Polise, bir yıl boyunca,
istanbul Üniversitesi çevresinde, Fatih ilçesi sınırları içinde, istediği zaman, öğrencilerin çantasından,
poşetine, araçlarına, donuna, kullandığı prezervatif markasına, iç çamaşırının içine ve özel kağıtlarına kadar arama izni verilmiş.
Buyurun, bir de buradan yakın.
her gün, özgürlüklerden dem vurup, bir beden genişlettiğini iddia eden hükümet, söylemin tam aksine, işler yapıyor.
sol gösterip, sağdan vuruyor,
özel alana müdahale edip, insanların mahremiyetine kadar girebiliyor, böyle yetkiler veriyor,
üniformayı demoklesin kılıcı gibi kullanıyor,
düşünmeyen, sesini çıkartmayan, itiraz etmeyen, kısaca silik bir toplum yetiştirmek için tüm yetkisini
seferber ediyor.
doğrusu aklım almıyor, polisin, askerin üniversitede ne işi var.
üniformalı duvarların içerisinde yetişen bir gençlik nasıl rahat düşünebilir;
beyin fırtınası yapabilir; yüklemlere korkusuzca başvurup, öznesini gizlemeden konuşabilir.
aklınızı seveyim,
sağ yanağına inen coplar karşısında, sol yanağını da çevirecek gençlik mi istiyorsunuz?
yüzüne tükürenlere karşı, yarabbi şükür diyen kişilikler mi istiyorsunuz?
yani ne diyeyim,
terazisi bozuk olanın elbette ki adalet anlayışı bu olur.
şundan eminim;
"guguk kuşunuz bir gün uçup gitse, saatiniz bozuk halde bile iki defa doğruyu göstermeyecek."
ama gel de, gerçek yüzünüzü göremeyenlere anlat...
