kamuoyu; bir konuyla ilgili halkın genel düşüncesidir.
kamuoyu oluşturma ise suni bir durumdur. var olan bir tutumun manipüle edilerek yeni bir tutum yaratılmasıdır.
abdullah öcalan'a yönelik sistemli bir kamuoyu oluşturma çabası yürütülmektedir.
"apo çok iyiydi ama çevresi kötüydü."
"apo hala pkk (ve/veya kürtler) üzerinde çok güçlü"
"apo'ya şans verilse terör sorunu biter"
mehmet ali birand: "Gerçekçi olalım. Öcalan eğer çok gecikilmezse günün birinde meclise de girebilir. Bunu yaparsa ancak Tayyip Erdoğan yapabilir." 22.11.2012 http://haber.gazetevatan....girebilir/494542/11/Medya
fatih altaylı: bugünkü yazısında PKK'yı ve Kürt siyasal hareketini en iyi bilen olarak gördüğü ve değerlendirmelerinin objektifliğine güvendiği Muhsin Kızılkaya'nın görüşlerini aktarmış: " pkk da öcalan ne derse o olur. ondan başka hiçbir yetkili yoktur. ondan başka hiç kimsenin ne dediğinin, ne düşündüğünün, ne istediğinin bir önemi yoktur. öcalan "sılahı bırakın" derse bırakırlar. öcalan "pkk bitmiştir" derse pkk biter. bu karara katılmayanlar bunun bedelini canlarıyla öderler. bazıları arayıp başka bir örgüt kurabilir. ama onun da şansı olmaz." 31.01.2013
suriye konusundaki çalşmalar aylar öncesinden yapılmaya başlanmıştı. halen de devam ediyor.
aşamaları şöyle;
1- suriye ile can ciğer kuzu sarması durumunda iken büyük abi den alınan emirle suriye ye dostça! tavsiyelerde bulunulur ve bu durum kamuoyunda yumuşak bir uslup ile açıklanır. "bak kardeşim iyisin hoşsun ama şu noktolarda yanlış yapıyorsun. senin iyiliğin için söylüyorum" gibi bir üslup takınılır.
2- suriye hizaya getirilemediğinden olası savaşta toplumsal desteğin sağlanması için yalan/abartılı haberler pompalanır.
- (suriye nin türkiye deki mülteci kamplarına ateş açması)
- (bkz: indirilen suriye uçağından füze rampası çıkması)esed'in askerlerinin masum sivilleri öldürdüğüne ilişkin kurgu haberler. ÖSO'nun katillerinin suriye'lileri çatılardan attığı görüntüler ise yalanlanır. buun yerine sürekli suriye ordusundaki generalerin ve çeşitli rütbelerdeki subayların teslim olduğu haberleri yayınlanır. abd ırak'ın anasını sikerken masum sivilleri düşünmüyordunuz da şimdi mi aklınız başınıza geldi soruları duyulmazdan gelinir. haberler o kadar abartılır ki kahramanlık öyküleri yazılır. (bkz: suriye yi 3 saatte işgal edebilecek ordu)
3- yetmedi iki tane aslan gibi çocuk (f4 pilotları) bok yoluna şehit edilir. (bkz: türk askeri uçağı suriye de düştü) uçakların ne bok yemeye suriye sınırını ihlal ettiğini soranlar vatan hainidir zaten.
4- o da yetmedi mi yıllardır kaşınan pkk yarası bu kez suriye üzerinden kaşınır. pkk saldırılarına fırsat tanınır. şehit olan çocuklar üzerinden "suriye pkk yı destekliyor" nidaları atılır. bu süreçte bazı haddini bilmezler tarafından "sen özgür suriye ordusuna silah, mühimmat, eğitim ve lojistik destek sağlarsan adamlar da bunu yapar" şeklinde yorumlar geldiği zaman (bkz: suriye de çatışıyoruz türkiye de dinleniyoruz) bu kişilere vatan haini, eli kanlı diktatör yalakası yaftası yapıştırılır.
5- sonra kırmızı çizgiler ısrarla vurgulanır. hadi kibarlaştırmayalım.
atar yapılır.
