kaliteli yazar öncelikle yazmasını becerendir. kelimeleri olması gerektiği gibi kullanan, laf salatası yapmayan, aşırı yazım yanlışları ve imla hataları içerisinde okuyucunun kaybolmasına neden olmayan kişidir.
illa cümlelerinin sonuna -dır koymaz, buna zorunda olmadığını bilir. daha önce 500 kez başbakandır denilen birisi için "bugün şunu açıkladı" diye bodoslama tanım yapabileceğinin farkındadır, sürüye takılıp gitmez.
özenlidir. yazdığı şeyin en azından bir kişiye bir şey öğretmesine dikkat eder.
kendisinden önce yazılmış yazıların belli kısımlarını alıntı yaparak sadece laf sokmak için yazmaz, sorun çıkaran değil sorun çözen olmaya çalışır. kimsenin ezberini bozamayacağının farkındadır. ona düşen "bak bu lezzet de var" demek, seçimini de okurlara bırakmaktır.
bu vasıflara sahip insanlar da sözlükleri güzel yerlere dönüştürenlerdir. bir sözlüğün habire çok kötü olduğu vurgulanıyorsa burada önce şikayetçi olanlar aynaya bakmalıdır.
örnek olsun diye çoğu artık yazmayan (çünkü yenileri tanımıyorum) birkaç insanı belirtirsek (hani nasıl olurmuş kaliteli yazar hesabı): devedikeni, montajelemanı, redwinemania, deep, salça, domaine hasret yumuşak g, deatly, jadeh, bluevelve (gülmeyin, bu adam siz istediğiniz için karakter değiştirdi, yoksa ilk birkaç ay hepinizden daha düzgün yazma becerisine sahipti), levoka, paleface, fashiondesigner, neyse şimdilik aklıma bunlar geldi (arjen robben, asidi kaçmış kola falan, daha vardı böyle).
sözlük için konuşursak; her şeyden önce bu sıfata erişebilme, kaliteli apoletini kazanabilmek için sözlük formatını bilmek ve türkçeyi etkili bir şekilde kullanabilmek gerekir. türkçenin etkili kullanılabilmesi için ilköğretim yıllarından bu yana öğretilmeye çalışılan ancak hala ısrarla kimi bünyelerin öğrenmemek için kendilerini zorladıkları dilbilgisi ve yazım kurallarını bilmek gerekir.
ortaya kaliteli bir ürün sunabilmek, özveri ve bilgi isteyen bir şeydir. içlerinden birisi bile olmazsa yaratılan şey kaliteliyi geçtim sıradandan fazlası değildir. bu sebepten ötürü, sıradan olmak istemiyorsa kişi, biraz çabalaması gerekir.
hemen örnekle canlılık getirelim tezimize. misal haftanın en beğenilen entrylerinde geçen şöyle bir şey göründü;
bu entry üzerine bu entryi yazan arkadaşın nickaltında "süper yazıyor", "kalite dediğin budur", "kanka sana puanım 10" gibi entryler belirdi sadece bu entry/bakınız sayesinde. ilgili yazara herhangi bir şekilde çemkirme durumunda değilim. ancak kuru bir bakınız üzerine bu sıfatların takılması ne derece doğru, mantıklı çözemedim ben.
işbu konuda istediğim tek bir şey var ise o da, kaliteli sıfatını her beğendiğiniz, entrylerini daha okumadan artıladığınız yazarların üzerine yaftalamayın. yemin olsun insan bu sıfattan tiksiniyor sırf bu yüzden.
diyelim kişme göre neye göre zübüklüğüne ve andavallığına bulaşmadan fikriyatımızı sarf edelim.
