üniversitelerin inançların yaşanabileceği yer olmasını utanç diye adlandıran amerikan üniversitesi görmemiş çemişe batan istektir. gerekli kalabalığa sahip hemen her amerikan üniversitesinde "müslüman öğrenciler"e özgü resmi topluluklar olduğunu bilmeyen, dini bayramlarda gayri müslimlerle bir araya gelip onlara islamı anlatan bu toplulukların hele de üniversite yönetimi izniyle faaliyet gösterdiğini bilmeden atıp tutanlar neden ilk 500'de üniversitemiz yok biraz düşünseler, büzüşük beyinleri hararet yapar herhalde ki düşünemiyorlar.
ülkemizdeki eski-yeni yabancı uyruklu okulların hemen hemen hepsinde birer ibadethane bulunmasından mütevellit çok da abes olmayan istek.
nedense bunlar kimseye dokunmuyor da namaz kılmak isteyen kendi vatandaşı abes geliyor. beyaz türk laikliğinin amacı da burda ortaya çıkıyor zaten; tamamen islam karşıtlığı. kendi insanınıza düşmansınız be!
cumhurbaşkanı'nın hiç utanıp sıkılmadan ''üniversiteler inançların yaşanabileceği yerler olmalı'' dediği bir ülkede bu tip talepler azdır bile. sanki bir üniversitenin misyonu inançları yaşatabilmekmiş gibi... ey islamı çıkarları adına kullanıp keselerini dolduran beyefendiler! inançların yaşanacağı tek yer insanın kalbidir kalbi. tabii eğer sizde o kalp varsa...
bkz:okuluma laboratuvar, laboratuvar malzemesi, bilgisayar odası vs. istiyorum
aza kanaat etmeyen çoğu bulamaz diyeceğim ama cami ve mescid sayısı da hiç az değil olay yaratmak için ellerinden geleni yapıyorlar. çık kampüsten dışarı adım başı cami var işin gücün yok böyle boş işlerle uğraşıyosun be kardeşim.
her bahar festivalinde üniversiteye içki sokmak için binbir türlü takla atan -bir de bahar festivallerinde içki serbest olsun diye bağrınıp duran-, üniversiteye içip hatun becermek için mi yoksa okumak için mi geldiği belli olmadan namaz kılana "üniversiteye namaz kılmaya mı okumaya mı geldin?" diye sorabilen yüzsüz ve midesiz tipleri yerinde zıplatan istek cümlesi.
bu memleketin hiçbir zaman düze çıkamayacağının, adam olmayacağının, başkalarının hegemonyasından kurtulamayacağının göstergesi olan polemiklere sebep olmuş slogan.
(bkz: size birşey olmasın)
eğer okulun, dışarı güvenliğinden emin olamadığın, hatta dışarı camii veye mescide gittiğinde bir takım zorbalıklara maruz kaldığın bir yerdeyse okul içinde olmasını istediğin yerdir mescid.
anasını satıyım mescid diye sanki arabistandan avize hindistandan halı istiyorlar. bir küçük kuytu oda tek istedikleri, isteyen girecek namazını kılacak. gösterişmiş. insan müslümanlığından utanmaz, siz nüfus cüzdanınızdaki ibareden utanıyorsanız gidin değiştirin, bu kadar basit. kimse "müslüman" görünmek, olmak zorunda değil, isteyen istediği gibi yaşar. o odaya da girilir isteyen ibadetini yapar çıkar dersine girer. namaz kılınca çakralar mı kapanıyor, beyin damarları mı tıkanıyor? abuk subuk laiklik söylemleriyle karşı çıkmaya çalışanlar, cümle içinde kullandıkları kelimeyi araştırsınlar. üniversitede namaz kılmak değil, devleti bir din adamının lafıyla yönetmek laikliğe karşıdır.
peygamberlerine inen ilk vahiy'in oku olduğunu es geçip, sanki okullarının eğitim kalitesi dört dörtlükmüş, başka bir eksikleri yokmuş gibi dile getirilmiş istek. aslen çakma müslüman işi, dostlar bizi ibâdette görsün, prim yapalım.
Birinci görevin, Türk bağımsızlığını, Türk cumhuriyetini sonsuza kadar korumak ve savunmaktır.