"suriye hava kuvvetleri sınır ihlali yaparsa vururuz"
(bkz: abd ırak a giriyorsa biz de suriye ye gireriz)
(Terör örgütünün olduğu yerlerden "Türkiye'ye saldırı olursa, bir müdahale, sıcak takip olur mu?" sorusuna "Tabii ki olur. Terör örgütünün konuşlandığı yerlerden Türkiye'ye bir saldırı olursa hemen harekete geçeriz. Bu en doğal, en tabii hakkımızdır. Biz aynı şeyi Kuzey Irak'ta da yapıyoruz. Bizim oralara gidişimize oradaki yönetim bir şey diyemiyor" yanıtı verilir. http://haber.gazetevatan....-hakkimiz/467816/1/Gundem )
6-artık çay koyulmuştur ve demlenme evresindedir. bu süreçte uluslararası konjonktür izin verirse (bu kibarcası açıkçası abd icazet verirse) terörist takibi ya da masum halkı koruma gibi bahanelerle suriye ye girilir.
adı da "suriye barış harekatı olur".
6. aşamaya kadar olan süreç gerçekleşti. 6. yı bekliyoruz. bu aşamada manüpülasyon haberler ısrarla devam ediyor. neymiş efendim. suriye hükümetinin etkinliği azalıyormuş. kimyasal silahlar teröristlerin eline geçebilirmiş. bunu engellemek için müdahele gerekebilirmiş.
ulan demezler mi adama sen destek olduğun için oluyor bunlar. terörist dediklerin de ellerinle beslediğin adamlar diye.
yok demezler!
götleri yemez!
1 terör/şehit haberleri gündemden düşürülmez, barış olmazsa terörün bitmeyeceği imajı oluşturulur.
2 terör örgütünden şartlı açıklamalar gelir. örneğin: "özerklik verilirse terör eylemlerini bırakırız".
3 kürtleri temsil eden siyasi parti yumuşama sürecine girmiş gibi davranır. bu süreçte terör eylemleri de durdurulur.
4 "akil adamlar" öcalan ev hapsine geçirilirse / öcalan milletvekili seçilirse terör durur vb. öneriler gelir.
5 bazı aykırı "akil adamlar (!)" da türkiye nin güneydoğusunda zaten birşey yok. verelim kurtulalım vb. görüşler öne sürebilir.
6 güneydoğu nun ekonomiye birşey kazandırmadığı, verimsiz bir bölge olduğu, sarp dağlarla çevrili olduğudnan savunulmasının zor olduğu, böyle bir toprak parçası için hergün kan akmaması gerektiği tarzı düşünceler basında yer alır.
7 vatanın bölünmez olduğu düşüncesindeki yazarlara/düşünürlere vs. ulusalcı, kafatasçı, darbeci, askeri zihniyetten kurtulamamış, faşist yaftaları yapıştırılır. önceleri haber kanallarında yer alan bu kişiler her şehit haberi sonrasında şehitlerden sorumluymuş gibi basın önünde infaz edilir.
8 ulusalcı düşüncede olup da sesi fazla çıkanların susturulması için rüşvet, baskı, şantaj vb. yöntemler hem yazar/programcı hem de çalıştığı basın yayın organında denenir. hatta bu kişilerin çalıştığı gazetelerin alınmaması, bu kişilerin çalıştığı gazetelere reklam verenlerin de ürünlerinin alınmaması şeklinde ticari baskı yapılır.
9 sivri diller zamanla susturulur ve basında fazla yer almaz.
10 bu süreçte öcalan milletvekili (ya da ev hapsi. pazarlığa bağlı) olur.
11 terör örgütü uyku moduna geçer.
12 sonra basında bakın korkacak birşey yokmuş. öcalan'ı milletvekili yaptık böylece terör bitti türünden haberler yer alır.
13 daha sonrasında güneydoğu ya yapılan yatırımlardan bahsedilir.
14 bir adım ilerisi güneydoğu da büyük değerli maden yataklarının bulunduğudur. savaş da bittiği için bu kadar maden çıkarılacak böylece hem kürtler hem de türkler mutlu mesut yaşayacaktır.
