hayat çok güzel, gerçekten güzel inan bana!
diyeceksin ''nasıl güzel'' söyleyeceğim o halde ''parası olana güzel''
diyeceksin ''troll başlığı bu da'' söyleyeceğim sana ''hayır uyanmamız lazım şafağa''
diyeceksin ''uyanmak diyor, sistemi eleştiriyor, solcu bu da''
söyleyeceğim '' sağ ve sol ideoloji insanı etiketlemeye yetmez inan bana''
diyeceksin '' peki ne diyorsun sen, yıkılsın mı bu sistem''
söyleyeceğim yine ''ölmuyorsa klasik araba koleksiyonu yapan ülkücü ihtiyarın oğlu, neden öldü peki
fırat çakıroğlu, ve giriyorsa bu meclise dilek öcalan, dağdaki kürt kadın neden düşüyor daha baharından''
diyeceksin '' mücadele bunu gerektirir iki tarafta şehit verir''
söyleyeceğim sana '' mücadele yok, dava yok, uyan ve bir sigara yak.değerlerin mi? kimin değerleri, senin, benim o'nun,
hepsini bir kenara koy. halkın üzerinden zengin olan siyasetçileri izleyelim.bizi yöneten o egolarını okşayalım.
devlet bahçeli dava adamı, selahattin sempatik, kılıçdaroğlu dürüst, rte tam bir lider...
ne tesadüf hepsi 20.bin lira maaş alıyor, üstüne halkı geriyor, peki ne için?
evet doğru bildin ''koltuk'' ''para'' ''güç''
kimin üzerinden peki?
cevabı biliyorsun azizim.
demem o'dur ki; halk değil siyasetçiler sorun yaratır ve bu sorunların gerçek olduğuna halkı inandırır.
unutmayın latinlerin dediği gibi ''divide et ımperaa'' böl ve yönet.
biz bu 3 yanı denizlerle çevrili güzel kafesin içinde birbirimizi yerken, birileri siyah makam aracıyla
üzerimizden para kazanıp, akşam 7 haber kuşağından şafak sökene kadar bizi zıtlaştıracak.
ve biz de henüz o sabah, birbirimizi boğazlamaya devam edeceğiz.
neden mi azizim?
birbirimize o kadar kinimiz var ki, öylesine bizi manipüle ettiler ki, biliyorlar azizim.
düşünürsek namluyu birbirimize değil onlara yönelteceğiz.bunu biliyorlar azizim...
