dizideki esas kızın tüm kızlardan sönük kalması ve dizinin esas oğlanlarının bu kızın peşinden koşmalarinin bir türlü inandirici bulunmamasi nedeni ile izleyici ve dizinin kimyasının bir türlü tutmadiği dizi...
hani önemli olan ruh güzelligi diyeceğim ama bu karakterde o da yoktu ki her daim asık yüzlü, bunalim, sevdiklerinden hep bir şeyler saklayan güvenilmez bir duruşu vardı.. (neresinden tutsanız dökülüyordu...)
bitiş şekliyle hüsrana boğulduğum dizi böyle anlamsız,havada kalan bir son olamaz. (bkz: Kerem Corogil)'in şansızlığı mı benim zevksizliğim mi çözemedim hangi diziyi sevsem devamı gelemiyor , (bkz: Sınıf)(#2899558) dizisi vardı Kerem Corogil oynuyordu büyük bir heves ve heyecanla izlediğim dizi bitti bile denemez,Kalp Ağrısı konu mu oyuncular mı dizinin her bölümünde ayrı bir renk olması mı durgunluğu mu bilmiyorum ama diziyi seviyordum ee noldu ?evet yarıda kesildi sonra devam etti ki hiç umudum yoktu ve düşündüğüm gibi oldu yazın atv ekranındaki boşluğu doldurmak amacıyla kullandılar ve farklı bir çizgide olan diziyi mahvettiler bildiğin mahvettiler ,her şey karman çorman oldu,bozuldu,dağıldı .
bu kadar güzel bir jeneriğe bu kadar boktan diyaloglar nasıl yazılır bilemiyorum.
bazı sahnelerde gülme krizine girdiğimi hatırlıyorum. kısaca romanının ırzına geçmiştir bu dizi.
neyseki final yapmış (ahahah sıkıyosa yapma).
zaten bu kadar gerizekalı bir yapımın tutmayacağı belliydi ta en baştan. bir kere oyuncu seçimleri yanlış; beste bereket gibi bir kızı selma ergeç'in karşısına nasıl rakip diye çıkartırsınız siz ya? yolda yürürken bi adet beste bir adet de selma görsem, beste'yi görmem bile, o derece, anlatabildim mi? selma dururken, beste gibi çirkin bir kadına hasta olan erkekler kafadan kontaktır benim nazarımda. üzgünüm ama beste bereket'i güzellik ve çekicilik abidesi diye yutturamazsınız seyirciye. eli yüzü düzgün olabilir ama o kadar. çekicilik sıfır. artık şuna da kanaat getirdim; bu kızın duruşu soğuk. hangi rolde izlediysem, sanki hep aynı rolde izledim onu. hiç inişi çıkışı yok, dümdüz bir oyuncu ve oyunculuk. ses tonu bile fazlasıyla monoton.
ince bir sızıdır.
çokları nedenini aşk olarak tanımlar.
doğrudur da. bir o kadar da zor.
ama sevilen insanlardan gelen acı sözler de sebeptir.
hayal kırıklığı ile birlikte şiddeti artar.
görüntüler , sözler, yüzler akla geldikçe sol taraftan yoklar.
sen senden geçmeden, insanlara olan sevgin azalmadan, çekilmeden kabuğuna,
bir an önce geçmiş olsun.
yani 'çok geçmiş olsun' daha da bırakıp gitmeden.
günlerdir acı veren bir ağrı çeşidi. ilk kez bu ağrıyla karşılaşanlar için şöle tanımlaya biliriz ki; böyle bıçakla bi yerlerin kesildiğinde oldukça net bi acı hissedersin. o ilk an hissettiğin acı, daha sonra yara acısına dönüşür. kalp ağrısı o ilk kesiğin oluştuğu sıradaki acının, her nefeste kalbin tüm odalarında hissedilmesi ile oluşur. üç gün bu ağrıyı hissedip, dördüncü gün doktora gittiğinizde kılcal damarlarda bazı tıkanıklar olduğu ortaya çıkabilir. yoksa sen aşk acısı filan mı sandın? komikleşme amk...
burununun direğinde bir sızlama, derinden bir özleme ile gelen, göz yaşı olup yanaktan süzülen bir ağrı çeşidi. tedavisi yok, tıp henüz bulamadı. beklemedeyiz.
öyle bir ağrıdır ki nefes alamazsın. için sıkılır, daralır.. sonra farkedersin ki bu ağrıyı 5 yıldır çekiyorsundur. her gün ağrır ama bazen öyle bir bastırır ki söküp atasın gelir.
kardiyoloji kliniğinde asistanlık yapılan dönemlerde;
hasta girer içeri, normal olarak vatandaş hasta jargonuyla konuştuğundan mütevellit, "kalbim ağrıyor hocam" der.
hoca; pişkin ve terbiyesiz bir tavır ile; "kalp ağrımaz amcacım. bazıları da gelip kalp krizi geçirdim falan diyor, kalp krizde geçirmez!" cevabını verir adama. (şahsen ben bu cevaptan sonra o hayvan hocanın başının göğe ermesini beklemedim değil, ama sonuç alamadığımız gibi, sanki hoca daha da bir küçüldü gözümde. neyse)
o an kalbi deliler gibi ağrıyan yazar kişisinin eli kalbine gider ve kalp ağrımazsa eğer bu sol yanımda ki acının adı ne diye sorar içinden.
kalp ağrır efendiler. hem de nasıl ağrır. anlayabilene.
kalp denilen organ sadece kan pompalamaya yaramaz. acılar çeker, burkulur, yara alır ve gün gelir tıkanır.
işte o vakit yeni bir kalp nakline ihtiyaç duyulabilir. varsa sahibinden temiz, acısız, yarasız, hasarsız, bulunup dört elle sarılmalı.
an itibariyle yaşadığım sorun.sıkıntıdan strestendir çoğunlukla.kalbine bi öküz oturmuş gibi hissedersin.annelere söylenmekten çekinilir.üzülür o kıyamaz ki bana.uyku uyumaz.
Halide Edip Adıvar'ın eserinden uyarlanarak başrollerini Beste Bereket ve Sarp Levendoğlu'nun paylaştığı bir dizidir. Şansını çok denemiştir fakat reytinge yenilmiştir.