Az önce televizyonda yaya geçidi ile ilgili olana denk geldim. Yaya geçidine çıktığında arabalar durmak zorunda, burada yaya geçiş üstünlüğü var diyor, arabalar duruyor falan.
Gerçek hayata bakıyorum, yaya geçidinden geçerken dayak yiyecek seviyeye gelen beyaz tv muhabiri. Gülmeyeceğim.
Demin gördüğüm bir kamu spotu bayağı hoşuma gitti. Boz ayıyı tarif ediyor. "Saatte şu kadar hızda koşabilir bir sığırı tek pençe darbesi ile öldürebilir ama eşine şiddet uygulamaz". Gayet güzel ve ince düşünülmüş bir reklam.
Son zamanlardaki antibiyotik spotunu hastanelerde görev yapan doktorlara izletmeleri gerekiyor bence.
Bir antibiyotik mağduru olarak hastaneye gitmekten vazgeçtim antibiyotikci doktorlar yüzünden.
Dolayısıyla bu kamu spotu bende küfür etkisi yapıyor.
Doktorlar aksırık tıksırığa antibiyotik yazmayı bıraksınlar bir önce. Sayelerinde ölümlerden döndüm. Siz kimi uyarıyorsunuz Allah'ını seversen. ilaç firmalarıyla anlaşmalar iptal mı edildi, hayırdır?
öyle yada böyle ülkemizde değişmez dediğimiz şeyleri değiştirebilmiş ancak bir çoğu toplumda etkisini gösterememiştir. bu sene kamu spotlarıyla yakından ilişkimiz olacak, iyi anlaşmaya çalışıyorum.
diyorsun ya avrupalılar neden trafik kuralları konusunda dikkatli diye. adamlara o kadar korkunç kamu spotları koyuyorlar ki korkup uyuyorlar. bizde ise çocuk izliyor diye kaza anını bile koymazlar. geçmişte ehliyetini kaybetmiş mehmet aslantuğ, polis rolünde milletin akrabasını arayıp başsağlığı diliyor. mustafa sandal direksiyonda ağlıyor. bu nasıl reklam ya?
şöyle de örnek veriyim:
abd sigara reklamı: 1200 kişi, bir sigara şirketinin önünde kendini yere atıyor. sonunda şu pankart açılıyor: sigara günde 1200 kişi öldürüyor. hiç bir günlüğüne izin almayın düşündünüz mü?
türkiye sigara reklamı: halı saha, düğün ve koşudaki babalar nefes alamıyor. çoçukları şunu diyor: hadi baba, sen yaparsın.
nefes alamıyor baban, niye rocky filmindeymiş gibi gaz veriyorsun. sonra millet sorumsuz, niye bunlarla geyik yapıyor.
Babaları kalp krizi geçirmek suretiyle iki büklüm can çekişirken, ellerinden, omuzlarından, kollarından babalarını çekiştirip "Hadi babaaaaaaaaaa" diye bağıran kızların, erkek evlatların olduğu "öğretici, bilgilendirici" reklamlardır.
adam geberiyo lan, hadi babeeoöööööö diyerek aktiviteye zorlamak nedir a.k.
adamın teki orada yakasını bağrını açıyor, bir diğeri çömelmiş nefesi yanlış yerinden alıyor. artık kalp krizi mi geçiyor ne oluyorsa... ama bunların anlayışsız evlatları 112 yi arayacaklarına, babalarını ayağa kaldırıp kendi eğlencelerine devam ediyorlar. https://www.youtube.com/watch?v=C0GYKSrmPwQ
"zorunlu yayın" ibaresi oluyor bazen bu spotlarda. o zaman hiç izleyesim gelmiyor nedense. beni düşünerek yapılmış bir yayın ama izleyesi gelmiyor insanın.
reklam kuşaklarında yayınlanan, vatandaşları bilinçlendirme amacıyla hazırlanan küçük skeçler. ilginçtir, reklam kuşaklarında yayınlandığı için bir nevi reklamlar ile rekabet halinde olan bu spotlar, dikkat çekme, akılda kalma mevzuunda en baba reklamları ikiye katlar. örnek vermek gerekirse, darüşşafaka'nın son kamu spotu (olmasa da olur), hem akılda kalıcı arkaplan müziği, hem de dikkat çekici sloganıyla bir reklamcı namzeti olarak büyük takdirimi kazanmıştır. milyonlar alıp saçma sapan reklamlar çıkartan kreatif direktörlere selam olsun.
Kesinlikle işi bilen birinin el atması gereken eğitsel bilgi parçacıklarıdır ama yararlılığı çok azdır. Sen gidip de trafik canavarı gibi gerçekte var olmayan bir ötekileştirme kullanırsan , reklamı izleyen kişiler direk ben trafik canavarı değilim ki diye düşünecek. Doğrusu trafik kazalarının yüzde 90nının insansal hatalar olduğunu gösteren bir reklam hazırlamak. 1 dklık kamu spotunda çok mu zor bir insanı 3 bira içerken çekmek sonrasında taksiyemi binsem arabayla mı gitsem diye bir iç ses hazırlamak , sonrasında tercihini arabayı sürmeye kullanan adamın bir çocukla bir anneyi ezmesi. 2 kat yararlı olmazsa ben stresslisansar değilim.