uyandım
rüyamda kanamış dilim
belki kıtlama jiletle bağrılan
yaşam öyküleri anlatmışımdır çocuklara.
çocuklar dedim de
onlar da kanadılar
kanınca bana.
kalktım
bir eşkiya rica etti yüklerimi
güzel de bir kadın
çocuğunu öleceği yaşa büyütemeden giden
bir anneyi uğurlamış olsa da
onyedi kalp kriziyle
yürüdüm
adımlarım nasıl da uyarılıyor
kapıyı çalan biri olduğunda
isterse bir hırsız olsun
kapıyı çalmaya yeltenen
öldüm
ve yarın üşüştüler başıma; yaşlar, ayaklar, gözler
ve yarı yaşam yakınmaları sürdü adıma
ve yar uzun saçlı bir adamla geldi mezarlığa
ve ya bir kadınla...
kalabalık en basit tanımıyla,çok sayıda insanın olması.
yalnız olduğumu ve olacağımı hissettiğim,çoğu kez kendimi sohbetin dışında,başka şeyler düşünürken bulduğum yerdir.
yani daha ii anlamak isterseniz kalabalığın ne demek olduğunu,istanbul da bir kaç saat geçirmeniz yeterlidir..bakınız yürümek falan demiyorum çünkü yürünmesi mümkün olmayan tek şehirdir istanbul..
tenhalıktan daha iyi olandır kalabalık. çünkü kalabalıkta farkedilmezsiniz çok fazla. daha sıradan daha kendi halinizdesinizdir. bazen içine karışıp yok olmak her şeyden kaçmak istersiniz...
bana nefes dahi aldırtmayandır
her şey kayıt altında ya, hı işte sorumlularını toplu bir şekilde dizip, izleyenlerle beraber felakete gömücem
beni izleyen ölür, onun deneyi
sinema çıkışıdır kalabalık.
illa öyle 2 yüz kişi de gerekmez
on kişi de oynar kalabalık.
enerjik atlar gibi hisseden insanlardır bazen kalabalık.
bazen son günündeki kelebekler gibi hisseder binlerce kalabalık aynı anda
aynı yerde.
güzel şey kalabalık.
binlerce insanın oluşturduğu dev insan.
güzel kalabalıklara inşallah sözlük...