kalorifer böceğini tanıyan çocuktur. birkaç kez bu böcekle burun buruna gelmişliği söz konusudur. şaka bir yana muhakkak daha önce giydikleri soba üzerinde kurutulmamış, eli hiç yanmamış, arada bir sobanın çıkardığı -puff- sesiyle birlikte gri dumanı hiç görmemiş, dışarıda lapa lapa kar yağarken 'soba gibisi yok valla' seslerini duymamış olan çocuktur..
ayrıca, (bkz: hem sobalı hem kaloriferli evde büyüyen çocuk)
sobanın üzerinde ekmek kızartıp üzerine yağ sürmekten alınan zevkten mahrum kalmış çocuktur. ayıptır yazıktır, nasıl bir insan evladı bir çocuğu bu zevkten mahrum eder.
sobanın sıcaklığındaki başkalığı hissedememiş, kahvaltıda sobanın üzerinde kızaran ekmek yemenin tadına varamamış ve sobanın üzerindeki çaydanlıktan gelen huzur verici sesi duyamamış çocuktur.
anne babasını seçemediği gibi büyüyeceği evide seçmemiş çocuktur, seçme şansı da olsa sobanın ısıtığı tek odadan çıktığında donmayı, banyoyu sıcak su ısıtarak yapmayı, dumandan ölme tehlikesini, kömür taşı, odun kesleri, kalorifere tercih etmeyecek çocuktur. illa kestane istiyorsa ocakta da yapıp yiyebileceğinden bununla ilgili eskiliğide yoktur.
hele bir de alttan ısıtmalıysa ev, en soğuk kış günlerinde bile şort ve askılıyla gezen çocuktur. televizyon izlerken yere yattığında daima bir sıcaklık hissi olur. annesi zorla kat kat giydirmez. evin içinde oynarken üstünde ağırlık yapacak kazak türü kıyafetler olmadığı için istediği gibi koşabilir, zıplayabilir, tırmanabilir. ayrıca tuvalete gittiğinde de poposu üşümeyen, bu yüzden de istediği kadar tuvalette oyalanan çocuktur. banyo yapmak onun için işkence değildir bilakis zevktir. ellerini yıkadığında tir tir titremez. kısacası çok rahat bir çocukluk geçirmiş şanslı velettir.
talaşı ve kovanın içine kocaman bir delik açılmasını sağlayan o mübarek sopayı bilmeyen çocuktur. hani bir kaybı yoktur aslında ama güzel günlerdi be insanın aklına gelince içi şöyle bir ısınıyor.