Etrafa bayık gözlerle tepeden tepeden, siz küçük mahlukatlar der gibi bakılmalı, taksi kapı kollarına, otobüs inecek var düğmelerine sanki veba mikrobu taşıyormuş gibi iğrenerek dokunulmalıdır.
Konuşma sırasında araya ingilizce, fransızca veya o dönemin moda dili neyse ona uygun kelimeler serpiştirilmeli, sohbet sırasında konunun önem ve niteliğine bakılmadan iki üç dakikada bir cık cıklanmalı, çarşaf kadar moda dergileri (vogue en havalısıdır) açılıp anlayan ve bilgiç bir tavırla okunmalıdır.
Çay asla küçük, serçe kadar ince belli çay bardaklarında içilmemeli, banyo tası kadar kocaman ağızlı fincanlarla yüzünüz örtülmelidir. içerken ağız şapırdatılmamalı, şapırdatan olursa bir böcek görmüş gibi tiksinerek saç savurma hareketiyle öteki yöne bakılmalıdır.
Terlediğinizde asla avamlar gibi üfff yanıyorum diyerek elle yelpazelenme hareketi yapılmamalı, aksine zarif, işlemeli, mümkünse tavuskuşu kuyruğu kadar renkli ve büyük bir yelpaze kullanılmalıdır.
insanlar size günaydın dediğinde önce diyenin kim olduğuna şöyle bir bakılmalı, kaydadeğer biriyse otuziki dişinizi gösterip karşıık verilmeli, aksi takdirde gonorumumkhorumm gibi anlamsız seslerle cevap vermeye tenezzül edilmelidir.
Böyle davranırsanız Türkiye gibi bir ülkede kalite timsali olursunuz.
öncelikle güzel bir karakter edinin, gerektiği yerde gerektiği kadar konuşun,hitabetiniz sağlam olsun, insanları da dinlemesini bilin, mimik ve jestlerle tüm bunları destekleyin. son olarak; abartıdan her şey dahil kaçının yeterlidir.
tatlı ve uzun dilli olmak bunlardan biri ve en gereklisidir. bir konu hakkında uzun uzun ve dolu ama kırmadan yorum yapabilmenin oldukça kaliteli bir görüntü verdiğini bizzat yaşamış ve hergün yaşayan bir insan olarak tavsiye ediyorum.