dua kisinin kendisiyle konusmasidir da aslinda. icindeki bosluklari, kirleri, paslari, ozlemleri, hayalleri, eksIkleri, ucurumlari duanin cevheri eyler insan. yani ki, kendisi bilerek cikar yolu. rabbine dua ederken, diplerinde sakladigi incileri kiyilara tasir. dua dudagina degdiginde, kalbin de degsin dudagina. hece hece icindeki sirli tuglalari sokeceksin, icini fisiltiyla disari tasiyacaksin. boylece ozunu sozunun ipine tesbih tanesi gibi dizeceksin. kendini katmadigin yerde, sadece dudagini degdirdigin ezber cumleler, duanin senden istedigini gerceklistirmez, inci mercanini rabbin dergahina tasimaz... bunu soylerken, sakin yanlis anlama ki, duayi rabbe muhatap olmaktan cikariyor, oyle algiliyor degilim. aksine, ne kadar icten olursan, ne kadar icinden gelirse sozlerin, o kadar rabbin ile icten, samimi bir konusma, dertlesme, ic dokme hali yasarsin. sozlerin bir dallari semalara varan bir agac olur, buyur, buyur, buyur, dua ile istediginden ote meyveler verir... **