Türkiye'nin dini yoktur. islam, bireyin dinidir. Sanatist, budist, yahudi, ateist, hristiyan kendi kıyafetleri ile memurluk yapamıyorsa... Özgürlük değildir o.
Kimseyi inancından, fiziki görünüşünden veya kılık kıyafetinden ötürü yadırgamıyorum. Haddime değil zaten.
Bugün öğlen saatlerinde bulunduğum şehrin meydanındaki bir çevik kuvvet minibüsünün yanından geçerken türbanlı bir polis Silahlı nöbet tutuyordu.
Çelik yelek giymemişti. Hakkı var Hava sıcaktı gerçi. Ama ya insan canı. Kendi canı. Minibüste dinlenen diğer polislerin canı. Üstelik boynuna astığı tüfek sağa sola sallanıp rahatsız etmesin diye kayışını o kadar sıkmıştı ki muhtemel bir tehlike anında nişan alıp karşılık vermesine imkan bile yoktu. Hanfendi diye seslenmek istedim ancak kulağındaki kulaklıktan sesimi duyuramadım. Türbandan dolayı zaten dar açıyla görüyor. Sağından solundan geçeni ne görebiliyor ne duyabiliyor. Şu an nöbet tuttuğu yerde birkaç yıl önce sivil kıyafetli askerlere saldırıp infaz etmişlerdi. Uyarmak istedim ancak sesimi duyuramadım işte.
Ben böyle cebelleşirken minibüsten iki erkek polis indi. Hayırdır gardaşşşşş dediler. Durumu izah ettim. Saaane gardaş sen tirorizmisin la yoğusam dediler. Kimliğimi gösterdim kendimi tanıttım kendi deyimleriyle “tiroriz” olmadığıma ikna oldular. Umuyorum ki niyetimin samimimi olduğunu kendileri için endişelendiğimi idrak edebilmişlerdir.
edit: dur ya hazır mevzusu gelmiş bir iki ciddi cümle kurayım. bu düşüncem bir şekilde baş örtüsü olan ve böyle durumlardan muzdarip hanımlaradır. böyle bir şeyin gerçekleşmesini istiyorsanız yarın muharrem ince'ye oy verin. bu dediğiniz çıkar çatışmaları, okullarda, işyerlerinde türbanlı türbansız ayrımı işleyen bir hukuki sistem ile gayet çözülebilir. tabii ki akp'nin bu sikten hukuk anlayışı ile değil. seçin ince'yi, yasa hazırlansın, her iki tarafa da ayrımcılık yapanlar yasalar ile cezalandırılsın sistem mis gibi işler.
lakin reis ile bu çağrınız ancak fantezi olarak kalır. çünkü reis böyle bir problemi çözmek değil, sizi başkalarına karşı kışkırtmak için siyasi koz olarak kullanmak istiyor. hazır seçimlerde yarınken aklıma geldi söyleyem dedim. gerçi siz reis sevginizi, insan gibi yaşamaya tercih eder misiniz bilemiyorum. neyse bizden çıksın da...
kamusal alan devletin ideolojisini yansıttığı için islamın sembolünün laik devlet kurumunda olması laikliğe aykırıdır. sonuçta teokratik bir ülke değil burası. iran da arabistan da çarşaf giyen ile burada türban takan arasında hiçbir fark ideolojik olarak yoktur, ikisi belli bir siyasi( o an mevcut parti) ve dini birer sembolü yansıtıyor. sonuçta gidip vatikanda veya iranda yaşamıyorsa millet o halde kamu kurumlarında belli bir dini siyasi sembol takamaz çünkü sen devletin tüm yurttaşlarını kapsayan bir alanda görevlisin ve devletin resmi fikrini yansıtmak zorundasın.
özel sektörde çalış istersen çarşaf giy fark etmez orası özel bir alan ama kamu alanı özel bir alan değildir. sokakta var olduğun biçimde orada var olamazsın.
ayrıca türban, çarşaf, haç, sarık gibi şeyler elbise değildir dolayısıyla mini etek, uzun etek gibi şeyle kıyaslanamaz çünkü bunlar kıyafet olmanın dışında anlamlar taşır.
ben yasağı destekliyordum ve gayet de doğal buluyordum ama kaldırmışlar. hep kemalistler yüzünden oldu, evet.