15 tatlı bir masalla uyutulan halka zamanla yukarıda saydığım aşamaların hepsi gerçekleştirilerek önce özerklik sonra da bağımsızlık ilan ettirilir.
Gelelim sözlüğümüzdeki duruma:
ayrışma belirtileri şimdiden görülmeye başlandı.
kimilerine göre kürtler çok çocuk yapıyorlar, bunlar da işsizliği artırıyor, ayrıca kürtlerin çoğu hırsız, mafya vs., doğuda yaşayanlar da elektrik ücretini ödemiyor zaten.
diğerleri ise bu düşünceleri savunanlara faşist söylemleri ile saldırıyor.
anlayacağınız kamplaşma son sürat devam ediyor. Hepimiz bize biçilen rolleri oynuyoruz.
Bunlar konuyla ilgili sözlükteki başlıklardan bazıları:
türk halkının suriye'yi (ya da suriye'deki esed rejimi diyelim daha doğru olur) düşman görmesi için uygulamaya konulan komuoyu oluşturma planının bazı aşamaları aşağıdadır.
rte'nin bu sözleri dış politikada aktif olmak adına bir ülkenin (suriye) yıkımına meylettiğimizi gösteriyor aslında.
- "Risk almazsanız başarıyı yakalayamazsınız. Dış politikada tribünlerde kalmak, Türkiye'ye çok ağır bedeller ödetti. Türkiye, tribünlerde kalabilecek bir ülke asla değildir. Türkiye, mutlaka ve mutlaka sahaya inmek, sahada kalmak zorunda olan bir ülkedir." (30.06.2012) http://www.hurriyet.com.tr/gundem/20880213.asp
ülkenin başındaki niyeti bozmuştu ama halkı arkasına almak için aşağıdaki aşamalar uygulandı/ uygulanıyor.
anlaşılan suriye ile savaşa girene kadar üçer beşer kendi vatandaşlarımızın ölmesine göz yumacağız. ta ki türk halkı suriye'ye (ya da esed'e) düşman olana kadar.
- Başbakan Erdoğan "Terör örgütünün olduğu yerlerden Türkiye'ye saldırı olursa, bir müdahale, sıcak takip olur mu? sorusuna; "Tabii ki olur. Terör örgütünün konuşlandığı yerlerden Türkiye'ye bir saldırı olursa hemen harekete geçeriz. Bu en doğal, en tabii hakkımızdır. Biz aynı şeyi Kuzey Irak'ta da yapıyoruz. Bizim oralara gidişimize oradaki yönetim bir şey diyemiyor" yanıtını verdi. (26.07.2012)
- Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci egemen bağış: "Türkiye'nin askeri gücü Suriye'yi birkaç saat içerisinde bitirebilecek noktada ama bizim Suriye halkıyla bir sorunumuz yok." (05.10.2012) http://www.haberturk.com/...t-icinde-yerle-bir-ederiz
amaç suriye ile savaşa girmek olduğundan "gözünün üstünde kaşın var" deyip dalacağız heralde!!!
Dipnot: 9/11 belgesellerini izlediyseniz abd'nin bu taktiği izlediğini görürsünüz. on yıllardır önce şartları oluştururlar, sonra kendilerine saldırılmasını sağlarlar, sonra mazlum ama mağrur olarak savaşa girerler. bizimkiler de abilerinin yoludnan gidiyor.
%19'luk (25,1-5,9) tatlı su kurnazı bir kesim var. güzel kardeşim adam mit'e pkk konusunda yardım eder de karşılığında bir şey istemez olur mu?
hidayete mi erdi bu öcalan? allah rızası için mi yapacak bu iyiliği?
neyse ilk sonuçlar bunlar yakında "kürt açılımı iyi gidiyor. terör azaldı haberlerini görürüz" sonra da halkın desteği arttığına ilişkin yeni araştırmaları.
neyse ki rüşvet peşinen verildi.
rte:
"Gaziler ve şehit yakınları toplu taşıma hizmetlerinden ücretsiz yararlanıyordu. Vazife malullerinin çocukları yararlanırken anne ve babaları yararlanamıyordu. Dün Bakanlar Kurulu'muzda Bakan Fatma Şahin'in sunumunu değerlendirdik. Vazife malullüğü kapsamında şehit olanların çocukları, anne-babaları, gazi olanların harp malullerin, muharip gazilerin çocukları ve anne babaları da toplu taşımadan ücretsiz yararlanacak." http://www.samanyoluhaber...-aciklamayi-yapti/945873/
millet toplu ulaşıma ücretsiz binmek için şehit, kolsuz - bacaksız gazi oluyordu bu vatan için zaten.
ne kadar da bedavacıymışız!
kürt açılımına ilişkin olarak aşama aşama ilerlemektedir.
