bir süre gayet güzel tıkır tıkır işleyen bir taktiktir sabaha kadar oturmak. taktik bir kaç gün uygulandıktan sonra baş ağrıları, mide ağrıları, vücudun her yerinde sızılarla ve daha bir yığın kötü etkiyle sizi uykunun büyülü dünyasına yeniden davet eder. ne de olsa insanoğlu uyumaya programlıdır.
insanın genelde öğrencilik yıllarında başına gelen acınası bir çelişkidir bu... hatta öğrenciden başka bunu yapacak mal var mıdır bilmem... yatsan olmaz, yatmasan ertesi gün zombiliğe terfi edeceksin... sebep bazen bir sınav, bazen ibne bir hoca, bazen sanki bir daha hiç görmeyecekmişsin gibi hergün görmeye gittiğin bir hatundur... saat 5 den sonra ardarda içilen kahve ve sigaraların etkisiyle başağrısı soldan yaklaşır... ortalık zaten sis bulutuyla kaplanmış, gözler maksimum derecede kısılarak monitör görülmeye çalışılır... 2 saat daha dersin, sadece 2 saat daha dayan... evden çıkma vakti yaklaştığında bi silkinir tamam sabahı ettim dersin demeye de o gün nasıl geçecek kim bilir... dışarı adımını atıp günün sana değen ilk ışıklarını alınca, oksijenin öforik etkisi baş gösterir... takribi 2-3 saat sürer ki, arkadaşların için çekilmez olsa da, senin için günün en keyifli saatleridir... olur olmaz her şeye gülersin, herkesle dalga geçersin aslında herkesin senle dalga geçtiğinin farkına varmadan... ''salak olmanın en güzel yanı salak olduğunu anlamamaktır'' derler, en bariz örneği de senin bu iki saatlik dönemindir... sonra o gün en yakın arkadaşın olacak başağrısı tekrar yanına gelir... oturduğun her sandalyede uyuklamaya başlarsın... görmeye gittiğin hatun yanıbaşından geçer de, kafanı kaldırıp bakamazsın... gerçi o seni sallamadığı için çok da birşey farketmez... bir şekilde akşamı edip eve dönüp kafayı yastığa koyduğunda sevgili arkadaşın seni taciz eder; ben seni gün boyu yalnız bırakmadım, sen de şimdi uyuyamazsın der... ha bu olayı abartıp iki gece uyumayan öküzler de tanıdım... hepsi ertesi akşam otobüste, bir taraftan bağlı bulundukları direkte ayakta sallanırken, bir yandan da önlerinde oturan kadının saçına salya bırakmakla meşguldüler... velhasıl-ı git yat genç dostum, değmez uykusuz kalmaya, elbet birgün uyandırır birileri...