zara ilçesi yakınlarında 4 arkadaş ve magnum adlı kangalımız gezintiye çıkar. baya bir zaman sonra magnum huysuzlanır. bizim de canımızı sıkar. sonra önümüze düşer fakat bizim yürümemize engel olmaya çalışır. "la nooluyo buna" diye düşünürüz ama magnum ciddidir. kıpırdatmaz resmen bizi. derken hızla uzaklaşır, kaybolur gözden.
bir süre sonra, havlamalar hırlamalar duyulur, ardından ulumalar. uzaklarda magnum'un önüne 2 kurdu katıp kovaladığı görülür hep birlikte.
işi biter, geri gelir yanımıza. bir bakışı vardır allah sizi inandırsın "tamam gençler yol temizlendi buyrun gidelim" der resmen.
bilinenin aksine yanakları sarkık değildir. çokta iri olmaz kangal. bel kısmına doğru karnı içine göçüktür. ön bacakları diğer köpekleren daha kalındır. uzakta gördüğü bir köpeğe yada düşman olarak algıladığı herhangi bir cisme kesinlikle havlamaz. gözü sahibinden başkasını görmez.
şayet kangal diye aldığınız köpek büyüdüğünde o güne kadar gördüğünüz en büyük köpek olmuşsa, yanakları sarkık ve ağzından salya eksik olmuyorsa, ota boka havlıyor ve sizi çoğu zaman görmezden geliyorsa, sahip olduğunuz bu beyaz vücutlu ve siyah ağızlı köpek kangal değil, aksaray malaklısıdır.
şayet çevrenize hava atmak istiyorsanız aksaray malaklısı kangaldan iki gömlek üstündür. çünkü bu köpek cüsse olarak danua ile kapışacak kadar büyür. ama ruh hali asla bir kangal olamaz.
kangal içe kapanık ve her zaman mahçup bir köpektir. eğitimini vermeseniz dahi asla açıkta duran bir yemeği yemez hatta koklamaz bile. kendini size karşı hep borçlu hisseder. ama bir o kadar kıskançtır da. sevginizi başka bir köpekle paylaşmanıza acaip içerler, küstüğü bile olur size. küs olduğu zaman bile size yaklaşan tehlikeyi anında bertaraf eder. diğer köpeklerden en büyük farkı, size yaklaşanın düşman yada kötü niyetli olduğunu sıfır hata ile tahmin etmesidir.
onu gezdirirken çevrede ki tüm köpekler ona hamle yapacak yada havlayacaktır fakat kangal it ürür kervan yürür misali bunları kafasına takmaz. onun derdi sahibidir. kendisi değil.
bariz insan için yaratılan bu köpek her ne kadar çok iyi bir koruyucu olsa da, bekçi köpeği olarak kullanılmaya kalkıldığında çok iyi bir sonuç vermez. çünkü kangal bekçi değil çoban köpeğidir. illaki bahçeli evinize bekçi olarak almak isterseniz dişi bir malaklı daha fazla işinizi görür.
genlerinden kaynaklansa gerek bu köpek sabaha karşı evden çıkar ve en az 2o kilometre kadar açılıp geri gelir. koyunların da sabaha karşı otlanmayı sevmesi de kangalın koyunlara bir takviye olarak yaratıldığının kanıtı olsa gerek. onu şehir merkezinde besleyip ömrü boyunca ızdırap çekmesine sebep olmayın. çok seviyor olsanız bile...
kendine bir alan belirleyen kangal orayı geçen bir insan evladı, diğer bir köpek yahut inek dahi olsun asabileşir mına gor süründürür o vakit. bi de sevdiği birini ölümüne korur. başıma geldiydi anlatayım:
koydeyim kangala bağlı yarasar koyü. neyse dedem dedi ki şurdaki eşşek pohlarını bi kaldırın, amcam da bana yıktı işi.evin boğası da o sıra dağdan gelmiş otlanmış zaar. burundan buharlar saçıyor hayvanat. tam kürekle pohu atarken hayvan bi koşmaya başladı abaaaoouuv sikecek beni resmen. dastim vardı benim kangal iti. birden boğaya bi hooladı. koca boğa götü kaybetti o an. kurtuldum ve kangal sevgim yirmibeşbinbeşyüzelliiki kat daha berkildi. dostluğuma ihanet etmeyen tek mahluktu gözümde.
Girişindeki devasa heykelin yapımı büyük sorun olmuştur. Şöyle ki ; hayvanın kıçının Sivas tarafına mı, yoksa Malatya tarafına mı bakacağı çok tartışılmış ve en sonunda hayvanın kıçının her iki tarafada değil, kasabaya bakmasında karar kılınmıştır!! Sonuç olarak gidenlerinde göreceği gibi hayvan ne Sivasdan gelene ne de Malatyadan gelene bakıyor. Direk olarak karşıdaki boş tarlaya bakıyor garibim..
insan gibi köpektir. yıllar önce bir köyde yavru kangalları seviyordum. ki bilirsiniz çok tatlı olur keratalar. dizlerimin üstüne çökmüş yavruların başını okşarken resmen arkadan gelip omuz attı bana anneleri. böyle ne iş arkadaşım der gibi bi bakışı da vardı. açıklama yapasım geldi lan. bilen bilir kocaman kafası vardır bide bunların. bi yandan düşünüyorum kafayı koysa ölürüm diye. ha bide bu güzel yaratıklar sahiplerinin yanında, yanında babası olan insan gibi olurlar. nitekim orda bi bana sahibine bakıyodu kendisi. sahibi indirse baş parmağını aşağı bitmiştim.
sonra bide bu yavruların babalarını gördüm. aslan gibi hayvandı velhasıl.
sahibi ile karşısındaki kişinin konuşma şekline, ses tonuna çok dikkat eder. böylece hem sahibinin o kişiyle ilgili hislerini anlar, hem de insanlar gibi ilk 2-3 dakika içinde karşısındaki ile ilgili bir izlenime sahip olur ve genelde yanılmaz.