öncelikle bir okur gözüyle şunu sormak gerekir. aradığımız bilgiyi bulabiliyor muyuz? genel geçer bilginin yahut laga luganin içinde klişeleşmiş ortalama bir tedrisattan geçmiş her insanin bildiğinden farklı doyurucu arti değer bulabiliyor muyuz? bundan bir, bir buçuk sene olsa bu soruya 'roma bir günde kurulmadi' diye cevap verirdim. fakat şimdilerdeyse ne cevap verebileceğimi vermiyorum. daha doğrusu sev dünyayı açılır her kapı demek istemiyorum.
hiç bir şey yapmadan, bir mum yakmadan karanlığa küfredenlerin coğunlukta olduğu ben anlamiyorsam boktandir geçinizciliğin şiar edildiği bir toplumun yansımasi olan bu sözlük türkiyede olan bitenlerin en fazla hissedildiği sözlüktür.
basma kalip söylemlerle, kişisel yorum getirilmeden papağan gibi tekrarlanan kelamlarla laf kalabaliği yapanlarin, içini soğutmak için sözlüğe girenlerin çoğunlukta olduğu bir sözlüktür.
ideolojime uymuyor külliyen hiyarca yaziyor yargisini pekiştiren, bilgi vermektense kör dövüşünü tercih ediliyor. bu ideoloji öznesini cikartin başka kelam koyun yerine aynı hükümler geçerlidir.
futboldan örnek vermek gerekirse, mesela fenerbahce'nin yeni teknik direktörü louis aragones isimli bir vatandaş. bu adam 70 yasinda. bu adamin yasi temelli entryleri görmekten bezmediniz mi? valla ben bezdim hatta mümkün mertebe okumamaya bakiyorum ve yaşlı kelimesi geçen entryleri okumadan kosarak uzaklasiyorum.
bana göre iyi bir yazar kendini tekrar etmeyen, derdini ayni biçimde girdiği entrylerle değil farkli biçimde girdiği entrylerle -nicelikselliğin bir önemi yoktur- ezber sabalakliğina düsmeyen, yazdiği entrylerle okuyana yazmasi için ilham veren yazardir.
ek olarak yorum yapabilme kabiliyetine sahip olabilen kişiler iyi yazardir. fakat iyi aklı başında yorum yapabilmek için kendini geliştirmeye açık olmali ve günü birliktense uzun vadeli düşünmelisiniz. bunu yapabilirseniz iyi bir yazarsiniz.
fakat kısa vadeli saksakciliklar günü kurtarma birilerine şirin gözükme kaygisi taşiyip bayağılık cukuruna düşerseniz o vakit posta gazetesi kıvamında olursunuz.
işin lüks olarak kısmını geçtim bunlar şu yaşanan sartlarda elbette zor yapilacak şeylerdir. ama öncelik kaliteli yazar olmak yahut anilabilmek için adam olabilmektir. bunu da kimse size öğretmez, siz ögrenmek zorundasiniz. içinizde, mayanızda olanlari ya çoğaltir yontulursunuz yapamazsiniz eğer ot geldi ot gitti pozisyonunda debelenirsiniz.
imaymış mimlaymış ay de ayri yazildi ay soru isareti işin laga lugasidir. mühim olan işin özüdür. klasik bir düzeltmen sadece düzeltir ve işin hamalliğini yapar. ama esas olan dehadir. deha varsa gersi gelir. yoksa zamanla sıkı çalışma deha olusur.
bu entryden ne anladiysaniz kaliteli yazar odur, anlamadiysaniz kör dövüşüne devam ediniz.
yapmayın arkadaşlar ya... şımarıyorum...*
kaliteli yazar tadında yazardır... her yazısı tadındadır. abartmaz... okurken sıkmaz... espri yapacağım diye kasmaz... polemiğe girmez yazar, geçer... ha girdi mi; onla polemik bile keyiflidir.
ama ben değilim ya. polemiğe girince bel altı vuruyorum galiba, sevmiyolar beni. peh!
haddini aşan,gereksiz eleştirilerde bulunan, eleştiri ile terbiyesizlik arasındaki farkı bilmeyen , iyi niyetli olmayan yazarlar dışında kalan yazarlar kalitelidir. yazdıkları kaliteli olmayabilir ama kendileri kalitelidirler.
bunun bir kıstası yoktur bunu belirleyen üst bir kurumda yoktur ben kaliteli yazıyorum diyen her yazar kendine göre kaliteli yazıyordur. fakat şöyle bir şey vardır her yazdığını okutan, kendini takip ettiren yazar vardır.
