Kargo nun şebnem ferah la düet yaptıgı melankolik şarkısı.
bir çocuk parkıyım ,sessiz ve kederli
salıncaklar içinde ,yok hiç kimsesi
arsız bir çocuk gibisin ,şımarık ve tatlı
sana herşeyimi vermek ,içimdeki kıpırtı
gün gelir kapımdan bakıp içeri girersin
gün olur bu ıssız yeri terkeder gidersin
sessizliğin dışından bir ses -seni bana getirdi
karanlığın içinden bir ışık -gökyüzüne yükseldi
aşk bomboş bir park gibi
yaşlı banklar üstünde bir kaç ıslak sayfa
bir hayaletin izinin taşıdı yarına
unuttugun kolyen bir bebeğin koynunda
senin silik ismini duyurdu yaşama
aşk bomboş bir park şimdi
aşk bomboş bir park şimdi...
şarkı güzel olmasına güzel, hatta çok sempati duymadığım Kargo'nun sevdiğim az sayıdaki şarkısından biridir. özellikle sözler yönünden iyi bir parça ama Şebnem ferah'ın o süper geri vokalinin ve düetinin yarattığı hava ayrı bir renk katmıştır olaya. **
gelmiş geçmiş en iyi türkçe rock parçalarından bir tanesi, yalnızlık mevsimi albümünün, boğaziçi ile birlikte en etkileyici şarkılarından. şebonun yaptıgı katkı sarkıyı daha bir farklı kılmıstır, mşş e bu mukemmel sozlerı yazdıran kalamıs parkını gıdıp gorup, o bankın uzerınde oturmak ıster ınsan bu sarkıyı dınleyınce. klibide aynı derecede cok basarılıdır. kalamıs parkı o donem ıtıbarıyle cagının ılerısınde bır parcadır, tabıkı bundakı en buyuk etkı o mukemmel sozlerdedır. (bkz: aşk bomboş bir park şimdi)
kargonun dinletici özelliğine şebnem ferahın sesinden dolayı dinlenilmesi için gelen zorunluluk eklenince repeatlencek şarkı olmuş çıkmıştır.gecenin 4 civarlarında çok güzel kafa yapar dinlenince.
"senin silik ismini duyurdu yaşama
aşk bomboş bir park şimdi.."
"aşk bomboş bir park şimdi" diyerekten düşündürücü bir aşk tanımlaması yapan kargo şarkısıdır. sözler yine mşş'ye aittir. yalnızlık mevsimi albümündeki en güzel parçalardandır. hatta ve hatta grubun en başarılı parçalarından biri.
özellikle sonbahar yağmurunda saat sabah 7 civarında inanılmaz hüzün verici bir yerdir, sokak köpekleri varsa dikkatli olmak gerekir, zira tabanları yağlamak gerekebilir.
kendine özgü bir münzeviliği, adeta moda burnu ile fenerbahçe burnu arasında kalan kalamış(khalkedon) koyu'nun depresif, melankolik bir halini yansıtır gibi gelir insana bu park... biraz içe kapanık, biraz tek başına...
tipide veya sağanak yağmurda kayalıklarında adabıyla içmek güzeldi, lise yıllarında burnumuzun ucunu göremediğimiz şekilde tipi yağarken bir akşamüstü kıran kırana maç yapmıştık halı sahasında...
kafesi de fena değildir, şömineli filan.
sevgili ile gidip kafa dinlemek için, yanlızken gidip kafa dinlemek için ya da sadece kalamış parkı'nın size anlatacaklarını dinlemek için gidilesi bir parktır. lütfen kuruyemiş kabuklarını, izmaritleri, çer-çöpü yere atmayalım ki maymundan farkımız olsun!
Gözleri dolu dolu eder önünden geçerken. çocukluğu geçmiştir insanın evlerden kaçılip şarkı söylenilen, at kestaneleri yenilmeye çalışılan ama tadına bakılıp geri tükürülen, saklambaç oynalinan parktir. gerçi şimdi parkın bir bölümüne sağlık ocağı yapılmışsada anıları yok et
iki adım yukarısındaki kızıltoprak'ın gürültüsünden uzak, huzurlu, sakin bir park. yıllarca istanbul'da yaşayıp ilk defa görenlerin de mahçup olmasına sebebiyet veren bir park.