kalabalıklar içinde yalnız kalmak

    20.
  1. aslında hep ve sadece olandır. insanların birazı yalnız olduğunun farkındadır çoğu kendini kandırmaya devam eder. bilenler bir süre yalnızlıklarını paylaşır, bilmeyenler biz olduk sanır. birlikteliktelerin her türlüsünde bu dünyada harcanır tek şey olan zaman doldurulur gerçek anlamda. geriye kalan her şey tüketilir zamana biçilen, somut ve soyut kandırmacalardan başka bir şey değildir.

    en başta bize nasıl olmamız gerektiğinin dayatıldığına dair kültürlerin kendisinin pazarlandığı günümüzde satın aldığımızı düşündüğümüz her şey karşısında harcadığımız yegane şey zamandır. zaman çarkına sıkıştırılan her şeyin maalesef yine gerçek ederi belirlenmiş zamanın ta kendisidir. yani adeta insanı kullanma kılavuzu üslubunda yazılan insan ilişkilerine dair her biri ayrı bir antidepresanın semptomunu oluşturan, komplikasyon belirtileri baş gösteren aşklar veya miadı dolmuş ilişkilere dair yazıların yön verdiği muhteşem kalabalıklarımız bitmeye, eninde sonunda yalnız kalmaya mahkum kalacağımız harcanan patolojik zamanların ta kendisidir efendim.
    18 ...
  2. 25.
  3. mevzu; o iğrenç kalabalıklara dahil olmak değildir aslında. yalnız olmak da değildir. yalnızlığın güzel tarafını yaşayamamaktır. ne kadar kalabalıkları görmemeye çalışsanız da acı tarafının yüzünüze vurumudur. mesela; bir sahil kenarında yalnız kalsanız , yalnızlığın ferahlığını bulabilirsiniz. kalabalıklar içinde yalnızlık öyle değil ama. sanki yüzünüz bir canlı yayın kamerası gibi gelir o an , insanlara bakarken kalabalıkta , gülen sesler , bağıran insanlar , trafik kornaları vs vs kulaklarınızda vızır vızır gelir. nasıl diyeyim; siz sanki bir yere dalmışsınız da o sesler yankılanıyor gibi işte. anladınız siz.
    7 ...
  4. 21.
  5. Bu ruh halinde olmak gerçekten yaşayan için çok zor.
    5 ...
  6. 22.
  7. senin bağırmaktan sesin kısılmıştır, yanından geçen çıt sesi dahi duymuyordur.

    havanda su dövmek gibi, öyle.
    4 ...
  8. 30.
  9. bu tabir en çok bende sirayet ediyor. herkes birbirine selam veriyor ne bileyim birbiriyle tokalaşıyor ben hep armut gibi onları seyrediyorum. neden öyle oluyor anlamadım. oysa sosyal insanım neşeliyim. benimle de konuşun lan. küstüm be
    3 ...
  10. 22.
  11. kendimi bildim bileli yaşadığım durum. yirmi yıllık kısacık hayatımda, bir tane bile insan olmadı çevremde, benimle aynı pencereden hayata bakan. kelimeler birikti yüreğimde, yoruldum. ruhum sıkıştı. ama alıştım, zor olsa da.
    2 ...
  12. 17.
  13. aslında yalnızlık güzeldir. ama sınırını bilmek gerekiyor. yalnızlık bir iyileşme süreci olmalı insan için ama çağımızın insanında durum farklı. bu zamandaki yalnızlık eski yalnızlıklar gibi değil. insanlar gibi duygular da evrim geçirdi, değişti, yozlaştı, durdurulamaz bir hale geldi. şimdi yalnızsan hastasın, ve yalnızlığın bitmedikçe hastalığın ağırlaşıyor. kalabalıklar içinde yalnız hissetmekse bir zamanlar şairlerin ilham kaynağıyken şimdi çağın nevrotik kişiliklerini yaratıyor.

    bir zamanlar iyileştirirdi, yaraları sarardı yalnızlık. şimdi yaraları deşiyor...
    2 ...
  14. 1.
  15. dünyanın en zor durumudur. sanki herkes üstünüze geliyor gibi olur.
    2 ...
  16. 12.
  17. Tam 1,5 yıl oldu hala yalnızım. Geçen gece yürürken birden yolun ortasında durdum kulağımda da "Massive Attack - Angel" çalıyor. O sırada dışarıdan arkama doğru akan insanlardan sadece sevgili olanları ağır çekim esnasında ilerliyor. Ötekiler gayet hızlı şekilde ilerliyor ve kayboluyor. Sevgili olanları ağır çekimde izliyorum. izledikçe kalbimi biri böyle tutup avuçluyor sanki, acıyor. Sevgilisinin boynunu öpen kızlar, erkekler... El ele olup şarkılar söyleyen çiftler, sevgilisinin dudaklarına yapışmış tadını çıkartan sevgililer, artık yorulmuş evine dönen sevgililer, gülerek yürüyen sevgililer, dondurmalarını paylaşan sevgililer hepsi ama hepsi ağır çekimde ilerliyor. işte hani bilmiyorum izlediniz mi ve ağladınız mı ama Issız Adam'da gerizekalı bir kız vardı. Ada idi adı. işte Ada ne demişti kitapçıda; "Çılgın Kalabalıktan Uzak kitabı var mı acaba?" evet bunu demişti. işte o esnada bende öyleydim. Çılgın kalabalıktan uzak, yalnız. Kulağında o anki durumunu daha beter hale getirecek bir şarkı Massive Attack - Angel çalıyor.

    Sonra diyorum ki bu gördüğüm sevgililerin %50'si aynı eve girecekler. Ve ardından yatağa süzülecekler ve orgazm çığlıkları atacaklar. Çocuk kızın dudağına yapışacak, kız da çocuğun boynunu tutacak elleriyle sonra ellerini yavaşça aşağıya indirecek kemerini çözecek ya da düğmesini açacak, pantolonunu indirecek. Sonra çocuğu yatağa atacak ve çocuk sırtüstü düşecek yatağa, sonra kız çocuğun boxerini indirecek ve bingo. Oral seks yapacak elbette. Evet lanet olsun ki o oral seks yaparken ben D&R'da evde okuyup salak salak güleceğim uykusuz dergisini ve yalnız bir şekilde tv karşısında uyumadan evvel izleyeceğim siktiriboktan bir dvd alıyordum. işte iki farklı dünya. Ve ne bileyim tuhaf şeyler. Bir tarafta orgazm çığlıkları bir tarafta ise dram filminde sevişme sahnesi görünce tahrik olan çılgın kalabalıktan uzak bir erkek. Artık bende o çılgın kalabalığın içinde olmak istiyorum. Böyle seviştikten sonra seksten aldığı hazzın yüzüne yansımasını seyredip saçını okşayacağım biri istiyorum. Sabah kalktığımda kahvaltısını uyumadan hazırlayacağım ve öpücükle kaldıracağım bir sevgili... Akşamları şehir manzarasını seyrederek lounge102 dinleyip, pahalı şarabımı yudumlayıp hayatımdaki diğer kadınların onun yanında bir hiç olduğunu söylemek istiyorum. evet, bunu gerçekten istiyorum.
    3 ...
  18. 24.
  19. Yaşadığımız dünyada hergün kahrolarak hissettiğimiz durumdur. Onca kalabalıklar içinde tek arkadaşımız iç sesimizdir.
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük