anavatanı tropik doğu hindistan ve çin'dir. latince ismi hibiscus rosa diye geçer. türkiye de ege ve akdeniz de çokça yetiştirilmektedir. suyu ile pansuman yapıldığında göz kızarıklıkları ve ağrılarına iyi gelmektedir.
ilhan selçuk un 1989 basımlı kitabının ismi.
kitap 1988 89 yıllarında yazarın 102 farklı köşe yazısından oluşuyor 262 sayfalık kitapta çeşitli betimlemeler, düşünceler ve farklı konular ele alan denemeler bütünü..
ele alınış biçimi oldukça güzel çünkü yazar türkçe ye ve kelimelere çok hakim.
hani ilhan selçuk a antipati duyanların dahi sevecenlik ile yaklaşacağına inanıyorum bu kitabı okurken. değindiği konulara yazar tamamiyle hakim ve emin olunuz hiç bakmadığınız perspektiften olayları yorumluyor, değerlendirmelerini yapıyor..
ilhan selçuk un ölümünün ardından istanbul lütfi kırdar sergi töreninde yapılan törende rutkay aziz in de bir bölümünü okuduğu yazının tamamı şöyledir..
--spoiler--
JAPON GÜLÜ
Unutmuşum onu.
Dün mutfağın penceresinden baktığımda gördüm; Japon gülü çiçek açmış.
Duvarın dibinde, arsız sarmaşığın nefti kuytuluğunda, mavi çamın dibinde, incecik yapraksız dallarında, tanımsız güzelliğiyle bana gülümsüyordu Japon gülü.
Bir kuş pencerenin pervazına kondu, bir kibritin alevi parladı, bir bulutun gölgesi yere vurdu. O an anımsadım. Annemin bahçesinden on iki yıl önce alıp getirmiştik. Kar, kış, fırtına, don, yaz, güz, sıcak, kurak demeden yeni toprağına tutunmuştu. Kimsecikler ilgilenmese de kendi kendine yeterdi.
Unutulurdu bütün yıl; aralık ayında, yılsonuna doğru, tomurcuklanıverirdi, insanı şaşırtarak
Bilmem ki çoktan toprağa karışmış annem mi yeni yılımı Japon gülüyle kutlamak isterdi?
Gül edebiyatın baş çiçeğidir. Aşkı simgeler.
Ama öyle çok kullanılmıştır ki bir taksi şoförünün teybinde çok çalınmaktan cızırdayan arabesk şarkıyı da çağrıştırabilir. Az buçuk edebiyatla ilgili bir kimsenin aklına hemen gül üzerine şiirler geliverir: Gülü tarife ne hacet, ne çiçektir biliriz; ama bellek zayıflamışsa, aç bir antolojiyi seç seçebildiğini.
Çoğu baharda doğa aldanır, ağaçlar erken çiçeklenir, ortalık donansa da insanın yüreğine kuşku düşer; çünkü kış, kar, don, soğuk geri dönerse vurgunu yiyen sapır sapır dökülecek, renkli cümbüş düş kırıklığı yaratacaktır. Japon gülünün böyle bir aldanışı yok; çünkü kış kıyamette gülümsüyor.
Kimi çiçek zorda açar.
Kayalık dağ yamacında, kızgın çöl kuraklığında, pis kokulu bataklıkta, ulu bir ormanın güneş girmeyen kuytuluğunda, hiç umulmadık bir yerde rastladığın çiçek, zindanın dibinde bembeyaz dişleriyle gülümseyen umut gibidir. Japon gülünün açması için ne ağaçların dallarına su yürümesine, ne toprağın buram buram bahar kokmasına, ne doğanın içten işe kıpırdanmasına gerek var.
Zor günlerin çiçeği Japon günü.
Belki de bunun için onu çok seviyorum, yeni yıla girerken yine açtığını görünce bir sevindim; elimi salladım pencereden:
Merhaba Japon gülü!
Kimi insan Japon gülü gibidir.
En zor günleri bekler açmak için, karanlık, soğuk, fırtına, tipi vız gelir.
O kişiyi ne kışın geri dönmesi korkutur ne kırağı çalması, ne don tutması
minicik, etrafı yeşilliklerle dolu, yalancı doğa görünümlü küçük bir çay bahçesi. orda dostlarla oturup sıcak bir çay içmenin keyfi bambaşka abicim. gösterişli mekanlar yanından bile geçemez.
Pembe, kırmızı çiçekli olan kamelyalar vardır. Kamelyanın çiçekleri burgu yapraklarının çanakyaprağı, çanakyapraklarının taçyaprağa dönüşmesiyle katmerlenir. Dayanıklı olmakla birlikte kardan korunması gereken bu bitkiler asit topraktan hoşlanır.
Kamelyalar bol su isteyen bitkilerdendir. En fazla 1, 1.5 metreye kadar uzarlar. Kimi yabani türlerden özellikle C.japonica dan bir çok çeşidi ve kültivarı elde edilmiştir.
C.chinensis, thea sinensisle eş anlamlıdır ve kurutulan yapraklarından çay elde edilir. Melez kamelya ve asil kamelya an çok bilinen türleridir.
içinde oyunlar oynanan, genellikle apartman önlerinde ve bahçelerde bulunan
oturaklı üstü kapalı güzel bir alan.
ister okey, ister iskanbil oyunları, ister yeme içme her türlü aktivite için bire bir.
ebüssüreyya saminin yazdığı amanvermez avni kitabında rastgeldiğim bir cinayetin esinlenildiği gerçek bir kadın. peranın yosmalarından olan kamelya, gerçekten bir 1890'lı yıllarda annesi, aşçısı ve köpeğiyle birlikte öldürülmüş. gazi osman paşanın büyük oğlu nurettin paşa ile olan bir ilişkisi vardır bu kadının. daha fazla ayrıntı için -istanbul cinayetleri serisi 1- adlı esere başvurabilirsiniz. kitapta şu başlıkla anlatılmaktadır konu: beyoğlu güzeli kamelya nasıl öldürüldü.