kendi kökümü, kendim kazdım da ekledim toprağa. düşündüğünden çok daha fazlasını düşledim; belki de yaşadım. bu garip varlıklar, dünya telaşı kıstı sesimi, bağırmaya halim kalmadı sadece. ama gördüm bir sarılmanın insanı nerden nereye vurduğunu, öğrendim kaçan mutluluğu saçlarından tutup kavramayı.. eli yüzü kirli bir sokak çocuğunun gözyaşını benimmiş gibi benimsedim.. bilirim dedim ya.. her şeyle seviştim çevrende gördüğün. dokunmak mıdır sevişmek? baktım çoğu zaman uzaktan..bilmezler ama seviştim işte.
bugün durdum düşündüm de.. karmaşanın içinde, talihsizliğimle aslında ne kadar şanslıyım hayatta. birileri yorgan çırparken tüyler uçuyor diye mutlu olabilirim ya da dişleri olmasa da cömertçe gülen bir yaşlı teyze gördüğümde. şefkat mi bunun adı sence? sanmam.. hayattan az çok payını alıp ruhumun doyuma ulaşması olmalı. bakıyorum da.. kendi kendime ne kadar da mutluyum! essin hadi o deli rüzgar yine, kıpırdamam. vardım varacağım yere.. köküm sağlam; kandırmaz, sallandırmaz bundan böyle..es es hadi..
kalbim kırmızı!