15.02.2013 te girdiğim entry de "neyse ilk sonuçlar bunlar yakında "kürt açılımı iyi gidiyor. terör azaldı haberlerini görürüz" sonra da halkın desteği arttığına ilişkin yeni araştırmaları" demiştim.
(bkz: kamuoyu oluşturma/#18666629)
daha üzerinden birkaç gün geçmeden dediklerim çıkmaya başadı
"Terör sorununun çözümü için başlatılan sürece halkın desteği büyüyor. Başbakan Erdoğan'ın AK Parti MYK toplantısında paylaştığı son ankete göre, halkın yüzde 69.5'i "AK Parti'nin terör sorununu çözeceğine" inanıyor"
türkiye toplumu gibi cahilliğin diz boyu olduğu ülkelerde rahatlıkla uygulanan, belli bir amaca yönelik güdüleme, yönlendirme, ikna etme, karartma, saptırma, gerçekleri boğma, kral çıplak iken onu giyinik gibi kabul ettirme, yalanlardan istenildiği gibi algılar yaratma ve meyveleri toplama faaliyetidir. gelişmiş toplumlarda çok daha incelikle yapılır.
terörist başına (pardon yoksa imralı mı demeliydim!) yönelik kamuoyu oluşturma aşamalarına (bkz: kamuoyu oluşturma/#18560147) daha önce değinmiştim.
bu süreçte planın 4. aşamasındayız. ("akil adamlar" öcalan ev hapsine geçirilirse / öcalan milletvekili seçilirse terör durur vb. öneriler gelir.) Öcalan'ı itibarlaştırma çabaları tüm hızı ile devam ediyor. yandaş basının amiral gemisi habertürk genel yayın yönetmeni (hükümet sözcüsü) fatih altaylı'nın bugünkü yazısına bakalım.
----------alıntı---------------
Bugünlerde olan biteni izleyip çok eğleniyorum .çok gülüyorum. Terörün sona ermesiyle ilgili çok ciddi bir süreç yaşanıyor. Devlet öcalan'la görüşüyor, öcalan cezaevinden, imralı'dan mektupla, belki de telefonla talimatlar yağdırıyor, MiT aracılığıyla mektuplar yolluyor, terör örgütünün Türkiye dışına çıkması ve daha sonra da silah bırakmasıyla ilgili altyapıyı hazırlıyor. Terör örgütünün Kandil'deki kadroları zaten tek irade olarak öcalan'ı tanıdıklarını, öcalan'ın talimatlarına uyacaklarını açıkladılar. Kandil'den yapılan açıklamada, "Bizimle görüşmenize gerek yok. Bizim irademiz öcalan'dır. Onunla görüşün yeter" denildi. işin özü de bu. PKK dediğiniz aslında PAö. Yani Abdullah öcalan Partisi. Gerisi lafügüzaf. Partide 2., 3., 4. adam falan da yok. Hepsi öcalan. Dağdaki kadro da bunu biliyor, şehirdeki kadro da. Aslına bakarsanız Meclis'teki kadro da biliyor ama....Ben de işte o "ama"da gülmeye başlıyorum. BDP'nin yaptığı tuluat, kendini önemsetme çabası, sürecin bir parçasıymış rolü yapması beni kahkahalara boğuyor. Ben Abdullah öcalan'ı biraz biliyorsam, imralı'ya giden BDP'li heyete "Siz de kimsiniz?" muamelesi yapmıştır. Ve yine Abdullah öcalan'ı bir nebze biliyorsam, BDP'nin bu "rol çalma" ya da "role ortak olma" çabasına inanılmaz sinirleniyordur. Bunu kendine rakip olma çabası, bunu kendi gücüne ortak olma çabası olarak görüyordur. Ne var ki, işin aslı da budur. BDP'liler ne derse desin, ne yaparsa yapsın, hangi role soyunursa soyunsun öcalan'dan başka otorite yoktur. BDP ne öcalan'ın "Evet" dediği bir şeye "Hayır", ne de öcalan'ın "Hayır" dediği bir şeye "Evet" diyebilir. Zaten böyle bir şeye hakları da yoktur. çünkü düne kadar sürekli "öcalan"ın adını kullanarak, onun arkasına saklanarak siyaset yaptıkları, bugüne kadar kanın durması için öcalan'dan bağımsız veya izinsiz dudaklarını veya parmaklarını bile kıpırdatamadıkları için bugün de bu halde olmaları normaldir.