fen bilgisi dersinde kardeşime öğretmeni tarafından aktarılan bilgidir. pcnin yanında durmakta, ancak ben çay fincanı diye her seferinde kaktüsü tutmaktayım.
kaktüs satmak için uydurulan bi yalan olduğunu bile bile gidip bana bi kaktüs aldırmıştır. kaktüsü bi değişiklik olmuyo hayatınızda sadece iğneleri her an biyerinize batabilecek bi kaktüsünüz oluyo.
kaktüs lobisinin uydurması olan bir bilgidir. nasıl ve ne zaman popüler olduğunu tam kestirememekle beraber yanlış olduğunun bilimsel açıklamasını isterseniz öncelikle . http://tr.wikipedia.org/wiki/Elektromanyetik_tayf
elektromanyetik dalgaların artan dalga boyu ve azalan frekans doğrultusunda soldan sağa sıralandığı bu spektrumda gördüğünüz üzere bizim bildiğimiz gün ışığının o korkulu rüya olmuş 'radyasyon'dan tek farkı frekansının düşük olmasıdır. (bkz: #24236197)
halk arasında radyasyon diye tabir edilen dalgalara gelince morötesi, x ışını, gama ışını ve cosmic-raylerin bulunduğu kısım kast edilir genelde. öncelikle bu gama ışınlarının penetrasyon kabiliyeti yüksektir. bu yüzden nükleer santrallerin reaktörleri tonlarca betonla çevrelenmektedir. çünkü metrelerce kalınlıkta bloklar bu dalgaların karşı tarafa geçmesini anca önlemektedir. bu da dalgayı emmek şeklinde algılanmamalı. eğer sevimli kaktüsünüzün içinde bir kara delik filan yetiştirmiyorsanız herhangi bir şekilde havadaki serbest elektromanyetik dalgaların güzergahını değiştirerek kendisine yönlendirmesi mümkün değil. bunun için mutlak bir kütleçekim kuvveti gerekir, ışığı bükmek her maddeye nasip olmaz öyle. kast ettiğiniz sadece durdurmak ise öyleyse bu kaktüsten yapılmış devasa blokları televizyonunuzun bilgisayarınızın önüne set olarak çekmeniz lazım. bu da görüntü kalitesi içinden pek tercih edilmiyor takdir edersiniz ki.
peki bu söylem nereden çıktı ? bir optometrist olan dr. g.w. reynolds zamanında afrika bitkilerinin tıbbi kullanımlarıyla ilgili bir kitap yayınlıyor burada kaktüs bitkisinin usaresinin x ışınlarının neden olduğu yanıklarda iyileştirici etki gösterdiğinden bahsediyor. devamında da yara ve yanık tedavisinde kaktüs sıvısı kullanımının çinliler tarafından 3000 yıldır bilindiğinden bahsediyor. evet teknolojik gelişmelerin geometrik bir artışla devam ettiği zamanlardayız ve 100 yıl öncesinin tıbbi yöntemleri dahi günümüzle kıyaslandığında oldukça ilkel ve başarı oranı düşük bulunuyor. alternatifçilik ve doğaya dönelim akımıyla doğal olan her şeyin ve eski medeniyetlerin asla kutsanıp , modern bilimin suçlu ilan edildiğini biliyoruz. alternatif tıptaki bu kullanıma inanıp inanmamak size kalmış. konumuza dönersek , kaktüsün radyoaktiviteyle olan ilişiği bu yanık tedavisi muhabbetinden ibaretken, bu ilişki alınıp saksıdaki minik kaktüslerin ışığı ve elektromanyetizmayı eğip bükecek küçük kutsal kara delikler olduğu gibi bir sonuca bağlanmış. fikrin ilk halindeki mutasyonsa muazzam.
yine de bu diken yığını bitkileri pek sevimli pek bir estetik buluyorum yeni laptopla da pek bir yakıştılar diyosanız masanızı süslemeye devam .
Gerçekten engelleyebilecek bir yapıdaysa bile, ki bununla ilgili bilimsel bir veri yoktur (suyun engelleme kapasitesi vardır, kaktüsün mahareti de tamamına yakınının su olmasıdır); elektromanyetik radyasyonun düz bir hat boyunca hareket ettiği dikkate alındığında masanızın üstünde yüz kaktüs de olsa faydası olmayacaktır.
Kaktüsü Radyasyon kaynağı ile aranıza koyarsanız o başka. He monitör yerine bir kaktüsle bakışmayı kaç kişi sempatik bulur onu da bilemem.
