mab (bkz: mehmet ali birand) ile ana haber bültenleri arasında zirvede duran, bir o kadar komik, bir o kadar da taraflı yayın yapan ana haber bülteni.
bazen insanın tüylerini diken diken eden bir samimiyetle sesleniyor mab sanki yanımdaki koltuga oturmuşta kulagıma haberleri bagırarak anlatıyor gibi geliyor ürperip kendime geliyorum ve o hızla televizyonu kapatıyorum. hele bir zamanlar son bölümde mab yorumluyor diye bir bölüm vardı ki düşman başına.
mehmet ali birand'ın eşsiz (burada eşsiz tam manasıyla kullanılmıştır) sunumuyla, doğan holding kuruluşu itibariyle siyasi görüşünü taraflı olarak sunan haber bültenidir.
bazen bu hükümet karşıtlığı bazı gerçeklerin ve yapılan işgüzarlıkların gözler önüne serilmesinde büyük yardımcı oluyor, fakat bazı haber başlıkları ise artık bu kadar da art niyete gerek yok dedirtiyor insana.
mehmet ali birand'ın "kem küm ık mık" tarzıyla, kendini parçalaşıyla herkese, her kesime hitap edebilen bir sunuma sahip haber kuşağı.
Haber seyredemiyorum , yüksek, düşük tansiyon, şeker , ülser, sorunsal kelimesini görünce beyin kanaması geçirme riski ,sayamadığım tüm hastalıklarım var, sonra ev işi , torunlar falan , yaşlıyım banane be haberlerden, kefen param cebimde rahatım. ama dün - n yi uzatın bi zahmet- dün tüm hastalıklarımı hortlatan, aynı anda tansiyonumu pinpon topu gibi yerlerden göklere uçuran bir haber izledim. bu kadar samimiyetsizlik haberlerden geçiyormuş topluma, linç kültürü de. off çok uzattım yaşlılığa verin. hatırlarsınız bir sıla bebek vardı, yanmıştı vücudu da hastaneler kabul etmemişti, ben gazetede okudum haberi, içim yandı yaşlılık işte , gözlerim doldu. ufacık çocuğu kabul etmeyen ticarethanelerden pardon hastanelerden ikisi kapatıldı, hasta kabul edemiyorlar, şimdi bu hastanelerden birine bir hasta geliyor şansa bak ki, kanal d haber de pusu kurmuş orada- habercilik buna derim ben, ama belki de güvenlik kamerasıydı emin değilim - doktorlar kapının önündeki ambulansa koşuyorlar, müdahale etmeye çalışıyorlar, başaramıyorlar, bir kişi daha göçüp gidiyor. şimdi bu işte bir sakatlık var , acil hasta kabul etmemenin cezası kapatılma, hastane de kapatılıyor. gelen hastaya ambulansta müdahale ediyor. hasta kaybediliyor, acı bir durum elbette. ama şimdi hastaneyi mağdur göstermeyin bana, mehmet ali birand ağzından köpükler saçarak kapatılma cezasını veren yetkiliyi azarlıyor, iki gün önce yanmış bir çocuğu kabul etmeyen hastane , kapatılma cezasından sonra dışarıda müdahale edecek kadar cengaverleşiyor. ben buna samimiyetsizlik derim. toplumun bam teline basmak için sağlığı kullanmak , orada öleni malzeme yapmak derim. şimdi burada mağdur sıla bebek ve hayatını kaybeden diğeri, başka mağdur yok. şimdi sen iki gün önce parası olmayan bir çocuğu hastaneye almayacak kadar kuralları takmıyorsan kardeşim, kapatılmayı da takmayacaksın , içeri alacaksın o genci o zaman kahraman olursun, çıkarsın demeç verirsin , ünlü falan olursun, hipokrat vardı değil mi bir de.
dün akşam evde olmadığımdan mecburiyetten izledim bu hede hodoyu. keşke hiç izlemeseydim diyorum kendi kendime, ömrü hayatımda bu kadar seviyesiz, bu kadar rezil bir ana haber bülteni daha izlediğimi hatırlamıyorum, ama misafir umduğunu değil bulduğunu izlermiş, mecburen katlandık...
şimdi efenim dün akşam profesör ergun özbudun konuk olarak katılmış, türban serbestisi konusunda görüşlerini açıklayacak, dünyanın en kötü anchorman'ının konuğu olmuş ama farkında değil, malum kendisi ak partinin sivil anayasa konusunda fikir alış verişinde bulunduğu bir hoca, üstelik bizim de oldukça sevdiğimiz bir hocamızdı, bu yönüyle bakıldığında oldukça önemli bir konuk, hem türkiye için hem de bizim için, ağzından çıkacak her kelime önem arzetmekte...
neyse izliyoruz, ergun hocamız konuşuyor, açıklıyor görüşlerini ama bir aksilik olduğu kesin, bir kez daha dikkat ediyoruz, bu seviyesiz programın seviyesiz rejisi, ergun hocanın ağzından çıkmayan beş altı tane cümleyi tırnak içinde haber başlığı olarak koyuyor ekrana, hem de koca koca puntolarla, mesela ergun hocanın ağzından lise kelimesi çıkmıyor ama haber başlığı "türbanın liselere sıçramasının önü açıldı" şeklinde, bir diğeri "artık üniversitelere çarşafla da girilebilecek" şeklinde, oysa ki ergun hocanın ağzından bu ve bunun benzeri hiçbir kelime çıkmıyor, hatta hoca çarşaf kelimesini bile telaffuz etmiyor, bu ve bunun gibi tırnak içindeki beş altı cümle daha, ağa babalarının * evden gelen telefonlarıyla bu başlıkları ekrana koydukları kesin...
velhasıl-ı kelam doğan grubu; her halinizle rezilsiniz, her halinizle aydın doğansınız, seviyesizlikte sınır tanımadığınızı bir kez daha gösterdiniz alem-i cihana...
saoLsun birand denen bölücü sayesinde nedendir bilinmez bol seyirci kitlesine ulaşmış * haber bülteni..
genelde saçmalar hep birand, ciddiye bile alınmayacak saptamalar yapar, sinir bozar.. show tv ana haber tercihen daha az sinir bozucudur..
Anafartalar çarşısındaki patlamanın ardından ''ilk haberi ben vericem'' telaşıyla kan damlata damlata polisin götürdüğü kopmuş ayağı sansürsüz yayınlayarak tarihe geçmiş yanlı haber bültenidir.
reklam arası verdikten sonra, ''reklamlardan sonra günü noktalıcaz'' diyerek ''reklamlardan sonra bi bok yok boşuna izlemeyin'' diyen haber bültenidir. bu özelliğiyle bile izlenmeye değerdir.
diğer haber akşam haberleri arasında yine en izlenebilir haber programı. mehmet ali birand'ın sunumu gerçekten güzel. haberleri de diğer büyük kanallara nazaran daha kaliteli.
izlenmemesi tavsiye edilen kanal.*
bu akşam bir haberinde, ülkemizde bulunan maria saraphova'yı yemek yerken ve antrenman yaparken görüntüleyen ilk kanal olduğunu belirtti. hatta gidip garsonlara ne yediğini de sorup, aynı yemeklerden yedi muhabir. bu kadar da olmaz be kardeşim.