“Bir çukur verdik, 25 yılda 26.5 milyar Euro para alacağız. 25 yıl sonra havalimanı bonus. 10 milyar Euro'dan yüksek yatırım yapıyor, 25 yıl boyunca her yıl 1 milyar 50 milyon Euro kira alıyorsunuz. 25 sene sonra (müteahhitler) ceketlerini alıp gidiyor.
Böyle bir ticaret dünyanın hiçbir yerinde yok.”
Sayin başbakanım Çook doğru söylüyor.
Dünyanın hangi gelişmiş ülkesinde yöneticileri eli ile müteahhitlik firmalarına kazancın harfiyatla başladığı paralar hediye edilir.
Neden
“yap-işlet-devret” sözleşmesiyle 25 yıl boyunca devletin her sekilde toplayacağı,
hangi (gelir kalemlerini ) müteahhitlere terk ettiklerini açıklamıyorlar.
Böyle (kara muhasebe ) dünyanın hiçbir yerinde yok.
.
Bu “Üçüncü Havalimanı”nı devlet (Devlet Hava Meydanları işletmesi Genel Müdürlüğü marifetiyle) yapıp işletseydi ne olurdu?
Devlet, bu havalimanı inşaatını ihaleye çıkaracaktı.
Aynı yükleniciler bu inşaat projesini kazansın .
Hazine projenin finansmanı için uzun vadeli tahvil ihraç edip, yurt dışından borçlansin,
(Bugün de yükleniciler dolaylı Hazine garantisiyle, yerli bankalar aracılığıyla yurtdışından “üstelik daha da pahalıya” borçlanıyor)
yani “cepten para çıkıp, çıkmaması bakımından” bir fark yok.
Havalimanının işletmesini DHMi kendi yapabileceği gibi Atatürk gibi TAV'a ihale etsin.
aynı sayıda uçak insin kalksın,
aynı sayıda yolcu trafiği olsun,
aynı hâsılat toplansin.
Fark nedir biliyor musunuz sözlük canları.
Müteahhidin kârı (bize) kamuya kalırdı.
Ama bir şey farklı olurdu.
Finansman için gerekli parayı Hazine doğrudan borçlanmış olacağından,
Türkiye'nin “Kamu Borcu / Milli Gelir” oranı daha yüksek çıkardı.
Bilin galii: bizim gayseri' lilerin bunlardan Çook şey öğreneceği var.