öcalan yarın Kürt milliyetçilerine veya Kürt faşistlerine dönüp "Bu BDP'lileri tarihin çöplüğüne atın" dediği anda BDP'lilerin "yok hükmünde" olduğunu en iyi BDP'liler bilir. Bilirler bilmesine ama yine de bu tuluatın içinde yer alırlar. Bizi de güldürürler.
----------alıntı---------------
şimdiki kamuoyu oluşturma planında birkaç amaç gizli.
1- öcalan'a akil adam/muteber kişi statüsü kazandırmak.
2- öcalan'sız çözüm olmayacağı düşüncesini aşılamak.
3- öcalan'ın bdp, kandil ve avrupa'daki pkk kadrolarının üzerinde olduğunu, kürt oluşumunun lideri olduğunu ve tüm kürtlerin onun sözünü dinleyeceği algısını yaratmak. bu haliyle siyasi rakip bdp'nin de gücünü azaltmak.
amberin zaman bugünkü yazısında osman baydemir için kullandığı sözler aşağıdadır: (demek ki kamuoyu oluşturma çabaları çok boyutlu devam ediyor. aynı zamanda bdp'nin de imajı yükseltiliyor.)
----------alıntı---------
Baydemir öteden beri iki toplum arasında gittikçe derinleşen uçurum üzerine kafa yoran ender kürt siyasetçilerden biri.
Bunun en çarpıcı örnekleri arasında Baydemir'in başkanlığının ikinci döneminde Trabzoun'un çayırbağı beldesine hediye ettiği itfaiye aracını sayabiliriz. Beldede herhangi bir yangın söndürme aracının olmadığını öğrendikten sonra Baydemir jet hızıyla bir itfaiye arabası tahsis etmişti. ardından başına gelmeyen kalmamıştı. diyarbakır belediyesi'nin adını taşıyan 21 plakalı itfaiye arabası defalarca polisler tarafından durdurulmuş, aracının bomba taşıdığına dair ihbarlar yapılmıştı. yetmiyormuş gibi aracı baydemir'den rica eden belediye başkanı hilmi köroğlu, jandarma istihbarat tarafından sorgulanmıştı. köroğlu "sırf o aracı diyarbakır'dan aldık diye sorgulanıyoruz. o araç geldikten sonra dört yangına anında müdahele ettik, vatandaşlarımızı yanmaktan kurtardık" diye isyan etmişti. 2010 yılında yaşanan trajikomik olaylar zinciri medyada da geniş yankı bulmuştu. ne var ki üzerinde halen "diyarbakır" yazılı itfaiye arabası çayırbağında hayat kurtarmaya devam ediyor.
ne güzel bir hikaye değil mi?
ama güzelim demagoji yapacaksan türkçe'yi biraz daha doğru kullanarak yap olur mu?
"iki toplum arasında gittikçe derinleşen uçurum üzerine kafa yoran ender kürt siyasetçi" ye örnek adamın hediye ettiği itfaiye aracı olmaz.
cümlenin başı ile örnek uyumsuz. cümleye "hizmet ederken türk kürt ayrımı gözetmeyen" şeklinde başlasan "vatana hizmette bölge farkı gözetmeyen" desen daha iyi yağlama yapabilirdin.
anlayamadığım "jet hızıyla" tahsis nasıl oluyor? yazar bunu nereden biliyor? benzetme de biraz absürd olmuş.
