hak kavramını kutsal kabul ediyor isek -ki öyle olmalıdır- karşı çıkma adına siyasi referanslar ışığında saçma argümanlar geliştirmenin manası yoktur.
tabi başörtünün siyasi bir simge olduğunu söyleyen andavallarda olacaktır elbet. ayrıca bir başörtü nasıl siyasi simge olur anlamak mümkün değil, en azında che baskılı bir t-shırt olmadığı için siyasi bir nitelik kazanamaz zannımca. yok eğer inandığı şekilde yaşamayı tercih ediyorsa; dikkat buyrun tercih diyoruz, karışılmamalıdır. kesinlikle bu hak verilmelidir.
osmanlı'dan bu yana batının demokratik gelişimini örnek alan türkiye, cumhuriyet sonrası devirdede, daha on yıl evveli savaş halinde olduğu batı'nın demokratik ve toplumsal uygulamalarını aynen ülke içerisinde hayata geçirdi. bugün demokrasinin beşiği olarak bilinen ingiltere gibi belçika gibi hayat standardının yüksek olduğu ülkelerde, müslüman olan kamu görevlileri başları kapalı vaziyette çalışabiliyorlar. buna rağmen bu ülkelerden eksilen birşey olmuyor, yine laikler, yine demokratlar, bizim hiçbir zaman olamadığımız ve olacamayacağımız kadar... velhasıl kelam bu uygulama mutlaka gelmelidir.
yağcılık parayla olmadığı için kapanmak aklına gelmeyen bayan memurların dahi kapanma yarışına gireceği uygulama olacaktır, bu arada başörtüsü özgürlüğü dedikleri şey türban özgürlüğü olup iddia ettikleri gibi ülkeyi demokratik ve kişisel özgürlüklerin gırla yaşandığı bir yer haline getirmeyecektir. buna kendileri bile inanmıyor hala türban üzerinden mağduriyet ayaklarına yatıp timsah gözyaşları döküyorlar, utanın ln.
demokratik ve özgürlükçü bir ülkede olması gerekendir.
tek tip robot gibi insanların yetişmesini istemiyorsak, çağdaşlığın ilk temeli olan özgürlüğü savunuyorsak herkes istediğini giyebilmeli.
kurallar adı altında bir insanın başını ha zorla açmışsın, ha zorla kapatmışsın. zerre fark yok. ikisinde de insan onuru hiçe sayılır. ikisinde de zorbalık vardır. tahammülsüzlük vardır.
bir insanın başının zorla kapanmasına nasıl kızıyorsak, zorla açıldığında da aynı şekilde hiddetlenmeliyiz.
bu ülkedeki tüm insanları istediğimiz gibi yönlendiremeyiz. tüm insanları tek görüşe sahip kılamayız. hepsine sahip olduğumuz fikirleri empoze edemeyiz. önemli olan da bu değil zaten. farklı görüşlerin hoşgörü, saygı çerçevesi içinde durabilmesi.
sahip olduğumuz görüşler bize en güzeli, en hoşu, en mantıklısı gelebilir. ama bu, diğer görüşlere saygısızlığı gerektirmiyor. unutmayalım! hoşgörü.
bu şekilde masum taleplerle hak, özgürlük diyerek asıl amacın dini rejim olduğunu gizlemektedirler. iran'da da aynı dümen yapıldı şimdi tüm halk bin pişman. türkiye'de de aynı şey yapılmak isteniyor.
kamusal alanda türban olmaz. olamaz.
türbanlı hakim ateist sanığa objektif karar verebilir mi?
türbanlı savcı alevi şüpheliyi sırf alevi olduğu için tutuklatmayacağını nereden bilelim?
türbanlı doktor erkek hastayı layıkıyla muayene edebilecek mi, ya yarım yamalak bakıp ölümüne sebep olursa.. nereden bilelim?
yoktur öyle bir şey. devletin laik olması gerekliliğini geçtim, zaten islamiyette yeri olmayan bir paçavra üzerinden mezhepsel ve etnik vesayet altına alınmak istenen toplum için bir tehlikedir.
siz kendi karınızı, kızınızı ambalajlayın, kardeşinizden, öz kızınızdan bile sakının. hasta hayvanlarsınız çünkü ama türkleri ve müslümanları rahat bırakın...
kurumsal alanlarda başörtü takan hakkı' ya söylenen sözdür. hakkı' nın başörtülü çalışması istenmemektedir. zira yakışık almaz.
edit:ibne misin lan sen hakkıııı?
önce üniversite, sonra lise, ilkokul, kamusal alan derken hadi tüm kadınlar, kızlar türban taksın. bu nedir ya? tamam özgürlük ama türkiye gibi birşeyin dozunu ayarlayamayan ülke için ilerde sorun teşkil edebilir. bugüne kadar bir sorun yoktu. çomak sokar gibi gündeme getirilip duruyo. ülkenin başka sorunu yokmuş gibi. demokrasi adı altında yapılan şeyler gülünç. eğer demokrasi buysa kalsın istemez.
halkı kutuplaştırma çabalarının bir bölümüdür. türbanın adını başörtüsü olarak değiştirip tüm başörtülüleri aynı kapsama sokma çabasıyla bu konuya nötr bakanların bile nefretini kazanma çabasıdır.
eğitimde, siyasalda, hukukta, tıpta başörtüsü/ türbanla okuyan öğrenci, öğretmen, kaymakam, hakim, doktor olmayacaksa neden vaktini harcasın ki. Bu alanları zaptedilecek kale gibi görmediği sürece türban/ başörtüsü ile de çalışabilir. bu tartışma yapılırken ortaya sürülen iddialardan biri de başı açık kadın hakimlerin başörtülü/ türbanlılara karşı önyargılı davrandıkları ki, işte bu iddia kesinlikle art niyetli.
tabi ki verilmeli.
mesela ameliyathanede de, türbanlı doktorlar, hemşireler çalışabilmeliler, ameliyathanede takılan bone şeffaf saçlar görünüyor çünkü, bu arada hasta enfeksiyon kapabilir, türban özgürlüğüne bişey olmasın.
