Futbolda kalecilerin oyunu yönlendirmesi durumudur.ince sesli kalecilerin derhal ses tellerinden ameliyat olması şiddetle tavsiye olunur ki sahadaki mikrofon kaleye yakınsa televizyon izleyicileri televizyona arkalarını dönüp gülmesinler.
rahatinin bozulmasindan pek hoslanmayan tiplerdir, nezaman bir top kale cevresine gelse veya sut cekilse haraket etmek zorunda kaldigi icin takim arkadaslariyla surekli bir kavga icerisinde olurlar.
genelde bir pozisyon sonrası agresifliğini takım arkadaşlarına yansıtırlar. pozisyonda yapılan hatayı belirtmek amaçlıdır. agresifliğini yansıttığı oyuncunun muhtemelen cevap vermesi kaçınılmazdır. kendinizi bir an kadın programlarında hissedebilirsiniz. diğer bir durum ise; rakip oyuncuların gözlerini biraz korkutmaktır.
aktif kalecilik hayatım boyunca* agresif davranmazdım sahada gerek duymazdım. **
hatayı genelde takım halinde yapmalarına karşın halkın gözünde golü yiyen kalecidir sonuçta. ve tüm gözler onun üzerindedir. 'ulan ne çaktı be adam, helal olsun!' der gibi golü atan kişiyi alkışlasa neler olur neler.
(bkz: bogdan stelea)
yediği her golden sonra defansa korku veren o bakışlarını atar, sakızını daha da bastırarak çiğnemeye başlardı bu keltoş... euro 2000'de mehmet scholl'den 25 metrelik bir gol yiyince bu asabiyet tavan yapmıştır.
vitor baia'yı düşündükçe kesin olarak itikad edilen görüş. yahu adam emekliliğine iki üç gün kalmış, ziraat bankasından ikramiyesini çekti çekecek diyorken, uluslararası bir yardım müsabakasında iki kişiyi sakatlamıştır. millet birbiriyle sahada şakalaşırken, bizimki defans oyuncularına çılgın atarak, gelen forvetlerin bacağına bacağına çalışmıştır. adama maçtan önce ne içirdiler o gün bugündür düşünür dururum. hala gözümün önünden gitmiyor o bakışlar, o dudaktan okunan "anuna koyacam olm senin henry." repliği...