türkiye cumhuriyeti'nin kurucusu ve ilk cumhurbaşkanı. mustafa kemal atatürk diye bilinir ama aslında bu adı hiç kullanmamıştır. 1934'te soyadı kanununun yürürlüğe girişinden sonra kabul edilen "kemal öz adlı cümhur reisimize verilen soyadı hakkında kanun" ile atatürk soyadını alırken mustafa adını kullanmayı bırakmıştır ve nüfus cüzdanına sadece "kemâl atatürk" yazılmıştır. bir yıl sonra, yani 1935'te adını "kamâl" olarak değiştirmiştir ve aynı yıl nüfus cüzdanına "kamâl atatürk" yazılmıştır. bu olaydan ölümüne kadar bu adı kullanan atatürk, dönemin gazete haberlerinde de "kamâl atatürk" olarak anılmıştır. bugün ise kamâl adını genellikle kendisini sevmeyenler kullanırken sevenlerinin çoğu ise kamâl kelimesini bir hakaret olarak görmektedir. bu da ilginçtir.
atatürk'ün ölmeden önceki gercek adıdır. kemal ismi arapça olduğu için adini eski türkcede kale anlamina geldiği söylenen kamâl olarak değiştirmiştir. dinci yobazlar bu adın ibranice put olduğunu iddia ederek atatürke hakaret olarak kullanıyor ve atatürkçü kesim de bu adı atatürke hakaret olarak görüyor.
ayrıca atatürk'ün uşağı cemal granda'nın ‘atatürkun uşağı idim’ adlı kitabının 48.sayfasında yer alan ibareyi okuyunuz : “türk dilinin sadeleşmesine, özleşmesine, yabancı sözlerden arınmasına önem verildiği günlerdeydi. ‘kemalin arapça olduğu ve türkçede ‘kamâl’ diye bir söz bulunduğu ileri sürülmüş; atatürk de bu görüşü uygun bularak ‘kemal’ yerine ‘kamâl’ diye yazmağa başlamış. bizim bundan haberimiz yok. yine onu mustafa kemal diye biliyoruz. müstahdem arasında polislikten emekli olmuş kemal adlı bir de sofracı vardı. askerliğini köşkte hizmet ederek yapıyordu. bir akşam sofrasında üç kadeh içtikten sonra atatürk bize dönerek şaka şeklinde: "dünyada ne kadar kemal varsa hepsi eşektir..." dedi. sofracı kemal şaşaladı. ne diyeceğini bilemedi. toparlandı. dili tutulmuş gibiydi. dudakları titriyordu. gözlerini atatürkün yüzünden ayıramıyordu. hepimiz bunun altından ne çıkacak diye merakla beklerken, atatürk sözlerini şöyle bitirdi : "haaa anladım. sen bana bakıyorsun. sen de kemal'sin demek istiyorsun. ben artık kamâl oldum. kemal'ler başının çaresine baksın..." dedi. atatürkun son kartvizitinde ‘kamâl atatürk’ yazılıydı ve bu kartvizit, ölümüne kadar değişmedi. fakat ben bu kamâl adını hiç tutmadım. bir türlü ısınamadım. bu adı niye almış ? .... kamâl adını nereden çıkardılar bilmiyorum.”
isteseniz de istemeseniz de ataturkun ölmeden önceki gercek adi kamâl'dır. kemal ismi arapça olduğu için adini eski türkcede kale anlamina geldiği söylenen kamâl olarak değiştirmiştir. dinci yobazlar bu adın ibranice put olduğunu iddia ederek atatürke hakaret olarak kullanıyor ve atatürkçü kesim de bu adı atatürke hakaret olarak görüyor.
kendini atatürkçü sananların instagram biyografilerine mustafa kemal atatürk yazmaları var. madem orada burada atatürkçüyüm diye geçiniyorsun, neden tam araştırmayıp, kulaktan duyma bilgilerle kendini buralarda rezil ediyorsun?
mustafa adını sürekli 'm.' biçminde kullanmıştır -halbuki türkçede büyük harfli kısaltmaların sonuna nokta konmaz.- peki neden böyle kullanmıştır? peygamberimizin isimlerinden biri olduğu için mi? çoğu görüş bu yönde.
kemal adını da sırf arapça kökenli olduğu için kamal olarak değiştiriyor. peki bunu neden sayılı kişiler biliyor? sürekli her yere "atam izindeyiz" yazan, kendini laik kabul edenlerin %99'u bunu bilmiyor. yani atatürk hakkındaki bilgileri onu ne kadar sevdiklerinin - seviyor göstermelerinin- bir göstergesi oluyor.
teşekkürler.
mustafa kemal atatürk'ün kendi isteğiyle değiştirdiği gerçek ismi. habertürk kanalında yayınlanan öteki gündem programında yavuz bülent bakiler tarafından dile getirilmiştir. programın bu bölümünde tarihi birçok olayla ilgili enteresan bilgiler yer alıyor. izlemenizi tavsiye ederim.
başlıktan kasıt budur. adam kimliğine bile böyle yazmış.
bir 100 yılımızı kimlik buhranı içinde harcayan kimsedir. onun sayesinde türk evlatları artık ahlak konusunda avrupa insanı kadar alçaklaştı. 1000 yıllık kardeşlerine sırtını döndü; kendisiyle savaşan düşmanlarına kucak açmaya çalıştı. daha yeni yeni toparlanıyor.
az daha bizi bulgarlar, macarlar gibi hristiyanlaştıracaktı. elhamdulillah başaramadı.
Geçmişini bilmeyen geleceğe yatırımı olmayan kişilerin atatürk'ü deccal ilan etme olayıdır. Kaldı ki Atatürk ateistti fakat deccal hadislere göre Rab olduğunu iddia edecektir.
kılık kıyafet kanunu ve bu konuda modernleşme çalışmaları 2. mahmud'a kadar dayanır.
sarayda ve devlete bağlı kurumlarda batı tarzı takım elbise giyilmesi, "sarığın bu kurumlarda yasaklanması!" o dönemde yayınlanan ferman ile girmiştir hayatımıza.
hatta bu hususta şapka olarak batı tarzı fötr şapka düşünülmüş lakin daha sonra namaz kılarken sorun yarattığı için fese geçilmiştir.
aynı şekilde sultan abdulaziz de bu konuyu bir adım daha ileri götürmüş ve hristiyan ülkelerinde yaygın olarak kullanılan kravatı bir makam mevki göstergesi olarak devletin üst kademeleri ve kendisi için bir gelenek haline getirmiştir.
ha bunlara ek olarak bir de cennetmekan abdulhamit hanın batı tarzı modernleşme çalışmaları vardır ki görseniz götünüz düşer.
ama bilmeden yaşamak daha kolay değil mi? daha huzurlu.
Atamız denilen şahsın asıl adıdır. Dedesi dahi secerede belli olmadığından yahudi olduğunu, kirli işlerle türk gibi gösterildiğini söyleyenler ona böyle derler.
Anadoluda hayattayken, 148 bin dönüm boş arazi, 13 bin küçükbaş hayvan ve daha nice malları bulunan, kendine Kanuninin* dahi sahip olmadığı kadar mal mülk toplamış kişi hakkında söylenen sözdür.
Bu arkadaşın bir de millet ayağında çarıksız gezerken 20 milyon lira harcayıp ülkeye italyan takke + yahudi şapkası getirtmesi de ayrı bir eleştiri konusudur. Bir de bunları giymeyen yaşlısı gencini katlettiğini de hatırlatalım.