kamuda neden turban serbest bırakılıyor anlamıyom? ne gereği var. herkes eşit değil mi yoksa. universiteye herkes mini etek, derin göğüs dekoltesi ile gelse daha iyi değil mi? ona kim ne diyecek. baldırını göğsünü niye actın mı diyecek. ne güzel bizim de gözümüz gönlümüz açılmış olur. hem sevap kazanmış oluruz değilmi. bütün herşeyini bütün çıplağıyla bizimle paylaşıyor. özgürlük bu değil mi? hem daha bugune kadar baldırını göğsünü açtığı için dersten çıkarılan bir ögrenci duymadım da görmedimde. ama inancı gereği başını örtüp derse gitmek isteyen bir ögrenci kapıdan bi şekilde geçip okula girebilse bile derste öğretmeni tarafından dışarı çıkması davet ediliyor. eşitlik gereği? böyle gelemezsin deniyor. eşit oldukları için derse başı açık gelmesi gerekiyor. okul kapısından çıkar çıkmaz hemen ilk münübüsün ilk ağacın arkasında başını örtmeside eşitliğin bir parçası olması lazım demi. doğru ya burası laik bir ülke. başını örtenden ülkesi için ne beklenir demi. aydınlarımız sonra ne yapar. kimin baldırına göğsüne bakacak. ha bide unutmuşum. son bişe daha söylemek istiyom. kamuda yükselmek isteyen amirinin gözüne girmek isteyenler örtünecekmiş. demek bu kadar karektersiz insanlar var. ama kimsede demiyordu bugune kadar neden derin dekolteli elbise giyiyorsun. neden amirinle gizli köşelerde buluşuyorsun. neden terfi aldın? neden mi? bu da sorulmaz ki. bilmiyon mu? ben modern bir insanım. ben herşeyimi amirimle paylaşırım...
ülkemizdeki laiklik kavramının bu denli kullanılmasının ve artık izinden bile eser kalmadığının göstergesidir. hiç de tasvip etmediğim bir örnek olarak aşağıdaki diyaloğu vereyim sizlere:
- hiç doğru mu bu abicim laiklik diye birşey var bu ülkede. atatürk' ün izindeydik hani, bak hepsi palavra.
- abicim bırak onu bunu. laiklik değil mi bu nereye çekersen oraya gelir. kullanmasını bilicen.
ben bu kamusal alanda türban olayından sonra genç ve azimli bir avukatla "bazı üniversitelerdeki içki yasağı" nın da ortadan kaldırılması için neler yapılabileceğini konuşmak istiyorum.
ikisi de özgürlük be kardeşim. insanları istediklerini içmekten alıkoyamazsınız. bireysel özgürlükler bunu gerektirir...
laikliğin elden gideceğini savunanların sesinin yükselmesine neden olan serbestiyet.
"korkmayın laiklik başa bağlanan bez parçasıyla elden gidecek kadar zayıf bi kavram değil".
laikliğin karşısında tek büyük tehlike vardır:
"onu söylemlerine konu edinerek halkın hoşgörüsünü sömürmektir".
insanların bir dini ayeti, ya da konuyu nasıl algılaması gerektiğini öğretmeye çalışanların olduğunu gördüğüm başlık. hayır, ben bunu türban olarak algılıyorsam ne yapacaksın? kendi okuduğumu yorum hakkım var öyle değil mi? velev ki kuran'da nur suresi 31. ayetinde gerçekten yaradan örtünmeyi emr etmedi. -ki bu saçmalıktan öteye gitmiyor.-ben onu öyle algılamakta özgür değil miyim? nasıl anladıysam öyle yaşamak istiyorum. bazıları orada yaradanın örtünmeyi emr etmediğini idda ediyorlar ve başlarını örtmüyorlar. en doğal hakları tabii ki. fakat örtünmeyi gerekli olarak addenler ne yapsın? ama hayır, çağdaşlaşma, özgürlük adına neler yapılıyor bu ülkede. inanamıyorum. bu tıpkı şuna benziyor;
ben fakir biriyim. fakir bir hayatı tercih etmişim, az para kazanıyorum ve tembelim. ve biri çıkıp ta bu dünyada para ile mutlu olunacağını, benimde çalışıp para kazanmam gerektiğini, bunun aklın tek yolu olduğunu telkin ediyor. sana ne? sana neeeeee?
kadın- erkek ayrımı ypılmış kamusal alanı, erkek muayne etmeyen bayan doktorları, bacak kadar çocukların tahrik olmasından korkan öğretmenlerin varlığını da kabul etmemizi gerektiren serbestliktir.
(bkz: durmak yok yola devam)
olması gerekendir. esitlik, özgürlük, insan hakları naraları atan yazarların, dut yemiş bülbüle döndüğü başlıktır. guzel hanım kızlarımız universitelerimize mini etek ve türevleriyle gelırken, rahatsız olmayanlar neden bundan rahatsızlık duymaktadır, bir türlü anlaşılmamıştır. bu ülkenin dini islam mı ? islam. bu kızlar bunu provakasyon için mi takmaktalar ? hayır.peki ne için ? inançları doğrultusunda takarlar. o zaman ne bu yasagın mantığı ? aman efendim, türban serbest kalırsa, toplumsal baskı olur, öbür kızlarımız rahatsız olurlar. ulan gavat, onlar bizim kızlarımızda, bunlar tarlada mı büyümüşler diye sorulasıdır. muhattabına. muhattabı kimdir ? kamu vicdanı...
kişisel özgürlüktür. bir diğeri, nasıl mini eteğiyle ya da istediği giysiyle kamusal alanda dolaşabiliyorsa o da başını kapatır, ve dolaşır. kimse de buna bir şey diyemez, zaten demeye hakkı da yoktur. ama demokrasi çığırtkanları bir bunun ayrımını yapamıyorlar nedense. tarlada, bağda, bahçede, örtsünler cahil kalsınlar ama kamusal alanda "ıhh tüh kaka olmaz". kendinize gelin kardeşim, kimse kimsenin kişisel haklarını elinden alamaz.
sahi biri bana bu kamusal alanı anlatsa ya; nasıl bir alanmış ki bu yetmiş milyon çıkamadı içinden. ya sabır!