"ardından başına gelmeyen kalmamıştı" cümlesinde özne yok. o zaman insan baydemir'in mi başına birşey geldi? diye düşünüyor. ama cümlenin devamından itfaiye aracı ve itfaiye aracı hediye edilen belediye başkanından bahsedildiği anlaşılıyor.
tekrar söylüyorum lütfen propoganda yaptıracaksanız, uzun vadeli planlarınız için kamuoyu oluşturacaksanız bunu (en azından) türkçeye hakim birileriyle yapın! olmadı editör'ün kulağını çekin!
ayrıca güzelim sendeki eski konsept, yeni konsept bdp'lilerin etkinliğini düşük gösterip apo'yu yüceltmek.
çalışmıyorsun bak dersine! artık öcalan'ı bize yarın "türk kürt (pardon sen iki toplum diyordun değil mi? türk kelimesini ağzına almamak adına) sorununun çözümü konusunda özverili çalışmaları bulunan bir siyasetçi" şeklinde lanse edersin.
bugünkü yazısında sabahattin önkibar abdullah öcalan'ı itibarlaştırmaya yönelik kamuoyu oluşturma hareketine dikkat çekmiş.
----------alıntı--------------
Dincisi, bölücüsü, neo-liberali herkes seferber!
Adeta durumdan vazife çıkarmışlar ve katkı sunuyorlar.
Görevleri kanlı bir katilden kahraman yaratmak için algı oluşturmak!
Dincisi Öcalan'ın dillendirdiği Hadis-i Şerifi duyuruyor.
Bölücüsü güya barış için yazdığı mektupları!
Taha Akyol gibi neo-liberaller ise Apo'nun okuduğu kitapları yazı konusu yaparak güya onun birikimini yüceltiyor.
Böyle giderse ateist Öcalan'a namaz bile kıldırırlar!
Yapmayın, etmeyin, eylemeyin, katilden kahraman yaratamazsınız!
Dahası, Öcalan'ın derdi barış değil, kendini dışarı atmak!
Öte yandan Öcalan'ın, konuşmasında Hz. Muhammed'in hadislerinden örnekler verdiği de öğrenildi. Hürriyet'ten Hüseyin Yayman'ın köşesine taşıdığı bilgiye göre Öcalan 'ulus terimi ile millet kavramı' arasındaki farkın üzerinde uzun uzun durdu. Öcalan, 'Hepimiz islam milletindeniz, ancak uluslarımız farklı olabilir' derken 'Arap'ın, Acem'e; Acem'in Arap'a üstünlüğü yoktur' hadisini hatırlattı, Türklerle Kürtlerin birlikte yaşaması gerektiğini söyledi.
halihazırda terörist başını (pardon yoksa imralı mı demeliydim!) itibarlaştıamaya yönelik yürütülen çalışmalardır.
kamuoyu oluşturma aşamalarına daha önce değinmiştim (bkz: kamuoyu oluşturma/#18560147).
bu süreçte planın 4. aşamasındayız. ("akil adamlar" öcalan ev hapsine geçirilirse / öcalan milletvekili seçilirse terör durur vb. öneriler gelir.)
Star Gazetesi Genel Yayın Koordinatörü Mehmet Ocaktan
------- alıntı -------
inşallah önümüzdeki Haziran'a kadar çekilecek. Önümüzdek haftaya muhtemelen açıklanacak. Biz yarın manşette de vereceğiz. Zaten imralı da kabul etti, Haziran'da çekilme aşaması kabul ediyor, büyük ölçüde tamamlanacak diye. Yani Kandil Öcalan'ı açığa düşürmemek konusunda bir karara vardığını açıklıyor zaten."
Mehmet Ocaktan vereceği habere o kadar inanmış ki (ya da bizleri inandırmak istiyor) süreci yaşamış gibi ilk ağızdan anlatıyor.
vay beeaaa bir zamanlar birileri idamdan bahsediyordu.
