kakaonun keşfi

entry9 galeri0
    1.
  1. william kakao tarafındandı galiba. yanılıyor olabilirim. güvenilir değil kaynaklarım.. yalnız emin olduğum bir şey varsa o da; peripella hala duruyorsa bim'in raflarında pırıl pırıl, bunu william kakao'ya borçlu olduğumuzdur.. değerini bilin adamın.

    hikayesi de şu şekilde: william kakao isimli * amerikan bir mucit tarafından icat edilmiş * 12'nci yüzyılda.. icadından hemen sonra gastelere manşet olmuş sözü ise şu şekilde: "böylece yenmeyecek/tüketilmemesi gereken 34534 tür kakaoyu tespit ettim ve şimdi de bu gizli tarifi hamamda çimmekte olan john coca cola'nın (o sırada john amca, coca cola'yı bulmak üzeredir ve birazdan sokağa fırlayacaktır "kafeinreka! kafeinreka!" diye) yaptığı gibi bu bilgileri dünya üzerinde sadece 2-3 prof'a veya doktor'a vereyim de markalaşsın.. ama kime? mhmmfs.. en iyisi de doktor oetker'e vermek.."
    5 ...
  2. 2.
  3. william kakao'nun günlüğü:

    yıl : 1687 (mayıs)

    "ben, william kakao, dr.oetker'e kakaonun gizli tarifini verdikten sonra koşarak annemin evine gittim.. yol üzerinde büyük bir elma ağacı gördüm, altında da bizim hala oğlu yatıyor.. halam ingiliz bir herifle evlenmişti. sir'müş falan.. bu da işte oğulları isaac newton.. selam verip geçtim ben. allah'ın selamını esirgemem kimseden.. ama o selamımı almadı, tabii mis gibi hatunu almış koynuna. tanımaz seni beni.. giderken kafasına elma düştüğünü gördüm, oh iyi oldu ona! daha sonra duyduğuma göre evrensel çekim yasası mı ne öyle bir şey bulmuş.. daha neye benzediğini göremedim ben.. kaç kez gittim de göstermedi neye benzediğini.. ulan özel kakaolu puding'imden verdim de yine de göstermedi.. yok neymiş zaten var olan bir şeymiş, zıplayınca yere düşmemizin sebebiymiş. dolandırıcı herif! kızları böyle ayartıyor. biz de kakao, puding, marmelat idare etmeye çalışıyoruz.. tey Allah'ım ya!"
    4 ...
  4. 3.
  5. william kakao'nun babası türk olduğu için mahallesindeki arkadaşları sürekli soyadıyla dalga geçiyordu.. bu sebeple eve kapanıp kendini çikolataya verdi.. hepsi de kakaoluydu, oohh mis gibi..

    odasına kapanan william bu süre zarfında birçok mektup arkadaşı edindi, bissürü mektup gönderdi yurtdışına.. en sevdiği mektup arkadaşı ise "agb nickli" Alexander Graham Bell'di.. agb, önceki mektubunda "telefon" diye bir şeyden bahsetmişti. artık mektuplaşmaktan sıkılan agb, william ile daha rahat iletişim kurabilmek için bu aletle çok ilgileniyordu ve bir 1876 sabahı * kargo ile ona bir telefon yolladı. o vakit herhangi bir telefon şebekesi bulunmadığı için saatlerce konuşuyorlardı birbirleriyle.. fütursuzca.. ve faturasızca..

    çikolata insana mutluluk hormonu veriyordu bol miktarda. fakat william bunu graham bell'le olan sohbetlerin güzelliğine bağlıyodu.. onla konuşurken diğer yandan bol miktarda çikolata tüketiyodu nitekim. telefonu her kapatışından sonra yüzünde gereksiz bi gülümseme oluyodu. ilişkinin boyutu değişiyordu! ve tabi tarihin akışı da...

    o sırada arka fonda çalan müzik:
    "salim - alo"

    [to be present perfect continuous...]
    3 ...
  6. 4.
  7. -senin adında çiçek benimki de o zaman senin adın kakao olsun. * (bkz: umpa lumpa)
    2 ...
  8. 5.
  9. kakao hakkında laboratuvar raporları yoktu zira.. bir uzman tarafından incelenmesi gerekiyordu. william da zavallı -ne bilsin- graham bell ile olan uzun telefon sohbetlerinin onu mutlu ettiğini sanıyordu. bu durum birkaç hafta daha devam etti fakat takvim 1590'ı gösterdiğinde * Hollandalı Zacharias Janssen mikroskobu henüz bulmuştu. william hollanda'ya giderek Zacharias'dan mikroskobunu ödünç istedi, oda iyi adammış kırmadı verdi.. "ama bir şey olursa parasını isterim!" diye uyardı da william'ı. fakat william her şeyi göze almıştı!

    böylece Michael Faraday "kakao"yu kendi labaratuvarında incelemeye alabilecekti. aslında bu tür işler onun ilgisini çekmiyordu ama alamancı dayısının getirdiği kakaolu çikolataları tattıktan sonra tüm ilgisini bu ürünlere çevirdi.. yıl 1890..

    uzun uğraşlardan sonra kakao hakkında tuhaf sonuçlar elde etti.. faraday hemen william'ı aradı.. william koşarak sonuçları almaya gitti. duyduklarına inanamıyordu. onu mutlu eden graham bell değil, onla konuşurken yediği kakaolu yiyeceklermiş.. bu ayrılık demekti.. o an william'ın düynası başına yıkılmıştı.. laboratuvar sonuçlarını graham bell'e de göstermeliydi. yoksa graham, william'ın peşini bırakacak gibi görünmüyordu. sonuçları fakslayamazdı; daha telefon henüz keşfedilmiş, faks ne gezer? fotoğrafını çekip multimedya mesajı olarak yollayacaktı ama nasıl? hemen google'dan aratıp buldu bir fotoğrafçı. o vakit dünyada sadece fransız Joseph Niepce adında bir fotoğrafçı varmış ama gelir miydi fotoğrafları çekmeye?

