telefon calar zaten sabah son defa sarildigini hissedersin. istedigin kadar uzul mutlu degildim diyebilecek kadar bitmistir her sey. birakip kendini gitme diyemeyecek kadar pervasiz kalirsin. su boktan hayatindan vazgecersin her seyi uzun bi sure terkedersin. o son telefon gelir ve hadi eyvallah diyip kapatirsin telefonu. ne iki gun once yatak ortunu degistirisini hatirlarsin ne de kahvalti icin aldirdigi yarim kalan krem peyniri ne de yataginin altinda cikan corabinin teki. dis fircasini pencereden sallarsin s.ktiri boktan hayata. sabah uyandirmak icin tepene cikan sicagini da unutrsun. su sigarayi burda icme de diyemez artik sesi de yok olmustur. icin acir ama nefesini tikayacak kadar. cekersin ardindan rakini dibine kadar s.ktiri cekersin hayata kalirsin sonuna kadar yalnız kalirsin iste
istanbula geldiğim ilk yıl bir depresif durumlar içindeydim. arkadaşım yoktu, derslerim kötüydü, evimi sevmiyordum. neresinden tutsan elinde kalan bir durum yani. sokağa çıkıyorum insan yığınları üstüme üstüme geliyor. hani derler ya hep bir yere yetişmeye çalışan insanlar diye; ha işte o canımı çok sıkıyordu. akşama kadar binlerce insan gör bir çift kelam etme. bide arkadaş grupları görünce çok kıskanıyordum. sonra sonra alıştım. şimdi takmıyorum pek.
kalabalıkta yalnızım,
düşünüyorum da çaresiz.
ne yüreğimi ısıtan bir heyecan,
ne de bir elimden tutan var bu şehrin sokaklarında.
düşünüyorum da böyle giderse bu tufan,
bu şehirden çok izler kalır şakaklarımda.
çocukluğumdan beri bunu ne ruhumdan ne de düşüncelerimden atamıyorum. insanlar bana hal hatır soruyor, bir şeyler söylüyor. ama ben onları duyamıcak kadar uzaklara dalıp gidiyorum. şu an üniversiteye gidiyorum. bu durum değişmedi sınıfın en uzak köşesinde yanına kimsenin oturmasından hoşlanmayan biri olarak gidip geliyorum. bu durumdan memnun değilim ama bir türlü geçmiyor. her yolu denedim. sanırım ben böyle yaratılmışım. hayatımın sonuna kadarda böyle gider.
o kadar kişi vardır ki karşında ailen arkadaşların ama hiç biriyle artık anlaşamaz olursun tabi bu her gün kavga etmek anlamında değil. Onlardan anlam veremediğin davranışlar gördüğünde iyice sinene cekilirsin neden böyledirler, sana bunu her yaptıklarında içinde ki o sevinç sevgi her basamak ta yavaş yavaş kırılır. bir de sevinirler isyan ederler bunun için. kalabalık içinde ki yalnızlık bu olsa gerek. senin yaşlarında ki 19 lar 20 likler eğlenirken gülerken sen bunun daha nasıl bir şey olduğunu bilmiyorsundur. Çünkü annenden babandan cekmişsindir duygun insaniyetin ezilmiştir yada sende bu büyük yaraları acanlar başkalarıdır kim bilir. bizim gibileri uzaktan görürler acırlar öyle saf saf duruşumuza. sessizliktir bizim kurtuluşumuz sinemaya yalnız gitmektir taksimde tek dolaşmaktır portakallı meyve suyuyla. yıl başına kalabalık ama tek girmektir bazen aynayla konuşmaktır.