yalnız kalmak bir tercihtir. bunu tercih etmediğiniz halde yalnızsanız ya da yalnız hissediyorsanız sorunu başkalarında değil kendinizde aramanız lazım.
siz kapıları açarsanız birileri illa ki içeri girer. büyüyün biraz.
kimsenin sizi anlamadığı falan yok, siz ne istediğinizi bilmiyor, kendinizi ifade edemiyorsunuz.
“yalnızlık, insanın çevresinde insan olmaması demek değildir. insan kendisinin önemsediği şeyleri başkalarına ulaştıramadığı ya da başkalarının olanaksız bulduğu bazı görüşlere sahip olduğu zaman kendisini yalnız hisseder.” carl jung
Şu sıralar çok yaşadığım hâdise. Zoraki gülümsemeyle geçiriyorum vakitlerimi okulda sanki. Sürekli bi’ kaçış eğilimindeyim, birilerinden bi yerlerden. Nereye kadar sürecek bu hiçbir fikrim yok ama çok bunaldığım kesin. Bir insan evladına dahi güvenemeyip her şeyi içime atma noktasındayım.
telefon defterinde yüzlerce isim... bir zamanlar birlikte atılmış sahte kahkahalardan izler hepsi. bazıları unutulmuş. bazıları unutmuş...
onları kandırırken kendini de kandırmışsın aslında. farkına varmamışsın küçük palavralarının, ağlayacak bir omuz arayana kadar. insanlar gülerken sen de onlarla birlikte gülmüşsün. halbuki yukarılarda bir yerlerde size gülen başkaları da varmış.
sonra kahpeleşmiş düşünebilen her beyin. pusu kurmak dostluk kurmaktan, ihanet etmek yardım etmekten evla olmuş. düşersen elini kimse tutmazmış. ve sen kalabalığın içinde otururken tek başınaymışsın. yalnızmışsın telefon defterin ağzına kadar dolu olsa bile...
şu ara sıklıkla yaşadığım şeylerden biri .. etraf kalabalık ve ben yapayalnızım .. sanki sesler dışarda ve uzakta bense görünmez bir fanusun içinde .. çıkmaya çalıştıkça uzaklaşıyorum ..
askerde, ozellikle de acemi birliginde sikca karsilasilan durumdur. cevrenizde binlerce insan vardir. hemen hepsi yasitinizdir. ama yanlizsinizdir iste.
tüm sosyal ilişkilerinizin bir zorunluluktan, sadece sosyal açlığınızı gidermek için kurduğunuz ilişkilerden ibaret olduğunu anladığınızda içinizi kaplayan yalnızlık duygusunun ortaya çıkardığı durumdur...
etrafınız sizden "iyi bir dost" olarak bahseden insanlarla doludur, yıllarca acılarını, kederlerini ve mutluluklarını paylaştıkları bir dost. onlar sizi bu kendilerine bu kadar yakın hissederken siz kendinizi onlardan bir o kadar uzak hissedersiniz. hep dinlersiniz, hiç anlatamazsınız. bağırırsınız, duyan olmaz, olsa da anlamaz. hep ağlanan bir omuz olursunuz, ağladınızda başınızı koyacağınız bir omuz bulamadan. hep "iyi bir dost" olursunuz, hiç dostu olmayan... son çare, tek gerçek dostunuza dönersiniz, aynadaki görüntünüze... o bile sırtını döner bazen size. işte o zaman dünyanın en yalnız adamısınızdır, büyük bir kalabalığın içinde...
düşünün sözlükte online sayısı 150 civarı ve siz bir saatte bin entry giriyosunuz ve ne eksi ne artı oylanıyosunuz bu imkansız diyosunuz ama kalabalıkta yalnızlık cekmeknin bundan cok farkı var oda bu histen on bin kat daha kotu olması. *
bulunduğun ortama yabancı kalmaktır olsa olsa.
mekan ne kadar kalabalık dahi olsa sizinle aynı yapıda ve aynı tarzda birisi yoktur , hatta ortamla aranızda bir uçurum dahi vardır.
işte buna kalabalığın içinde yanlız kalmak denir.