umay umaybeyoğlu'nda gezinirkene birden halep pasajı'nın önünde durur ve içeriden gelen sese ko$ar. "kim söylüyor bunu?" sorusuna aldığı cevap : kazım koyuncu'dur. sonrası malum; gider ve düet teklif eder.
ankara nın ayazında, benı alıp hıc bılmedıgım caddeleri arasında oradan buraya suruklenmeme yol acan, "bır gun yolda yuruyordum.. bır sarkı duydum,kalbım acıdı..bu kadar.." demesı ıle benı benden alan unutamadıgım bır umay umay & kazım koyuncu duetı..*
Nereye gittin?
neden bensiz; içimde kalan sensizliği tek başıma nasıl atlatacağım...
hepsi cevapsız..
o kadar cevapsız ki; hissediyorum içimde bir yerin acıdığını...
fiziksel bir acıya dönüştüm; nereye baksam sen...
Çıkıp şimdi yollara; dağ başlarına çıkıp şehrin şamatasından uzak; bağırsam adını; ağlasam..
sesim kısılana kadar adını ünlesem...
yahut bir yolculukta; otobüsün camına dayasam başımı da; gece yolculuğunda geçtiğimiz yollardaki ışıklar yerine sen aksan üzerimden...
camın soğukluğunda olsan; sıcacık..
sana gelmenin bir yolu olsa; o otobüs beni sana getirse...
Bir yerinden tutsam diyorum da elimde kalan yaşamı; neresinden; bilemiyorum...
güneşi erken batmış bir şehirde; akşamüstünde; hangi sokakta olduğumu bile bilmeden.. kaybolmak istiyorum...
yok olsam da kimseler gelmese ardımdan; merak etmese kimse...
bir kaç çocuk gülümsese; umut var desem yine...
ya da çocuklar da önemli değil; seslendiğim duvarlar ses verse; sesimi yankılasa hiç değilse...
ya da biri çıksa; 'biraz umudunuz var mı?' dediğimde...
'bende biraz kaldı al' dese...
Kaç yürek dayanır susuşuna sevdiğinin?
bir daha görememek seni; ağlamanı yahut yemeğini yiyişini görememek...
bunu bir anlatabilsem içime; bir ikna edebilsem kendimi...
bir sabah sustursam içimdeki beni; bir sabaha gülerek başlasam; yapabilsem sen olmadan...
Bir dağ başında; sesimi sadece kendi yankıları duyacak belki...
isyan değil ki bu; içim acıyor; durduramıyorum...
hiçbir ilaç tesir etmiyor; hiçbir şey dindirmiyor sancımı...
kokunu duyuyorum bazen; hani yolda yürürken aniden duyduğun ama adını bilemediğin tanıdık bir melodi gibi; kime sorsam bilmiyor...
Birgün yolda yürüyordum.. bir şarkı duydum.. Kalbim acıdı.. Bu kadar.. *
agir nevrotik bunalimlara sevk-i diyar eyler bazi $arkilar. o kadar net ve kesin anlatilmi$tir ki hüzün, sizin payiniza sadece susmak ve dinlemek dü$er. agirligi altinda ezilir, bir parca umut icin tanriya yakarir hale gelirsiniz. kaparsiniz gozlerinizi 4 dakika 42 saniye. actiginizda göz kapaklarinizi her $ey degi$ecekmi$ gibi gelir. süre biter, acarsiniz gozlerinizi, sadece aglayabilirsiniz. bu kadar..
bu sefer birinden kazık yememişsindir, sadece hayat bu noktaya getirmiştir, sana gidenin ardından bakakalmak düşmüştür onun bir daha gelip gelemeyeceğini bilememecesine..
kim demiş melodilerin, notaların, yitip gitmiş bir adamın ardında kala sesinin ağırlığı olmaz diye. dinledikçe omuzlarınız çökmüyor mu sizin de. dinledikçe ruhunuzun bir parçası hiç çekmediğiniz acılar için parmak uçlarınızdan kayıp gitmiyor mu.,? ilahi kazım., kalbimizin aynasıydı, anasıydı zaten acı. durup dururken bu şarkı niye.
kazım koyuncuyla umay umayın muhteşem düeti. kalbi acımayanın bile kalbini acıtır bir de acıdığını düşünün..
Kaç yürek dayanır susuşuna sevdiğinin?
bir daha görememek seni; ağlamanı yahut yemeğini yiyişini görememek...
bunu bir anlatabilsem içime; bir ikna edebilsem kendimi...
bir sabah sustursam içimdeki beni; bir sabaha gülerek başlasam; yapabilsem sen olmadan...
şarkının dilini anlamasamda beni ilk duyduğum andan beri deprem gibi sarsan, kalbimde kırılmadık hat bırakmayan, beyin ve kalp ölümü gerçekleştirecek kadar etkili, umay umay ve kazım koyuncu düeti olan, şarkının içerisindeki kelimelerin ve müziğin bile canını yakan mükemmel şarkı.
doğdum dünya denen kente.
zaman mı, bu şehir mi, bilmem bu hayat mıydı?
belki de bu dünyanın bir türlü anlaşamayan insanlarıydı;
sokak çocukları,
savaşlar,
felaketler...
anne, yaşam yüzüme bir tokat gibi indi.
yüzüm değil,
kalbim acıdı...
uzaklarda bir yerlerde bir ses armonisi calınır kulağınıza once.. sesi takip edemeyecek bir vaziyettesinizdir.. ama ruhunuz düşmüştür o sesin peşine.. anlamamışsındır belki sözlerini.. ama aslında anlam vermişsindir o sözlere.. bilirsin ki vardır bir acı.. bilirsin ki değmiştir hasret bir yerlere.. diline yapışmış olur kelimelere hapsolmadan.. yavas yavas yer eder içinde..oyle bir sarkıdır bu..
''bir gün yolda yürüyordum, bir şarkı duydum, kalbim acıdı.. bu kadar..''
evet.. bu kadar..