öncelikle kamu mallarının tanımını yapalım.*
efendim kamu malları, milletin vergileriyle millete döndürülen, milletin yararına olan unsurlardır.
örnek de verelim: çocuk parkları.
mini mini çocuklar eğlensin diye yapılan parklar da aziz milletimizin vergileriyle yapılmış parklardır.
ancak böylesine iyi niyetin olduğu ortamlarda illa ki zeka sorunu çeken öküzler bulunur, bu öküzler çocuk parklarındaki salıncakların, oturma yerlerinin tahtasını falan sökerler.
aynı öküzler, tahtravallinin tahtalarını sökmek, tahtravallinin denge demirini oynatmak gibi hizmet(!)ler de yaparlar.
anlamıyorum abi, hangi akla hizmet eder bu herifler?
hangi zihniyetin ürünüdür de misal tahtravillin tahtasını söker?
milletin malına zarar verme hakkını kendinde nasıl görür?
ya da kendinde bu hakkı görürken gözü nereye bakıyordur bu hödüğün?
birer maldır bu herifler kısacası.
kamusal mallara zarar veren maldırlar.
biz buna mal etkileşimi diyebiliriz.
bir mal haz alırken, başka *bir mal ise zarar görür.
bu denklemden de zevk alma unsuru açığa çıkar.
en önemli kamu malı paradır ve bu hödükler bu parayı hödükçe harcayanlardır. arkasından ağıt yakılması gereken kamu malı, çizilen 3-5 otobüs koltuğu değil; o yüzlerce otobüsün ihalesinde kırışılıp cukka edilen milyonlarca liradır.
o otobüs koltukları veya parklardaki bankları kazıyan dana da; ihale şeytanlarının siz albert kamu vicdanının dikkatini dağıtmak için öne sürdüğü mayın eşeğidir.