Varlığının ve geleceğinin tek temeli budur.Bu temel, senin en değerli hazinendir.Gelecekte bile, seni bu hazineden yoksun bırakmak isteyecek içeriden ve dışarıdan düşmanların olacaktır.Bir gün, bağımsızlık ve cumhuriyeti savunmak zorunluluğuna düşersen,göreve atılmak için içinde bulunacağın durumun imkan ve koşullarını düşünmeyeceksin!Bu imkan ve koşullar, çok daha kötü bir durumda sana lazım olabilir.Bağımsızlık ve cumhuriyetini yok etmek isteyecek düşmanlar, bütün dünyada benzeri görülmemiş bir galibiyetin temsilcisi olabilirler.
Zorla veya hile ile yüce vatanın bütün kaleleri ele geçirilmiş, bütün tersanelerine girilmiş ve vatanın her köşesi doğrudan doğruya işgal edilmiş olabilir.Bütün bu koşullardan daha acı veren ve daha içler acısı olmak üzere, memleketin içindeki güç sahipleri aciz, doğruluktan çıkmış ve hatta ihanet içinde bulunabilirler.Hatta bu güç sahipleri kişisel çıkarlarını,işgalcilerin siyasi amaçlarıyla bağdaştırabilirler.Millet,çaresizlik içinde bitkin ve halsiz duruma düşebilir.
Ey Türk Geleceğinin çocuğu! işte bu durum ve şartlar içinde bile görevin; Türk bağımsızlık ve cumhuriyet'ini kurtarmaktır.ihtiyacın olan güç,damarlarındaki asil kanda bulunmaktadır. * (#1032858)
şimdi şöyle bir şey var namazın kazaya bırakılması için ki; çok açık.
"işyerinde namaz kılma imkânı bulunmuyorsa, uygun yollarla bu imkânın sağlanması için çalışmak gerekir. bütün çabalara rağmen ibadet hakkı elde edilemezse, bu vakti kaplayan namaz veya namazlar, ya kaza edilerek, ya da daha önce açıkladığımız biçimde cem edilerek kılınır."
nedir burada anlatılmak istenen uygun yollarla bu imkanın sağlanmasına çalışmak? çıkar yürürsün 10 dakika, bulursun bir cami, kılarsın namazını. olmadı mı? kılamadın mı? sınavın mı var? o zaman ne yapacaksın? sınavı bırakıp okulu uzatmak pahasına namaza mı gideceksin nasıl olsa mescitim var diye?
yahu, unutmanın dahi kazasının olduğunu yazıp mescitte diretmek ne tarz bir mantığın dayatmasıdır. anlamak cidden imkansız.
--spoiler--
Namazın kazaya kalmasını mübah kılan başlıca meşru mazeretler şunlardır:
1) Unutmak veya vaktin girdiğinden gafil olmak.
2) Hastalık.
3) Bunlar derecesinde başka kuvvetli özürler: Ağır ve zaruri işçilik, uzun ameliyat, kılma imkânının bulunmaması gibi. işyerinde namaz kılma imkânı bulunmuyorsa, uygun yollarla bu imkânın sağlanması için çalışmak gerekir. Bütün çabalara rağmen ibadet hakkı elde edilemezse, bu vakti kaplayan namaz veya namazlar, ya kaza edilerek, ya da daha önce açıkladığımız biçimde cem edilerek kılınır.
4) Beş vakti aşan bilinç kaybı: Akıl hastalığı, baygınlık ve komaya girme gibi bilinç kaybı, bir gün bir geceden (beş vakitten) az sürerse kaza gerekir. Bu durumlar daha fazla sürerse kaza gerekmez, namaz borcu tamamen düşer.
--spoiler--
"imkanın sağlanması için çalışmak gerekir" kısmına dikkat çekmek isterim.
cumhuriyet gazetesinin hakkında adice bir haber yaptığı mevzudur. güya namaz kılmak isteyenler dinciymiş * onlara da ilerici öğrenciler karşı çıkmış. bu mudur yani camiye, mescide, namaza karşı olan insanlar mı ilericidir? yoo kusura bakmayın. o zaman gericinin dik alası olmaya hazırım ben.
olayın dine duyarlılıkla, namazın ehemmiyetini algılayıp algılayamamakla, ateist/yahudi/hristiyan/budist olup olmamakla zerre alakası yoktur, çok bel altı oluyor bu bağlamdaki argümanlar.