---- alıntı -------
04.11.2012
açlık grevi var diye Öcalan'ı eve göndermeyeceklerini söyleyerek, Terörist başına idam verilmiştir ama insanımız kamuoyu araştırmalarında idam yeniden gelsin istiyor, biliyor musunuz
---- alıntı ------- http://siyaset.milliyet.c....2012/1621489/default.htm
demek ki pazarlıklar aylar öncesinden başlamış. öcalan'a ayar vermek için idam kartı kullanılmış. öcalan mesajı alıp biraz ılımlılaşınca pazarlıklar halka açıklanmış.
itibarlaştırma bazı "akil adamlarca" son sürat devam etmektedir.
serdar turgut
------alıntı----
Abdullah Öcalan'dan çok olgun, sağlam analizlere dayalı bir gelecek tasarımı ve yeni cumhuriyetin temel taşlarını oluşturacak fikirlerle dolu açıklama geldi.
Bence Öcalan, bu süreçte gösterdiği olgunluk ve liderlik vasfıyla hangi satır arası okunursa okunsun olumluluk akan, hiçbir falsosu olmayan bir açıklamayı çok zor şartlar altında ve çok kritik bir zamanda yaparak bu ülkenin geleceği için sağlam bir adım attı.
21 Mart 2013 tarihini ileride bir bayram olarak kutlayacak ve inşallah ben de yaşlı bir adam olarak onların sevincini ve gururunu paylaşacağım.
------alıntı---- http://www.haberturk.com/...cumhuriyetin-ilan-gunuydu
güncel olarak "pazarlıklara karşı çıkan herkes vatan hainidir" konusunun işlendiği toplum mühendisliğidir.
nasıl ki imralı tutanakları sızdırıldıktan sonra konunun merkezi "pazarlık yapmaktan" kaydırıldı ve "kim sızdırdı" tartışmaları ile gündem değiştirildi ise şimdi de "pazarlıklara yönelik" her eleştiri "mhp ve chp'nin oy kaybedeceği için karşı çıktığına" yorulmaktadır.
akp tarafından kamuoyu böyle hazırlanmaktadır. örnek "barış gelir ise mhp ye gerek kalmaz"
böylece mhp nin terörden beslendiği ve barışı istemediği imajı yaratılmaktadır.
başkanlık sistemi için yapılan çalışmalar hız kazanmıştır.
-------- alıntı ----------
Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz başkanlık sisteminin yönetimde istikrar ve bunun ekonomiye yansıması anlamında ciddi katkılar getireceğini söyledi.
-------- alıntı ---------- http://www.sabah.com.tr/E...ik-ekonomiye-katki-saglar
ne isim vereceklerini şaşırdıkları süreç için yürüttükleri faaliyettir.
kürt sorunu -----> çözüm süreci ------> barış süreci
(bkz: akp nin kelime oyunları/#18792161)
yeni oyun şudur:
1- akp nin öngördüğü çözüm yöntemine herhangi bi eleştiri getirenleri "çözüme karşı olan, kan ile beslenen, şehitlerden medet umandır" şeklinde yaftalamak.
2- chp ve mhp yi barışın önündeki engel olarak gösterip herhangi bir olumsuzlukta "biz uğraştık ama cehape/mehape zihniyeti yüzünden" şeklinde bahane bulabilmek.
AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış: Süreci nasıl sabote edeceklerini düşünüyorlar. Şaşırtıcı değil. Bu iki parti tek yumurta ikizi. Hatta terör bittiğinde partilerinin tabelalarını indirmekten korkuyorlar. http://www.iha.com.tr/chp...abote-ediyor-271003-haber
nazi progoanda bakanı joseph goebbels'i hatırlayalım:
- bir yalanı yeterince söyleyin gerçek olsun
- bir yalan ne kadar çok büyükse inanananı o kadar çok olur
ha bi de bu var
- Bir yalan çok tekrarlandığında gerçek gibi görünmeye başlar
pr çalışmaları nedir, sosyal sitelerde tetikçi yazarlar sözlüklere nasıl kazandırılır, twitter gibi araçlarda tt manipülasyonu ne zaman yapılır, sansür denmemesi için verilen haber sayfanın ne kadar derinliklerine gömülebilir. dezenformasyon ve misenformasyonun anlam ve önemi. bunların hepsi planlıdır, ve olasılıkların fazla oluşundan böyle bir sistemin kurulamayacağını düşünmek, tamamen zeka düzeyinizin idraken erişim sınırlılığından kaynaklanır. yani özetle:
(bkz: kamuoyu oluşturma/#18560147) entry m de belirttiğim üzere
4 "akil adamlar" öcalan ev hapsine geçirilirse / öcalan milletvekili seçilirse terör durur vb. öneriler gelir.
durmak yok yola devam sloganının sürdürüldüğü alanlardan biridir.
