Bölümdeki en beyfendi hocalardandır. Her zaman öğrencinin yanında olmuştur. Saygısını hiçbir zaman bozmaz. Seçmeli derslerinin kontenjanı hemen dolar. Özellikle son sınıftaki kültürel çevre dersinde öğrencilerini gezdirir ve çok eğlenceli geçer. Slaytlarındaki kırmızı yazılı yerler önemlidir. Spesifik bilgileri sorar.
uludağ üniversitesi fen edebiyat tarih bölümünde öğretim üyesidir kendileri. tanımı geçtikten sonra ; kral adamdır. durduk yere kimseyi sınıftan atmaz. dersinin dinlenmesini ister. dinlemeyene uyuma veya çıkıp gitme hakkı verir. kimseyi zorlamaz. başın sıkıştığında dertlerini anlatabileceğin biridir. hocadan çok arkadaş gibidir. ama yerini de bilir. dersinden kalan hatayı kendinde aramalıdır.
Kamil hocanin dersleri bolumun en kolay dersleridir. odasina giderseniz sizinle ilgilenir,akil vermeye calisir. devamsizliktan birakmaz. netice iyidir kamil hoca 3. ve 4.sinifta onun dersleri mumla aranir.
iki kelam da kamil hocayla ilgili bir şeyler yazayım da içimde ukde olarak kalmasın.
anadolu uygarlıkları dersinin finalini görmeden önce, bu içimdekileri dökmek yerinde olacak.
bir gün uludağ'dan bir hoca dava açmıştı sözlüğe sırf bir yazar onu eleştirdiği için, içini döktüğü için, şimdi ben de bir şeyler yazacağım; fakat o hoca gibi kamil hoca'da böyle bir işe girişir mi bilemeyeceğim...
neyse,
birinci sınıfta tanıdım zat-ı muhterimi, pek sevdiğim söylenemez, nefret ettiğim de söylenemez aslında... böyle bir değişik, bir araf, bir muallak, bir, bir bir şey ya böyle değişik işte.
hep en önde oturan bir insan olduğum için yine en önde oturmuştum, hayır kendimi haklı çıkaracak ifadeler kullanmayacağım olanı anlatacağım son derece objektif bir dille * işte dersteyiz eski çağ'da ben hocayı gerçekten dinliyordum, söylediklerini yazıyordum çok kısa bir ara vermişti, eğer bir gün bunu okursa ve hatırlarsa anlayacak, işte o arada mesaj geldi okudum, cevap yazıyordum, hayır yani saygısızlık bu mu? hadi ders anlatırken telefonla oynasam neyse de... bu saygısızlık mıdır yani?
ardından bana çık çık çık dedi, o günü hiç unutmadım, çünkü eğitim hayatım boyunca ilk defa sınıftan atıldım (ya da bir süreliğine nefes almak için dışarı çıktım) anneme bile söyleyemedim. ben böyle mi atılacaktım ya... bari daha farklı bir şekilde olaydı da böyle olmayaydı, beklemiyordum zaten... hayat zaten böyle değil mi aniden her şey.
o sırayla kapı arasında içimde ne fırtınalar koptu ne zelzeleler yaşandı bilemez kamil hoca, tahmin bile edemez. ama tek söylediğim kötü söz vicdansız'dı. evet buydu. üzüldüm ya. sinirden bağırdım, ağladım. bana mesaj atan arkadaş da kapının önündeydi onu görünce ayrı bir tepem attı ona da bağırdım.
bunlar yaşanmak zorunda mıydı be hocam?
tüm bunları geçelim asıl üzüldüğüm konu da şuydu: başka derslerinde başka insanlar telefonlarıyla oynadı ve onlar bak atarım sizi dedi; fakat at-ma-dı.
neden? neden? diye soruyorum hep kendi kendime. niye onları atmadınız? aynı zamanda tüm bu yaşanan olaylar farklı bir olayın da vuku bulmasına yol açtı. onu da anlatacağım...
birinci dönem böyle biterken ikinci dönem de geldi geçti. ardından ikinci sınıf...
anadolu uygarlıkları dersini aldım, bazı derslerine gitmedim, ardından vizeye girdim 85 aldım, benim için iyi bir nottu, tabi üstümde bundan dolayı bir rehavet vardı inkar edemem. bir pazartesi gününü bekliyordum o gece uyumadım hiç, çünkü sabah erken kalkamazsam yetişemem diye, derse geç kalırım diye uyumadım. uyumadım sabaha kadar oturdum o derse gidebilmek için. ama sonuç sabah tam kalkacakken birden uyumuşum kalktığımda hemen hazırlanıp çıktım; ama dersteydiler bölmek istemedim; çünkü ben onu beni dersten atmasıyla hatırlıyorum, anıyorum, tanıyorum.
bakın öyle bir olay böyle bir olayın sebebi oldu.
ben kapıyı çalamadım,''çalamadım'' ama o kapının önünde oturdum tüm dersi dinledim. dinledim ya. dinledim! yalan mı söyleyeceğim. ardından kamil hoca çıktı peşinden gittim hocaya anlatıyorum durumu gülüyor, gülüyor. bana mı gülüyor, anlatışıma mı gülüyor anlamadım. ama ben o dersi kapının önünde dinledim. anlattım, son imzamdı atmazsam olmaz.
peki o ne dedi? ''artık büte hazırlan''
büt nedir ya? büt nedir? şu an ne olacak diye düşünüyorum, neye yanayım? 85 alıp, üstüne final konularına da çalıştığıma mı, derslere kimi zaman gitmediğime mi, çalıştım ben ya. çalıştım.
ben büt'e ders bırakmak istemiyorum. is-te-mi-yorum. n'olurdu bir iyilik yapsanız, ben şimdi sınava hazırlandım salı günü ne olacak? ben sınava girebilecek miyim? yoksa beni yine sınıftan mı göndereceksiniz?
hocam, insaflı gününüze mi denk gelir acaba? hayata pozitif baktığınız bir gün mü olur acaba sizin için dua ediyorum şu an, inanın.
hocami n'olcak şimdi?
inanın uyuyamıyorum, rüyalarımda sizi görüyorum hep dersinize geç kalıyorum, sizden azar işitiyorum, halet-i ruhiyem yerle bir.