"insan" olan herkes, bir insanın inancına, inancının gereği olan ibadetlerine saygı duyar, duymalıdır. sıkıntı şu ki; mescit isteği, aynen türban olayında olduğu gibi siyasi bir rant kapısı olmaya doğru uygun adım ilerliyor. namaz vakti gelirse 5 adım fazla yürür camiye gidersin, çok mu zor? hadi buna imkan yok diyelim; allah sana çalışmanın da ibadet sayılacağını söylememiş mi? bunda da anlaşamadığımızı varsayalım; mazeretli olanlar için kaza denen bir şey var duydun mu acaba daha önce? allah sana her türlü kolaylığı sağlamış, islam kolaylık dinidir diye sürekli yinelemiş, derdin ne ki?
yahu ondan sonra çıkıp ibadet özgürlüğü de hüdüt de büdüt diye konuşup duruyor insanlar. neden ak parti iktidara gelmeden önce hiç gündeme gelmedi bu tarz zahiri zırvalar? neden kendini kullandırıyorsun? şu ülkede vakit namazlarında kaç cami doluyor yahu? her köşe başında cami var zaten, neden provokasyon peşinde koşmaktan yorulmuyorsunuz arkadaş, biraz yapıcı olun, bölücü değil.
edit: bir de şu var; bu mescit gönüllülerinden kaç tanesi ileride çalışmaya başladığı vakit işvereninden de benzer taleplerde bulunabilecek kadar cesaretli, ciddi olarak merak içerisindeyim. ondan sonra gelde takiyeci deme, peki.
o kampüse eğitim amaçlı değil de; " namaz kıldığımı herkes görsün, ben doğma büyüme müslümanım lan" sözü doğrultusunda bir amaçla gelenin isteğidir. sanki ülkede cami yok da... yaşadığım ilçede hiçbir sosyal tesis yok, evsizler için, sokak çocukları için hiçbir barınma tesisi yok... ama henüz tam sayısını hesaplayamadığım kadar cami var. 50 m aralıklarla cami yapılmasında ki mantık nedir? inandığı dine göre; caminin bu kadar bol olduğu bir yerde, cami yerine sosyal bir tesis yapıp veya bir aşevi yapıp açları doyursa daha iyi değil midir? nese güzelim devam edin siz. kampüse de yaptırın. gelin ilçeme 10 tane daha yaptırın. gece gündüz namaz kılın. cennette yerinizi hazır edin. bu fani dünyada kıvransın o açlar, ölsün ırak'ta insanlar. nasıl olsa ahirette mutlu olacaklar dimi.. tabi canım tabi... hı hı..
Din ile ilgile bir istekte bulunulduğunda elektrik çarpmışa dönüp saçmalamak neredeyse moda oldu.Bu tip insanlar sayesinde ufkumuz genişliyor.teşekkürler.
analitik zeka yoksunu kişiler olduğu sürece ihtiyacı anlaşılamayacak istektir. bu gerizekalı anlayışa göre türkiye'de çok cami-mescit vardır ve kampüste bulunmasına sırf bu sebep yüzünden gerek yoktur. çünkü bu matematik ve navigasyon yoksunu beyin(siz)e göre iki mekan arasındaki ulaşılabilirlik hiç önemli değildir çünkü hali hazırda ışınlanma yeteneğine sahiptir insanoğlu. aynı şekilde bankaların şube açarken yaptığı çevre ölçümleri, ulaşılabilirlik ve network uygulamaları da boşunadır, örneğin sadece mecidiyeköyde 3 şubesi olan bankalar vardır, sarıyerde bir şubeye gerek olmadığı da ortadadır. namaza da 10 dk'lık ders arasında 40 dakika yürüyerek gidilebilir gayet çünkü türkiye'de bütün kampüsler şehrin göbeğindedir ve bütün kampüslerin dibinde de cami bulunmaktadır(!). ayrıca 5 vakit namazını kılmak isteyen kişilere de hemen 4 kadın alacaklar diye saldırmak "türkiye'de kimsenin namazına niyazına karışılmaz, din özgürlüğü vardır" tezini çok güzel doğrulamaktadır; durmak yok, aptallığınıza devam.
Sokakların başında , ortasında, sonunda, köşeyi dönünce, sağa veya sola sapınca, alt katında , yan komşunda her yerde varken kampüste de istemenin biraz tamahkarlık olduğunu düşündüğüm kampanyanın amacı.
Edit: Camileri dolup taşınca kampüslere mescid yapılsın kampanyası sonunda başlatabilecek de kampanyadır ayrıca.