teklif edersen edasına dikkat ve ihtimam üzere olalar. Sana itaat ve bağlılık üzere olmaları benim rıza-yı hümayunuma sebeptir.
Bu nasihatnamemi gazi kullarımın huzurunda okuyup (mealen) "Allahü Te'ala'ya itaat edin, Peygamber'e de itaat edin, sizden olan ülülemre de itaat edin." ayet-i kerimesinin mana-yı şerifini onlara bildiresin. Seninle muharasada olan kullarıma verdiğin her şey cümle makbulüm olmuştur. Cümlenizi Hakk Te'ala Hazretleri'ne ısmarladım.