ankara ulusta bir gece kendimden kopuk halde papın birine daldım.müzik ve alkol kafamda ahenk kuruyordu.kıştı ama kar yoktu, soğuk ve ayaz vardı.kafam bir dünya dönüyor ama yürüyüşümde ve bakışlarımda hiç bir değişiklik yok.geçmişe geleceğe sövüyorum.gökyüzüne ve karanlığa bakıp tanrıyı sorguluyorum kızıyorum ona.kazan otobüsleri için gençlik parkı otobüs durağına kadar yürüdüm.13 yaşlarında bir kız çocuğu gecenin o saatinde yan şeritte bekliyordu.aldırış etmedim, ailesini bekliyordur sandım.benim gibi kafası güzel onlarca insan vardı o gece ankarada.ben korkuyordum o kız korkmuyordu.kazan otobüs durağının önünde beklemeye başladım.bir süre sonra bakışlarımı farkedip yanıma geldi.muamele çok güzel istermisin dedi.o zaman şok olmuştum.elim ayağım titremişti.dünyadan ve ankaradan nefret ediyordum.bişey diyemedim kıza.başımı çevirip cevap vermedim, utandım belkide.kız yanımdan ayrıldı, ben kendi yanımda bile değildim.uçup gitmiştim.saat 23:00 yaklaşırken otobüs geldi bindim kazana gittim.ereni aradım, biraz daha alkol aldım.o gece erene hiç cevap vermeden sigara eşliğinde boğazımı delercesine dek içtim.ve fark ettim ki pollyannalarla dolu bir dünyanın anlamsızlığını vurguladığım her saniye karşımda tam tersini düşünen bir silüet başgösteriyor.konuşsunlar ama galiba buraya yakışan tek gerçeklik susmak.ölemiyorsanız sizde susmayı deneyin.