- ööööh amınakoyim.
+ n'oldu lan?
- komşunun kedisi ölmüş herhalde...
+ nasıl ya?
- kokuyu duymuyor musun?
+ hee ayağım o benim.
- ulan kalbini kırmadan söyleyecektim ben.
+ neyi?
- laz mısın olum siktir git yıkasana şu ayaklarını lan.
+ he öyle desene.
- çabuk olum, banyoda çöp kutusu var şu poşeti de al at o çorapları.
+ başka çorabım... tamam ben bunları bir yıkayayım bari.
- siktirtme de naparsan artık. yavşağa bak ya, biz kırmadan söyleyelim diyoruz, adamdaki pişkinlik enver paşa'da yoktur.
+ bak kırılıyorum ama.
- kırılmazsan amk. senin. çocukluğumu yaşadım lan bir an. o peynirli tombi'nin paketini açtığım an geldi aklıma...
dün akşam itibariyle gerçekleşen olaydır.
-kanka senin ayaklarında bir problem var herhalde, rengi değişik, bi doktora falan mı göstersek?
-kokuyo di mi lan?
-vay amk.
ayaktaki ter bezlerinin koku yapması sencede garip değilmi yani neden ayaklar değilmi birde sen peynirli doritosunda ayak kokusuna benzediğini düşünüyormusun şuan buram buram doritos kokuyor. derseniz bence anlayacaktır.
odada hayvan baglasan durmaz be bu koku ne dur elımı ayagımı yıkayayım denılebılır sız odadan cıkınca ayagını koklayacaktır koklamıyorsa gecmıs olsun ya kalp kıracan ya da senın burnunun dıregı kırılacak.
-Hacı oda ayak kokuyor yaa. Denilir ardından kendi ayağımızı göstermelik koklarız ve -benimki değilmiş dostum der ruhu bile duymadan mesajı beynine yollarız.
koku kendinden geliyormuşcasına davranılabilir. ama siz böyle ince düşünürken o çıkar yarın öbür gün kızın yanında falan ayağın kokuyo senin falan der. ters de tepebilir.