bunlar ikiye ayrılı
1. topu iyi vurduğu (genellikle sağ) ayağına çekerken pozisyon kaybedenler
2. ne cekicem gol olmazsa yuhalanırım deyip topu bir baskasına vermeye calısanlar.
her ikiside gözümde topcu degildir. ödlek ve beceriksiz tavuktur.
aynı zamanda, en çok küfür işiten futbolcudur. önündeki kalenin rakip kale olduğundan bir türlü emin olamaz. kendi kalecisini de bir kereliğine şöyle uzaktan görmüştür.
başına aldığı darbe sonrası kalelerden emin olamayan futbolcudur. "ulan ya kendi kaleme şut çekip doksana takarsam" korkusu içinde pası atar, keyfine bakar.
hazzı erteleme gibi bir şey bu sanırım.
ben de kendimden biliyorum. halı saha maçlarında kale önüne kadar gelmişken ille daha egzantrik vuruşların, topu kaleye daha bi löp diye sokabileceğim vuruş açılarının derdine düşerdim. tabi aklımdan bunlar geçerken ayaklarım da boş durmuyordu, adeta bir zamk gibi ayağıma yapışan topla leblebi gibi adam geçme yeteneğim vardı da böylesi derin düşünüyordum. yoksa sığır gibi kale önünde debelenip de topu kaptıracak olsaydım elbette ilk fırsatta kaleye topu yollardım.
zaten futbolcu dediğin önce kendini bilecek.
Ayak bileği sikilesice futbolcudur. Antrenmanlarda o kadar şut çalışan adam maça gelince iki arada bir derede kalır ve ya pas atabileceği bir adam arar.
Ulan herkes vur vur diye bağiriyor ama yine denize gönderirsem topu ne yapacagiz hacı diyen futbolcudur. Ornekleri malesef besiktasimizda yillardir vardir.