bugün, evleneceği erkeği tarif eden bir genç kızımızdan duydum, şoktayım.
soru: evleneceğin erkek nasıl olmalı?(soran ben değilim, başka bir kız)
cevap: kaliteli olsun işte.
soru: nasıl yani?
cevap: nasılı var mı? sen bir şey alırken kalitesine bakmıyor musun işte.
soru: tamam da aynı şey değil ki, nasıl bakacaksın.
cevap: ben bakarım, sen rahat ol.
ben hÂl hiçbir anlam çıkaramadım.
Böyle bir tanımı yapan bir bayan için ( erkeği ya da bir insanı mal olarak gören) kaliteli erkek paralı, nerdeydin diye asla sormayan, hiçbir talepte bulunmayan vs. özellikteki erkektir.
aynaya baktığında, vicdanı rahat biçimde kendine değer verebilen erkektir. her insan özünde iyidir, bu iyiyi insan koşullarında sentezleyip açığa çıkarmak sizi, bizi, onları, bunları, bunu yapan her kimse onu kaliteli yapacaktır.
öncelikle eşinizle evlenin. ardından make love* basamaklarını bitirdikten sonra bir müddet bekleyin(yaklaşık 3-4 hafta kadar). test sonuçlarına bakarak yolunuza ilerleyin(çocuğunuzun cinsiyeti rahimden itibaren erkek olursa daha kaliteli olacaktır). ardından doğum gerçekleşene kadar eşinizi yormayın ve düzenli bir programda besleyin. dikkat edin, bu besleme işini doğumdan sonra emzirmeyi bırakan çocuk için de yapacaksınız. ardından çocuğunuz okul çağına geldiğinde bütün arkadaşlarını dövün. ne olur ne olmaz, sigara falan içirirlerse böbrek kalitesi düşebilir. çocuğunuza haftada bir kutuyu geçmeyecek miktarda olan biranın zararı olmadığını söylemeyi unutmayın. 14 yaşından sonra fitness center'a gönderin. tabii ki piyano derslerini de aksatmasın. mümkünse 8 farklı dil kursuna göndererek çeşitli alanlarda da kalitesinin artmasını sağlayın. 24 yaşına kadar bekleyin ve işte kaliteli bir erkek çocuğuna sahip oldunuz...