kanadaya taşınmayan bir ailenin mektubu

entry1 galeri0
    1.
  1. Biz eski Türkiye’nin insanları, yeni Türkiye’de 1923’den beri varız, gene var olacağız.
    Biz gitmiyoruz. Ne durumda olursa, doğduğumuz bu topraklarda, aç da kalsak, ölsek de kalmaya devam ediyoruz. Darbe kalkışmasında vatanı için ölenleri gördükçe içimizdeki kıvılcımlar alevlendi.
    Asıl sorunun bizi yönetenlerin değil, bizi yönetenlerin gelip geçici olduğunu farketmeyen ve her şeyden şikayetçi olarak kendi “devletine” zarar veren halk olduğunu anlamadık, zaten biliyorduk.
    Böyle devletinden nefret edenler arasında barınamıyoruz.
    Azınlıklar, ama mutsuz ediyorlar.
    Her gün ayrı bir eylemin yapıldığı, yapıcı eleştri yapmayan, sadece hata gözetleyip devletini her koşulda Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “unutma!” dediği düşmana şikayet edenlerden bıktık. “Barış istiyoruz!” diyenlerin yola mayın döşeyip, 13 yaşındaki çocuğu elinde silahla yüzünü kapayarak askerime ateş ettirdiği “barış çiçeği” arkadaşların yanında olanlarla daha fazla yaşayamıyoruz.
    Belki tesadüfen o oy verdiğiniz sempatik barış elçilerin beslediği teröristlerin mayını ile ölebiliriz ama bizim için önemi olmadı hiçbir zaman.
    Biz artık insan olanı insan yerine koyuyoruz.
    iyilik yaptığımızda “enayi”, saygısızlık yapmadığımızda “ödlek” denmenin zenginlikle veya toplumla alakası olmadığını, kanada değil mars’a gitsek, eğer orada da insan varsa gene aynı şeylerin deneceğini bilecek kadar zekaya sahibiz. Ailevi durumlardan ötürü eğitim görememişsek “cahil”, adabı bilmiyorsak, öğretmeye yeltenmeden “görgüsüz”, dürüst olsak bile “yalancı”, oruç tutuyorsak “örümcek kafalı yobaz” diye yaftalanmadığımız bir hayatı kendi vatanımızda söke söke alırız, bazılarının zoruna gitmesin.
    Başka hangi ülkede “çobanların oyu sayılmasın” deniyor? Ne acıklı değil mi? insan gibi yaşayamayan insanlar, anadolumda yaşayan kişilere insan muamelesi yapmamayı da biliyor. Bir de daha güzel bir hayat ister değil mi? Ayıp ayıp…
    Herşeyden önemlisi, insanlar 5 çocukla asgari ücret ile geçinirken, kafasının içerisindeki beyin olması gereken yerde “uzay boşluğu” olanlar, başka bir ülkede arsa alıp ya da milyon dolarlar ile yatırım yapıp vatandaş olabilirler. Sadece bizim için değil, kendi insanlığın için de git.
    Bu ülkede herşey çok zor. Çalışmak, kazanmak, okumak, eğlenmek, dinlenmek, seyahat etmek, çocuk büyütmek. Fakat zorluklar karşısındaki karakteristik özelliğimiz “içeri girelim, 500 kişiyiz, 300’ümüz ölse 200 kişi ile alırız”, insanlar korkuyor diyerek canlı yayın yapan spikere “kim korkuyor! Biz ölmeye geldik” diyen milletim göstermiştir.
    Maalesef istediğiniz kadar çok para kazanın, adam olamıyorsunuz.
    Kendi fanusunuzda belki huzur bulabilirsiniz ama burnunuzu kapıdan dışarı çıkarttığınız anda şirinleri göremezsiniz. Sokakta, trafikte, okulda, iş yerinde kötü insanlar olabilir, ki bu insanlar sürekli size denk geliyorsa bu sizin yapmacık kişiliğiniz etrafındaki plastik çevreden ötürüdür. Biz o oyunu kabul etmediğiniz çobanla son ekmeğimizi bölüşüp yeriz cahil cahil..
    Belki çocuğunuzu yılda 40.000 tl vererek en iyi okulun parayla satın alınan okul olduğunu zannediyor ama canınızı eğitimsiz, saygısız, hatta kuvvetle ihtimal daha önce sırf davranışlarından anlayarak içeri girip çıktığını (!) düşündüğümüz eski bir dolmuş şoförünün kullandığı servise emanet ediyorsunuz. Aslında servis şöförü en az bir lisans bitirmiş, görgü kursuna katılmış, sabahtan akşama kadar direksiyon sallarken trafikteki bencillikten ötürü sinirleri yıpranmamış, daha önce f16 pilotluğundan terk, üzerinde 1500 tl maaşla alabileceği 4000tl’lik takımla sırf paranız var diye önünüzde eğilen insanlar olmalıdır. Siz gece gündüz çalışıp didinip tüm servetinizi özel okullara yatırana kadar devlet okullarında okuyan her dürüst birey gibi çocuğunuzu okutup, özel okullara vereceğiniz parayla ona iş kurabilecek kadar zekaya sahip olamayabilirsiniz. Baraj altı kalan geleceğin “.çok kültürlü” çocuğunuz, mühendis olamadıysa, özel okuldan bilgi olarak sırf diploma için girerek, odun olarak girip kütük olarak çıkıyorsa bu toplumun suçu değildir, sizin salaklığınızdır.
    Bu ülkede taraf olmayan aynı yerinde kaldı. Kendinizi hep tarafsız ilan edip giderayak bile vatanını ve kendi insanlarını küçümseyen, barış istediğinizi savunup Atatürk’ün savaştığı tüm düşmanlara, hatta teröriste bile aleni yandaşlık yapanların bertraf olması normaldir.
    Göz göre göre hem de.
    Ramazan’da sigara içene verilen tepki 78 milyonda 2-3 kere olur, sanki her içeni tutup köşeye sıkıştırıyormuşuz gibi abarttınız her abartınız gibi. O tecavüz durumunda biz hapishaneye bile girene cezasını gene veririz, siz ancak laf üretirsiniz.
    Yaşıyoruz.
    Neden terk edip bu ülkeyi onlara bırakmıyoruz? Niye biz hep burdayız? Çünkü gidersek, gittiğimiz anda bu vatanı savunacak kimse kalmayacak.
    Eğer başımıza bir iş bile gelse, hayatta kalamasak bile, bir saniye bile düşünmeden gene şehadete gideriz bu vatan için.
    Çokça gururlu, bir o kadar endamlı, oldukça da öfkeliyiz aslında. Tam bir duygudurum bozukluğu. Bakalım ense traşınız nasıl…
    Biz eski Türkiye’nin insanları, Biz hep burdayız. Gemiyi önce fareler terkeder ve bu fareler hiç bitmedi bu ülkede.
    Defolun gidin, biz burda siz geri döndüğünüzde gömülebileceğiniz bir toprak olabilmesi için bekleriz.
    7 ...
© 2025 uludağ sözlük