karşınızda profesyonel bir orospu çocuğu varsa kalitesizliği kavga, ayrılık ya da herhangi bir ciddi ihtilafta belli olur ancak.
bu devrin insanları şeytan, mış gibi davranma üstadı herkes. en basitinden sosyal medya; herkes iyilikten, incelikten kırılıyor ama kaçının gerçek düşünceleri bunlar acaba?
kötülük her zaman daha dürüsttür, kimse mahsuscuktan kötülük yapmaz demiş yazar, doğru. ama iyilik öyle değil. o yüzden bir insan fazla iyiyse mutlaka bir ibnelik vardır.
iyi giyinimli, orta-luks araba sahibi, uc-dort populist kitap disinda kitap okumamis, ara sira kafasina esince haber takip eden, kultursuz, muzik zevki zayif, analitik dusunme kabiliyeti zayif, kafelerde nargile-cay-malak sohbetler esliginda gununu gun eden burjuva uyeleri.
merhametsiz insandır. başkalarından görmediği kadar çok değer verir, insan yerine koyarsınız. o ise, kendi yaşadıklarının bedelini size ödetir.
üzülmemek lazım, elbet müzik bir yerde susacak. iyi insanlar sandalyelere otururken, ayakta kalan o olacak. müziğin sesinin kesilmesini sabırla beklemeli...
asla ve asla ortaklık düşünülmemisi gerekir. çünkü kalitesiz insan sizi her daim yarı yolda bırakabilecek bir karaktere sahiptir. başkalarından aldığı şüphelerini direk karşısındakine yansıtır ve kişiyi gerçekten çok zor duruma düşürerek ortaklığınızı rezil eder. size bir ortaklığımdan bahsedeceğim.
işportacılık yaparak başladım ben sektöre. kızılay'da tezgah açtım. baya da kazanıyorum. üç beş ne olduysa. bu kalitesiz insan geldi. bir olalım, kalabalık oluruz, daha güçlü oluruz dedi. öncesinde bu fikre pek sıcak bakmadım. o da fikre sıcak bakmadığımı biliyor ama özgürlüğümü falan engellemeyeceğini söyledi. tuttu yanıma geldi. ilk başta ısınamadığım bu ortağıma nasıl da alıştım bir bilseniz. her gün beraberiz. yiyoruz içiyoruz. çok da karlı bir durumdayız. daha önce ortaklık kurduğu bir lavuk, sürekli rahatsız ediyor. gidiyor geliyor. ama ben delikanlıyım ya. olsun kardeşim. biraz zaman geçsin o da düzelecektir diyorum. biraz zaman geçiyor gerçekten düzeliyor. sonra sokaktayız yani, mücadele vermemiz gerekiyor. zabıtadan kaçıyoruz, tinerciler kolumuza faça falan atıyor. ama sonu gelmiyor. hayalimiz bir sene içinde kendi dükkanımızı açmak. benim her şeyim hazır. ama o biraz kötü hissediyor. sonrasında yahudi faiz lobilerinden birinin oğlu olduğunu öğreniyorum. bir gün fötr şapkalı bir adam geliyor tezgahın önüne. bizimkinin bütün eşyalarını toplayıp israil'e götürüyor. bununla mesajlaşıyoruz sürekli. kardeşim hep yanındayım. biliyorum sermaye arayışın sürecek. ama umarım bu acı günleri gülerek hatırlayacağız. fört şapkalı babanla bir de ben konuşayım falan diyorum.
üzgün bir şekilde bunları yazarken bizimkinin instagram'da pozlarına rastlıyorum. gayet mutlu. mutsuz olması belki sorun çıkarır o yüzden de mutluymuş gibi çek pampa pozları veriyor diyorum. biraz daha geçiyor zaman. ölüm gibi. alış artık diyor bana. ne fötr şapkalı babamla tanışacaksın, ne de biz ortak olacağız diyor. senin her şeyin hazır. benim şu anda ortak olmamı istemiyorlar. 3-4 sene var diyor. nasıl üzülüyorum. beklerim diyorum. beklesen de olmaz, sen necisin ki bekliyorsun? seni terk ediyorum keke diyor ve bildiğin ortaklık hayallerimi önce kurup sonra mahfediyor.
kalitesiz insanlığıysa bundan sonra başlıyor.
3-4 sene hiç kimseyle ortaklık kurmayacağım diyen insan, para hırsı da var ya, babasının bulduğu bir iş adamıyla 10 gün sonra ortaklık masasına oturuyor. ama bizimki çılgın. ankara'da tinercilerden yediğimiz faça kolunda duruyor. e adam da bunu görünce vazgeçiyor. istemiyor bizimkini. bizimki ne yapıyor? ben ne bok yiyecem bilmem ne diye üzülüyor. diyorum ki, sen ortaklığımıza ihanet ettin. ben mutluydum lan yalnızlığımla, geldin hayatımı güzelleştirdin, sonra da siktirip gittin. bunu zorunluymuş gibi gösterdin. sen zavallısın siktir git dedim.
böyle insanlar gerçekten de sizleri zor durumda bırakırlar. ben hala kızılay'da tezgah açıyorum. üç beş kazanmaya devam ediyorum. iyi dürüst bir ortak bulursam da kaçırmayacağım ama şu sıralarda ortaklıktan çok zavallılığa doğru gidiyorum.