bahsi geçen kalabalık nitelik değil nicelik içerdiğinden insanın kendisini yalnız hissetmesi normaldir. bazı durumlarda bu kalabalıklar içine kişi bizzat kendi isteğiyle dahil olur. kendini kaybeder, gizler, çevresinde tanıdık hiçkimse istemez. cevapsız sorulara muhatap olmak en son isteyeceği şeydir. şanslı mıyım, şansız mıyım, kederli miyim, mutlu muyum, anlamlı mıyım yoksa bu dünyada beyhude miyim vb. soruların cevaplarını aramaya ne zamanı ne de gücü yoktur. zaten bunlar anlatılmaya çalışılsada herhangi bir arkadaşınız sizi anlayamaz.
eğer o anlayabilecek sizde anlatabilecek durumda olsaydınız, emin olunki sizin gibi adamların cenneti olurdu bu dünya, en azından bu benim için böyle.
hayatın ne kadar boş olduğunu anladığın andır, kalabalık sardalya sürüsü gibidir, sanki bir bok varmış gibidir ama hepsi boştur, sense diplerde yüzen herhangi bir balık ne onlar gibi boş olursun nede başkaları gibi cani sadece yüzersin doğru bildiğini yapıp yüzersin.
arkadaşın olmamasını geçtim, bir çok sevdiğin arkadaşının yanında da olsan bir an durup kendine baktığında, aslında senin içini hiçbirinin göremediğini, aynı dili gerçek anlamda konuşmadığınızı farketmen, ya da gözlerin dalıp giderken birileri gelip "neyin var?" dediğinde: "yok bişi, dalmışım öyle" cevabını yeterli bulup, akabinde iyi hadi gel şuraya gidiyoruz, şunu yapıyoruz sözlerini duymaktır. oysa ki insanın dalgınlığının %90 sebebi bir probleminin olmasıdır.
ve gün gelir dersin ki, kalabalıklar olmasın, bir kişi olsun, tam olsun...
oldukça, sıkıcı bir durum ama insanı büyüttüğü ayrıca olgunlaştırdığı bir kavramdır,sahtekar içten pazarlıklı kinci tiplerle takılıcağına yanlızı seçme durumu...
yanlış insanların arasında doğru olduğun kanısına vardığın zaman ya da özlediklerini sevdiklerini geride bırakıp yeni ortamlarda bulunduğun zaman hissettiğin garip durumdur.
kalabalık içinde yalnız olmak bir nevi rexx'in karşısına geçip konverslerim var, dertlerim var! zaten sivilcem de çıktı demenin görüntüsel sanatıdır...
ayrı bir koyar. 15 milyonluk bir şehirde hiç arkadaşınızın olmayışı. ya da 10 bin kişilik bir kampüste hiç arkadaşınızın olmayısı. ya da 1500 kişilik bir yurtta arkadaşınızın olmayışı. ya da 8 kişilik yurt odasında hiç arkadaşınızın olmayışı...
insanların birbirleriyle konuşmadığı, paylaşmadığı, birbirlerini anlamaya çalışmadığı bir dünya da yaşamaktır, kendi kalabalığında boğulmak nefes alamamaktır, dünyanın iğrenç düzenlerine ayak uydurup hiç bir şeyi sorgulamadan yaşayan insanlara, sessiz bir isyandır aynı zamanda insanın kalabalıklar içinde kendini yalnız hissetmesi.