-------alıntı -------
akil (!) adam Muhsin Kızılkaya: Sınırlar değişecek mi, bölünecek miyiz endişesi mevcut ama bu endişenin tamimiyle yersiz olduğu da aşikâr. Bölünme olursa buradan Kürtler zararlı Türkler kazançlı çıkar.
Hakkâri'nin istanbul'a katkısı ne istanbul'un Hakkari'ye bunu iyice düşünürsek bölünmeden kimin karlı kimin zararlı çıkacağını görürüz.
"Kürt" aidiyetinin bu kadar yüceltildiği, "Türk" aidiyetinin ise bu kadar aşağılandığı bir psikolojiyi tek ülke çatısı altında sürdürmek mümkün değildir.
bu sizce tesadüf olabilir ancak apo'nun örgüt üzerindeki etkinliğini test için bir fırsattı ve apo sınavı başarı ile geçti.
ondan sonra attığı adımlarla tarih bilmez kimilerinin gözünde bugün "barış güvercini" konumuna yükseldi.
bu tarih neden mi önemli.
bak güzel kardeşim
30.10.2012 tarihinden bi haber.
sözde açlık grevleri nedeni ile her an ölüm haberlerinin gelebileceği yönünde sahte bir endişe var.
açıklamanın devamında karganın ağzından peynir düşüyor:
"Bakın eğer bu ülkede akan kan dursun diyorsak ve bu konuda herkes bir şeyler yapmak istiyorsa bunun yolu yöntemi bellidir. Sayın Öcalan’la müzakereler yapılmalıdır.
...
Talepleri ilk günden beri nettir. Talepleri Mehmet Öcalan adaya gitsin değildir. Abdullah Öcalan, adadan gelsindir talepleri.
niye başlamıştı açlık grevleri
Ahmet Hakan'dan gelsin
BiR: Öcalan'ın sağlık, güvenlik ve özgürlük koşulları yaratılsın.
iKi: Anadilde savunma hakkı tanınsın.
ÜÇ: Anadilde eğitim hakkı tanınsın. http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/21751761.asp
selo'nun açıklamaları ne?
akan kanın durması, öcalan ile müzakere, eş başkanların imralı ziyareti, öcalan'ın serbest bırakılması.
bugün bu denilenlerden bir tek öcalan'ın sebest kalması gerçekleşmedi.
onun üzerine de hamd olsun ki akp çalışıyordur!
siz teröristi sebest bırakmayı iyi bilirsiniz!
neyse konumuza geri dönelim. o tarihlerde art arda gelen öcalan ile ilgili açıklamaları daha önce belirttim.
(bkz: kamuoyu oluşturma/#18467003)
özet geçeyim. gerek öcalan kudretini göstermeden önce gerekse sonra yapılan açıklamalarla öcalan'ın liderliği tescillendi.
öcalansız çözüm olmayacağı algısı yaratıldı.
aynı zamanda öcalan'ın devletle pazarlık yapmadığı kürt halkı için çalıştığı mesajı pkk'ya verildi.
(ki hükümet yetkilileri yıllardır öcalan ile pazarlık halinde olduklarını kendileri itiraf ettiler. dikkat ederseniz "şerefisiz" olayını hiç hatırlatmıyorum!)
sonuç çözüm sürecinde rte oturduğu masanın karşısında oturan kim öcalan!
işte bundan kamuoyu oluşturma hareketi diyoruz.
ki daha fazlasını da diyorum. adamlar boşuna pazarlıkta biz üstümüze düşeni yaptık sıra sizde demiyor.