kandil akşamı yemekten sonra anne bombayı patlatır.
-oğlum şu helvaları bi dağıt komşulara hadi bakıym. yalnız tabakları bırakma al, kalıyo sonra komşularda hoop gitti.
ben başıma geleceği bildiğim için direkt söyledim.
-anne ya istetme tabakları getiriler nasıl olsa.
-hayır gitti mi gidiyor.
-öff tamam.
tepsi ele alnır karşı komşuyla başlanır. dakika bir gol 1 adam helvayı aldı, teşekkür etti karşılıklı iyi kandiller dilendi, ortamda muhteşem bir komşuluk dayanışması havası esti ki o anda benim nalet çıkışım geldi:
-yalnız kadir abi tabak. (ayıp oluyor yaa helvayı aldın tabağı bırak bari hayvan herif)*
hayır bir tek bunda böyle olsa tamam, sadece bir komşu tabağı kendi isteğiyle verdi. diğerleriyle "tabağın kadar konuş it", "ayıp ya bir tabak için yaptığın ayıp", "sana yakıştı mı bu mahmut abi" gibi diyaloglar.
burdan tavsiyem, bunu yapmanız istendiğinde yapmayıp başka birine kakalayın. hatta churchill'in "başka birisine yaptırabileceğim bir işi asla kendim yapmam" felsefesini benimseyin.