korkulu rüyam. her yerde uyurum ben. yerde, soğuk betonda, açık havada, bahçede. ama kanepe olmaz. oturamıyorum da kanepeye ben. bayaa bildiğin kanepe denilen bu gereksiz icadı kullanamıyorum. yatak var, koltuk var, kanepeye ne hacet?
bundan uzun yıllar önceydi. eve iki tane kanepe aldık. yepisyeni, cillop gibi. nasıl sevdim, nasıl. bağrıma bastım ikisini de. her sabah annemin kirlenmesinler diye üzerlerine serdiği battaniyeleri alıp silkiyordum. güzelce süpürüyordum, üstlerini örtüyordum. seviyordum onları, konuşuyordum onlarla. hele cam kenarındakini iyice benimsemiştim. odamda yatmıyordum. onun üzerinde uyuyordum.
soğuk bir kış günü, yine sevgili kanepemde uyurken, kanepe birden içine kapandı. ben içinde sıkıştım. ilk önce korkmadım, o bana kötü bir şey yapmazdı. ama sonra kurtulmaya çalıştığım halde, bana izin vermedi. debelendikçe daha da dibe batıyordum. kısacık hayatım film şeridi gibi geçti gözlerimin önünden. sonra annem geldi de, kurtardı beni o hainden. elm sokağı da meşhurdu o zamanlar. insan yutan yataklar falan...
işte o gün bugündür, kanepeye ne oturabiliyorum, ne de yatabiliyorum. koskoca kız olup, bir kanepeye oturmaya cesaret edememek nedir, bilir misin sen sözlük? evlenince, kocamla kavga etsem, kanepede ben yatarım diye bir trip bile atamıycam lan ben.