    akşam olunca graham bell'den fransa'ya (joseph'e) bir adet telefon göndermesini istedi. graham da sonunu hazırladığından habersizce sorgusuz sualsiz yolladı. birkaç gün sonra Joseph'i aradı william ve durumu anlattı. çok anlayışlı birisiydi joseph ve hemen uçağa atlayıp geldi william'ın yanına. yıl 1895. laboratuvar sonuçlarının fotoğrafını çekip yolladılar graham bell'e...

    william kakao, akşam olunca graham'ı aradı fakat telefonu açmadı.. telesekreter çıktı telefona. william da kısa bir not bıraktı ona.. "artık devam edemez bu sohbetler, bu ilişki.. bir sonu olmalı ve o son bize çok yakın." dedi ve telefonunu sonsuza dek kapattı.
    2 ...
  10. 6.
  11. efendim küçük william bir ağaç bulur bu ağacın kendi gibi yaprakları da kahverengidir küçük william her gün bu ağacı görmeye ormana gider ve annesi bu durumdan hiç memnun değildir,william ı bu ağaçtan soğutmak için 'tü kaka o kaka o' diye bahseder hep o ağaçtan,bir gün william'ın annesi ölür.william da o ağacı görmeye hiç gitmez.o ağaca annesinin anısına kakao adını verir.bir gün dayanamaz o ağacı yine ziyarete gider ve kakao ağacından düşen bir kakao yaprağının kokusu çok hoşuna gider dayanamaz yer.böylece onun nefis bir şey olduğunu farkeder.işte kakao böyle keşfedilmiştir efendim...
    2 ...
  12. 7.
  13. telefonu kapatmasıyla dolaylı olarak da olsa telefonun icadını bir yüzyıl daha ertelemiş olmuştu william kakao.. çünkü graham bell bu ayrılıktan sonra kendisini bir yüzyıl boyunca * odasına kapadı ve hiç kimseyle konuşmadı. tam 100 yıl 5 ay 12 gün 9 saat sonra o odadan çıktığında ise sabit telefon, cep telefonu, iphone, uydu teknolojisi, cia, fbi* bilgisayar, fax, fax modem, laptop vesaire hepsini icat etmişti.. william'dan alacağı intikam içinse büyük bir nükleer silah araştırması üzerinde çalışmasını yarılamıştı bile...

    çanlar bu kez william kakao için çalıyordu... (tırım tırım!)

    william kakao ise küçükken annesinin uzak durmasını söylediği o ağacın gizemini çözmüştü ve çoktan bitterli çikolata imalatına başlamıştı. kapitalizmin çarklarını çeviren büyük firmalardan birisinin başındaydı.. bilim ve sanata da hiç destek olmayan bir kişiliğe bürünmüştü.. kendi geçmişine saygısı kalmamıştı..

    newyork times'da bu haberleri okuyan graham bell ise içten içe hain planlar yapıyordu onun için...
    1 ...
  14. 8.
  15. kakaonun keşfi, intikam üzerine kuruludur... *

    dünya üzerindeki ilk nükleer silah denemelerini mısır'ın engin çöllerinde yapmaya başlamıştı bile graham bell.. fakat denemeleri sırasında yerin altından çıkan petrol rengi bir sıvı graham'ın deney ve gözlemlerini sekteye uğratıyordu. patlama sonrası tahribatın boyutunu ölçmesini engelliyordu.. onun için denemelerini alp dağlarında yapmaya karar vermişti.. ayrıca alp dağlarına gittiğinde bir de arkadaş (ayrıca yardımcı) edinmişti.. oraya 18 yıl önce taşınmış bir italyan, alpello de sarèlle móttobê.. yıl 1916.

    graham'ın yaptığı deneyler sırasında oluşan kimyasal reaksiyon dünyanın diğer tarafındaki atmosfer olaylarını etkiliyordu.. william kakao'nun memleketi amerika'da "son elli yılın en kurak yazı" * geçiyordu ve kışın neredeyse hiç yağmur almamıştı koca kıta.. kişi başına düşen milli yağmur 19 santimetre küptü o sene. tüm bu olumsuzluklar sonucunda william, pılını pırtını toplayıp kakaonun da tarifini beynine atıp * fabrikayı kapattı, bir sahil kasabasına yerleşti. sekiz tane oğlu oldu. evet, eşeysiz üredi. bir tane de kız çocuk evlat edinmişti. ismi peripella'ydı. babası tarafından 18 yıl önce terk edilen * sevimli bir italyan kızıydı.. graham'ı öz babası gibi seviyordu ve ondan kendisini terk eden babasından intikam almak için yardım istemişti 18'ine bastığın doğum gününde.. (tırım tırım!)

    sonuç olarak; graham bell asla nükleer silahı icat edemedi. ama aslında günümüzün cep telefonunu bulmuştu.. fakat italyan arkadaşının olumsuz eleştirileri yüzünden icadını kırıp sabit telefonu icat etti.

    o yıllara ait bir fotoğraf halen çin'deki willahi-ylan müzesinde sergilenmektedir:

    http://img163.imageshack.us/img163/9954/15189531.jpg

    *
    1 ...
  16. 9.
© 2025 uludağ sözlük