tek bakışa ömür boyu mahkum olmak. zira unutamazsınız o anı kelimeler kifayetsiz kalır size olan kırılmışlığı göstermede bir bakış. dudak titremesi yutkunma . dahası fersah fersah uzaklaştığını hissedersiniz pişmanlığınızla boğuştuğunuz oanda karşınızdakinin .patavatsızlık ,pervasızlık , had bilmezlik neyse de en kötüsü bilinçli kalp kırma işini gerçekleştirmedir. kaçılması kurtulunması gereken insan müsveddesidir onlar.
bencilliktir. yapıyoruz istemeden bazen, çok lazım olduğundan değil diyorum ya istemeden... bazen ne dedim ulan ben? diyoruz ve bazen belki de hiç farketmeden devam ediyoruz bik bik konuşmaya. düşünmüyoruz, düşünemiyoruz. af dileyince de acıtıyoruz, dokunmaya korkuyoruz. şimdi anladı şahsım tekrar, insanlar ne fena...
kendini size emanet edecek kadar kayıtsız sartsız guvenen birinin guvenden ve sevgisiniden kaynaklanan savunmasızlıgını kullanıp tek bir hareketle, sozle veya bir bakısla onu etkisiz hale getirip, kendini degersiz hissettirmektir, sevgisine emegine saygısızlık etmek onu yok saymaktır ayrıca alakalı olabilir (bkz: eden bulur).
Bir dal kırılırsa tekrar tutabilir. Bir cam kırılsa belki tekrar yapıştırmak kabildir. Bir kuşun kanadı kırılınca uçamaz zannedilir; iyileşince uçması mümkün.
Ya kalbin kırılışı, inkisara uğrayışı, bin parça oluşu, yok mu, ne onulmaz şeydir o? Sonsuz hayatı kaybettirir insana. Maddi şeyler kırılınca yapıştırılır, birbirine tutturulur da yine bir şeye benzer. Fakat manevi manada öyle mi? Bir kere kırılan kalbin parçalarını hangi maharetli el birleştirebilir? Mevlanın nazargahı olan gönüldeki inkisar, yüzde teessürünü gösterince o gönlü almak ne kadar müşküldür artık.
Bazen bir söz, karşıdaki insanın dünyasını yıkar, harab eder. Bazen bir bakış öldürür insanı. Bazen de bir yüz ifadesiyle kaynar su dökülmüş gibi olur kişi başından aşağı.
''ilim ü amel ne fayda Bir gönül yıktın ise''
dediği gibi şairin, büyük bir cürümdür gönül yıkış.
Hele hele hassas insanların kırılışı bambaşkadır. Böyle kişilere karşı oldukça dikkatli hareket etmek gerekir. En küçük kırıcı bir söz ve hareketten kaçınmalıdır insan. Zira gönül yarasının merhemi yoktur. Kırılan harab olan bir gönülden yükselen feryat da kabule karindir. Hakkın katında. Zira ''Mazlumun ahı gökyüzüne kıvılcım şeklinde yükselir.'' buyuruyor Nebiler Nebisi.
insan ne kadar sert mizaçlı olursa olsun, eğer dikkat ederse gönül yıkmadan, kalb kırmadan, bir ömür sürebilir. Hiçbir zaman ''Tabiatını, huyum'' diyerek atamaz bu vebali üzerinden. Zira yapılan hareketlerde Mevla'ya karşı sorumluluğunu unutmamalı insan. Ve hesap vereceğini...
işte sert ve haşin mizaçlı, celadetli bir zat olan Ömer bin Hattab'ın sözü: ''Ey Kabe! Seni bin kere yıksam tekrar yapabilirim. Fakat kırılan bir kalbi asla!..
affet beni kırdım istemeden demek yetmez bazen.
üzgünüm bi daha yapmıcam demek çözmez sorunları.
senden binlerce kez özür diliyorum demek onun için bi bişey ifade etmez .
bak hata bende unutalım olanları demek kırık kalbi biraz daha acıtır.
sessizlik mi? zaman mı ?evet belki o biraz ilaç olabilir.
kalp kırmak böyle bi şeydir işte.
insanı huzursuz eden davranışların başında gelir. aranızda geçen olay ne kadar kötü olursa olsun yapılmaması gerekir. eğer kırdıysanız da öpüşün, barışın yapmayın öyle şeyler. *
bir insanı üzüp kalbini kırıyorsan cezasını bekleyeceksin. ne bu dünyada ne de diğer tarafta hiçbir suçsuz cezasız kalmıyor. ilahi adalet sistemi o kadar güzel işliyorki, hayatta hiç ummadığın anda ummadığın durumlarla karşı karşıya kalabiliyorsun. ve o bedeli en ağır şekliyle ödüyorsun. (bkz: kul hakkı)