üniversitelerdeki "başörtüsü"yasağının kaldırılmasının ardından gerçekleşmesi gereken hak teslimidir,lakin hem "başörtüsü"yasağını kaldıranlar,hem de bu yasaktan yana olanlar,kamuda "başörtüsü"yasağının kaldırılması konusu gündeme gelince;"kardeşim,üniversitelerdeki yasak kalktı,daha neyin derdindesiniz"moduna geçeceklerdir,yani üniversitede "başörtüsü"serbestisi,diğer alanlardaki "başörtüsü"yasaklarını gündemden silmeye matuf olacaktır.bu duruma da türkçe'de "ölümü gösterip sıtmaya razı etmek"denmektedir.
cihat duygulariyla format katliamina konu olan baslik.
Formati bozmayarak girizgah kismini kapattiktan sonra cevap veriyorum:
Ibadet olan guzel ameldir, basa dalli gullu 1.5 metrekare ipegi dolayip baskalarindan daha cok dikkat cekmek ve ortalik karistirmak degil. Ortunmenin farz olani avret yerini ortmektir, alin cizgisinden geriye dogru cene cizgisine kadar olan bolgeyi degil. Acikca bellidir ki emirde kastedilen gozden agizdan kulaktan sactan tahrik olabilecek sapik insanlarin degil; mahrem beden parcasi gormekten tahrik olabilecek normal -ki bu da ozellikle gunumuzde normal kabul edilmemelidir- duygulara sahip erkeklerin cinsel istahini kabartmamaktir, nitekim acikta kalmasi zaruri olan goz agiz gibi kadin guzelligini tarif ederken caglar boyu ilk akla gelen unsurlar yasaga dahil edilmemistir.
Islami kimin ne kadar bildigi ve inandiginin degerlendirmesi hicbir fani tarafindan gerceklestirilemeyecek kadar ciddi bir konudur, bunu biliyor olmak islami bilmenin ta kendisidir, bunu bilmeyen icin bilenin tek yapacagi uzulmek olabilir. Ayrica baskalarinin inanci ve bilgisi konusunda hukum verebilecek durumda oldugunu dusunen bunyenin en azindan kiyam ve kisastan haberdar olmasi ve kesin hukum bulunmayan konularda insan akli ile varilacak iyi niyetli dogrularin dine dahil oldugunu bilmesini beklemek fazlaca bir beklenti icine girmek olmaz.
Hangi kurumda oruc ile ilgili fisleme yapildigi konusunda isim verip vermek moderasyon acisindan sorun yaratir mi bilmiyorum ancak tarafimca bir sure calisilmis, sonra tiksinerek birakilmis, ulkemizdeki sayimlari yapmakla, ulusal hesaplari tutmakla ve bu datalari karsilastirmakla sorumlu kurumda bu uygulama alenen vakidir. Ramazana 2 ay kala elinde kagitla dolanan memur ile ettigim kavgayi, daire baskanima verdigim ayari ne ben unutabilirim ne de taniklar unutabilir. Ayrica ayni durum ablamin calistigi mavi akimla ilgili olarak kimilerine guzel ciftlik olmus ve yargi tarafindan itinayla silkelenmis, bolune bolune ne idigu belirsiz bir duruma gelmis bir guzide kurumumuzda da mevcuttur. Sozkonusu abla 20 senedir ismini vermeyi reddetmekte ve 20 senelik memuriyeti boyunca "gomanis" olmakla fislenmeye; dairesinin tek universite mezunu ** olmasina, gerekli liyakata ve kideme sahip olmasina ragmen dairesinde acilan mudurluge -ki is hukuku uzerine gayet teknik bir mudurluktur - acik ogretim mezunu eski bir guvenlik gorevlisi badem biyikli bir durzunun atanmasina katlanmaktadir.
madem yıllardır konan kurallar değişecek herkezin çıkarları doğrultusunda değişsin.müslümanlığın gereklerinden olduğu için türbanı takıyoruz. dinimizi yaşarız.
bunu diyenler dinlerini neden bu kadar dillendiriyorlar.dinine saygın varsa neden sorgulatıyorsun bu kadar.
takmayanlar dinsiz denecek gibi tezler.evet böyle düşünceler var.
çünkü;
türban serbest olsun diyenler.dinini yaşamak istedikleri için serbest olsun diyorlar.
üniversiteye türban girdiği zaman da öğrenciler içinde kutuplaşmalar doğacaktır elbette.
cumhuriyetin temellerinin yok olacağı anlamına geldiği sanılan, deli saçması entrylere sebep olan, türban üzerinden prim yapmaya çalışan siyasetçilerin oldugu gibi yazarlarında oldugunu gözler önüne seren olay.