pek çok insanın, kadın veya erkek olsun, derin iç hesaplaşmalar ve zaman tünelindeki anılara doğru yapılan yolculuktan sonra yürek burkan ve kalbini sızlatan anlardır..
Hemen her insanın kalbinin bir yerlerinde oluşan, bir yarım kalmışlık ve eksiklik duygusu mutlaka vardır.. bu yazılanlar işte o yarım kalmış aşklara yakılan bir ağıttır.. bu yazılanlar ulu itiraf başlığı veya itiraf com. Değildir..
burada anlatılan kişi ve kurumlar tamamen gerçektir
söylediğim gibi bu yazılanlar yarım kalan
aşklara yakılan bir ağıttır.. kendini yalnız hisseden ve yarım kalan aşklarına söyleyecek bir çift sözü olan herkes
Duygularını burada paylaşabilir.. unutmayın dostlarım hüzün paylaştıkça azalır.. yalnızlık duygusu insan ruhunu kemiren en kötü duygulardan biridir.. kalabalıklar içinde yalnız kalmayın..
o kadar kalabalık ki yalnızlığımız, nereye dönsek kendimize çarpıyoruz
işte bu tespit günümüz insanının, maalesef ki büyük çoğunluğunun içinde bulunduğu durumdur.. kocaman kalabalıklar içinde herkes yalnız.. bu durumda bir insan olmayın..
Peki bu yalnızlığımızı bir nebze olsun gidermek adına yaptığımız eylemler bize nasıl bir
bedel ödetir? Konfor alanlarımızdan çıkıp, bu tür bir eyleme kalkışıldığında genellikle faturası
bizler için ağır olur.. duygusal fırtınalar ve hayal kırıklığı bunun faturasını bize ödetmiş
olur.. bu yüzdendir ki insanlar kendi yalnız oldukları konfor alanlarını kolay kolay terk etmezler..
bu güne kadar duygularımı paylaştığım ve birçok insanın çok duygusal bir yazı olmuş
dediği hiçbir yazım olmadı. Olaylara hep objektif yaklaştım ve görüşlerimi bu platformda
insanlarla paylaştım. Çok çeşitli insanlarla tanıştım ve görüştüm. Hiç kimsenin kalbini kırmamak için azami derecede dikkat ettim. Benim yazılarımı okuyanlar bunun böyle olduğunu göreceklerdir.
Fakat bütün bu olanlar benim kalbimin acımasına ve kırılmasına maalesef engel olamadı.
Beni üzen ve hayal kırıklığına uğratan olayların oluşmasına engel olamadı.
Üzüntüm odur ki acaba başka türlü olabilir miydi? sorusuna bir cevap bulamadığımdır.
Sevdiğim ve değer verdiğim bir insanın göz göre göre bir uçuruma doğru gidişini
Üzülerek ve büyük bir hayal kırıklığı ve şaşkınlık içinde izlemek, her halde pek çok kişinin kalbini
Sızlatacak derecede acı verecektir. Yaşadığım ve edindiğim tecrübeler ışığında kol kanat gerdiğim ve ailemden biri olarak gördüğüm bir insanın, göz göre göre bir uçurumun
Dibine doğru yuvarlandığını izlemek, inanın içimi daraltıyor ve üzülüyorum.
Doğruları olanca gerçekliği ile anlattığım halde neden böyle oluyor?
Ben biraz ilerde ki uçurumu gördüğüm halde, sevdiğim ve değer verdiğim
insanın koşa koşa o uçuruma doğru gitmesini izlemek neyin göstergesi acaba?
Bu bir kader mi acaba diye düşünüyorum. Yaptığım tüm müdahalelere rağmen
Bir hayatın ellerimin arasından kayıp gitmesi benim mi yoksa karşımdaki insanın mı
Suçu acaba? işte bu iç hesaplaşmalar neticesinde vardığım sonuç bir nebzede olsa
içimi rahatlatıyor. Elinden geleni yapmış olan bir insanın iç huzuru ile kendimi
Sakinleştiriyorum. Fakat bu durum kalbimin sızlamasına engel olamıyor
Ne diyelim hayat dediğimiz şey bir şekilde yaşanacak ve elbette bu uğurda
bazı bedeller ödenecek
düşe kalka yürürken uzatılan bir elin varlığını göremeyecek kadar kör olanlar,
bu uzatılan elin kıymetini uçurumun kenarından düşerken çok daha iyi anlayacaklardır.
Uzatılan bu elin sahibinin ne söylemek istediğini işte o an çok daha iyi kavrayacak
Ve derin bir pişmanlık duygusunun tüm ruhunu sarmasına engel olamayacak ve
Evrendeki en yıkıcı gücün bombalar ve silahların olmadığını, evrendeki en yıkıcı
Gücün pişmanlık olduğunu anlayacaktır yaşadığımız hayatta 2 tane dost vardır biri yüz dostu
diğeri kadim ve, gönül dostu ne demek gönül dostu en kötü gününde bile zora düşün can arkadaşına
hızır acil gibi yetişmek demektir. insanoğlu bazen karınca gibidir 3 metreden ilerisini göremez
gittiği yolun farkına varamaz çünkü görüş menzili bu kadardır 3 metre. insanlara doğru yolu gösterip
karşı tarafın anlamaması neticesiyle suçlu duruma düşmek kalbin sızladığı anları bile geçiyor adeta derin bir bıçak yarası gibi ciğerlere işliyor hayat öyle acımasız ki darbelerin nereden geldiği ne gibi oyunların içine düştüğünü anlayamayacak kadar kör olan dünyayı toz pembe gören her insanı iyi görüp şirin gözükme çabaları yaparken
bir anda öyle bir kahpelik görürsün ki şaşkın ördekler götünle suya dalarsın...
Eve gittiğimde yazdığıı mektubu ve yanına eklediği kartpostalı buldum. Üzüldüm. Ne guzel günlerimiz geçmiş meğer.ne Hayallerimiz varmış, ne kadarı gerçek olmuş. Rüyamda da görmüştüm, sarılmış boynuma 'neden' diye soruyordu. 'Sırf senin Öküz sevgilin yüzünden' diyemiyor, sadece ağlıyordum. Uyandım bir telaş aradım. Telefon uzun süre Çaldı, çaldı, çaldı.
insani duyguları bünyesinde barındıran herkesin, hayatının bir döneminde
Karşılaşabileceği gayet insani bir durumdur.. bizleri diğer mahlukattan
Ayıran bu insani duygulardır.. hayatın bu keşmekeş koşturmacası içinde
Karşılaşabileceğimiz bir duygu durumudur..
Önemli olan husus bu duygu durumundan fazla bir hasar almadan bir an
Önce kurtulabilmektir.. kalbimizi sızlatan anların çok fazla olması bizi
melankolik bir seviyede sürekli tutacak olursa bu sağlıklı bir durum
Değildir.. bir an önce kalbimizi acıtan olayları içimizden söküp atmamız gerekir..
Yaşanan hayal kırıklıkları ne kadar büyük olursa olsun
5 yaşındaki minicik çocuğun, cebinde 3 kuruş parası olmadığı besbelli olan babasının yanında birşeyleri canının çekmesi ama babasına soyleyememesi. hüzünlü küçük gözleri yere bakar ve baba bunu fark eder ya işte o an. aklıma geldikçe dolarım. babalar incinmesin hele onların çocukları asla..
ayrılık sonrası ve onu takip eden 2 ay her saniye sızlar. öyle bir sızlar ki, zaman geçirir bu sızıyı. allah vermesin derdim ama allah'ın boyunu aşar bu iş.