ilki en acılısıdır, kocaman kırılıverir, çatırtısını dışardan bile duyarlar. sonra her defasında daha az duyulur olur sesi, sen içinde duyarsın, anlamazlar, bilmezler nasıl kırıldığını, sonra tank gibi ezip geçiverirler üzerinden, tuz buz olur yüreğin, parçalar her bir yerini, için kanar, hissetmezler.
öyle çok kırılmıştır ki, artık kırılmaz sanırsın oysa her darbede daha da ufalan parçalar kan dolaşımına karışır. büyük dolaşıma karışanların acısı daha uzun sürer, küçük dolaşıma karışanlarsa ciğerlerine batar, kan kusarsın, dışardan görenler ince hastalığa yakalandın sanarlar, bilmezler.
"eheheheh" diye dolaşırken laps diye cereyan eder. "kocaman adam oldun, laylaylom dolaşma artık" deme şeklidir hayatın. acıların ve iç sıkıntılarının oluşturduğu dünyaya hoşgeldiniz, sizi şöyle alalım.
herhangi bir şeyler yüzünden kalbin kırılmasıdır.kalbinizin kırılması hayatta yaşayabileceğiniz en kötü olaylardan birisidir. Kırılan kalbin tamir edilmesi hiçte kolay bir iş değildir. ancak hayatın akışına ayak uydurabilmek ve hayatın güzelliklerini yeniden keşfedebilmek için kırılan kalbinizi sizden daha iyi kimse iyileştiremez...
ayak burkması, bir uzvunuzun yanması, bir yerinizin kanaması gibi hissediliyor. mecazi değil gayet hissediliyor. ikiye mi bölünüyor, üçe mi dörde mi bilmem ama gerçekten çok can yakan bir olay. işin kötü yanı alçıya falan da alamıyorsun mübareği; biri gelecekte, mutlu olacaksın da, tekrardan seveceksin de sevileceksin de o kalpteki kırık yeniden kaynayacak... zor iş vesselam.
Birilerinin:"kalbini kırmak istemiyorum." deyip inatla kırmalarıdır. Üzücü durumdur. Bunu yapan erkekten hoşlanıyorsanız bir zaman ağlarsınız bile. Sarf edilen sözler, yapılan hareketler kalbi kırar. Hele kız duygusal, oğlan 1 gecelik modu ise.
tüm hislerin zarar görmesi de denebilir. her kırgınlık, zedelenen hislerde his kaybına sebep olacağından, hissizleşmek diye adlandırılan ama aslında kap kırıklarının bütününden ibaret olan bu durum, zamanla iyileşme de göstermeyecektir.
kalbinizi zorlamayın. yazık ki, geçmeyecek.
ne illet bir his.
gecenin tam 5 bir yarımında buldu beni.
5 yıl önce, bu gün bu ay ve bu saatten beri kaçmaya çalışıyorken hemde.
püü, gözümden gelmesi gereken yaşlar içime oturdu, benliğim sular altında kaldı.
Yazıp yazıp defalarca silersin, on dakika bomboş tavana bakarsın, o esnada dinlediğin 7-8 şarkının ilk dakikasında değiştirirsin...
Aslında anlatmayı da dener, bir süre sonra bırakırsın. hatta o farkında bile olmaz içindeki anlatamadıklarını, kırgınlıklarını... (örtersin üzerini, geçti zanneder. Geçmez)
Gece içine bile atamayacak kadar üzülürsün...
Ülser için atak dönemiyle birlikte metpamidle başlayan günlerini gaviscon şuruplarıyla tamamlamak üzere başlayan festival tadında birkaç gün sürecek olan zamana girersin...(6 saatte bir safra bulantısı nöbetleri de cabası)
Tek damla su, tek lokma yemek geçmez boğazından, bilirsin ki işe yaramayacak, iyi gelmeyecek kalbe...
Doktor mideni anlarken, kalbinin kırıldığını anlayamaz haliyle.
Sebebi bellidir; insanın önce ruhu hastalanır zira sonra da bedeni...
Peki kalbi ne ara kırılmıştır?
Ruhla bedenin artık anlaşamadığı o küçücük "dışlanmışlık" anını hissettiğinde...